KİŞİLİK TESTİ

Dâhil olduğumuz kişilik rengimiz, bir diğerinden daha iyi ya da kötü anlama gelmemektedir. Her kişiliğin kendine has zayıf ve güçlü yanları vardır. Sevgiyi ifade ediş biçimleri, öncelikli değerleri, çalışma tarzları farklı olabilir.

Kendinizi Geliştirmek İster misiniz?


İçtenlikle davranan herkes, kendi içselliğini yansıtır yakınlarına... Neyi deneyimlemek istiyorsak ona yöneliriz; ancak çevremizde yaşanan olayların ve çevremizde yaşayanların etkileri de karışır adımlarımıza. Aldığımız olumlu katkılar, iyilerden gelir. İnsanları kesin çizgilerle iyi ve kötü diye yaftalamak doğru olmayabilir.

Kas Dokusu Nasıl Artırılır?


Kas dokusunu arttırmak için dikkat edilmesi gereken anahtar nokta, alınan enerji dengesidir. Eğer enerji yetersiz alınırsa proteinler kas yapımı ve onarımı yerine enerji sağlamak için kullanılmaktadır. Protein ve karbonhidrat, kas sentezini sağlamak için birlikte hareket eder.

Kariyerinizi, Kariyer Akademisi ile Planlayın


Geleceğini şansa bırakmak istemeyenler için, bu sayımızda köklü bir kurumun konuğu olduk. Sektörün profesyonellerinin temellerini attığı Kariyer Akademisi’nin eğitmenleri de işin uzmanları. Ebru Demircigil ile yaptığımız kariyer temelli bu söyleşiyle sizleri baş başa bırakıyoruz.

Bir Devrin Cihan Sultanı: Kanuni Sultan Süleyman Han


Asya’da Kafkas dağlarından Acemistan içlerine, Yemen’e, Aden ve Arabistan Çöllerine; Afrika’da Mısır, Tunus, Fas ve Cezayir’e; Avrupa’da Viyana önlerine kadar uzanan topraklarla Osmanlı İmparatorluğu’nu en geniş sınırlarına ulaştıran Kanuni, Müslümanlar tarafından Şanlı Süleyman, Avrupalılarca Muhteşem Süleyman (Magnificent, Magnifique, Der Practige, Grand Turc) olarak anılır.

KALBİNİN ADAMI OL!


Sevme diyorlar sana,
Canın yanarmış,
Yansın!

İŞ İNGİLİZCESİ NASIL ÖĞRENİLİR?



İş İngilizcesi eğitimleri konusunda çalışmalar yapan, Dragoman Akademi kurucu ortak ve eğitmeni Çağatay Dönmez ile çalışmaları hakkında konuştuk. İş İngilizcesi kavramını öğrenmek ve bu alanda çalışmak isteyenler için faydalı bilgiler içeren söyleşimizi sizlere sunuyoruz.

İŞ GÖRÜŞMELERİNDE HANGİ SORULAR SORULUR?


İlk iş görüşmemizdir; görüşmeye giderken ne giyeceğimizi bir akşam öncesinden ayarlamışızdır ve geceleyin heyecandan uyuyamamışızdır belki de… Kendimizi mülâkatçının soracağı soruları tahmin etmeye ve sorulara zekice cevap vermeye hazırlamışızdır.

İnsanı Formatlamak


İnsan, doğduğunda formatlanmamış bir bilgisayar gibidir. Doğumla birlikte getirdiği ana programları; ihtiyacını karşılama güdüsü ve zihnini dolduracak eylemler yapma güdüsüdür. Gerisi dünyaya geldikten sonra programlanacak muhteşem bir makine...

İDEALİST ÖĞRETMENLERİM


Öğretmenler, öğrencilerinin hem duygu yönünden hem de düşünce yönünden hayata hazır olmalarını sağlamak için devamlı kendilerini geliştirmelidir. Hiçbir eğitimci, kötü bireyler yetiştirmek istemeyecektir; önemli olan neler yapabileceğini kendine sormasıdır.

Kendin Ol, Kendi Hayatını Yaşa!


Doğduğumuzda boş ve beyaz bir sayfaydık; kimlerin kalemiyle neler yazıldı hayat sayfamıza... Kalemi kendi elimize almanın, kâğıdımızda bize ait olmayanları silmenin, bize ait olanları yazmanın zamanı gelmedi mi artık?

Hırslı Menekşe misiniz?

“İşini severek yapan kişi, hayat boyu çalışmış gibi hissetmez kendini” demiş Konfüçyüs. Kaçımız kendimizi “çalışmış” gibi hissetmeyerek çalışıyoruz? Bunu gönül rahatlığıyla söyleyebilir miyiz? Birçok “Hayır” geliyor kulağıma.

HANGİ KİŞİLİK TİPİ HANGİ STRES TÜRÜNÜ YAŞAR?


Yaşanan bir olayın insanlarda yaratacağı stresin derecesini ve yaşanan stres ile nasıl baş edileceğini belirleyen en önemli etmenlerden birisi de kişilik yapısıdır. Kişilik yapısı, insanın herhangi bir olayı nasıl algılayacağını ve değerlendireceğini, yaşadığı olaya nasıl bir tepki göstereceğini belirleyen önemli bir etmendir.

GÜNE HARİKA BAŞLAMANIN 3 YOLU


Güne güzel bir moralle başlamak, öncelikle kendimize karşı olan sorumluluğumuzdur. Elbette gün içerisinde iyi, kötü ya da stresli olaylar gelip bizi bulacak ve kaçınılmaz olarak moralimizin bozulduğu anlar yaşanacaktır. Bunların hayatın normal cilveleri olduğunu aklımızda tutup, yaşadığımız sürece kimi zaman bizi rahatsız edebileceklerini kabuk etmek gerekir.

Başarmak İçin Sadece Çalışmak Değil, Güdülenmek De Gerek


Güdülenme kavramı, Fransızca motive kelimesinden türemiştir. Eğitimle motivasyon arasındaki ilişki birbiriyle bağlantılı olup, paralel olarak yürüyebilmektedir. Eğitim için düzenli çalışma ihtiyacının yanında, hedefe ulaşmamız için istek de gereklidir.

Görev Verme Sanatı


Görevlendirme, bir işi delege etme üzerinde titizlikle durulması gereken bir süreçtir. Zaman, etkinlik, verimlilik ve istikrar açısından işlerin nasıl ve kimlerce yapıldığı, ne tür bir iş bölümünün takip edildiği günümüzde daha da önem kazanmış durumda.

ÖĞRENCİLİK MARATONUNDAKİ EN YAKIN DOSTUNUZ: GENÇ ÖĞRENCİ DERGİSİ





Yolculuğa çıkmadan evvel yanımıza harita almak, gideceğimiz yerlerle ilgili katalog, doküman edinmek, seyahatimizin çok daha verimli geçmesine sebep olur. Hem gittiğimiz yerlerde yabancılık çekerek zorlanmayız ve hem de varmak istediğimiz mekânları kolayca bulabiliriz.

GENÇ MİZAH



Büyüdüğünde çok canlar yakacak(!)
Ebeveynler kızlarını övmek için şu sözü dile getirirler: “Kızımı bir tabur askerin içine bıraksam, gözüm arkada kalmaz!”

Bir Kader Değil, Felsefedir Başarı

 

Başarıyı şansa endeksleyen insanlardan ”şans hep ondan yana, bende şans olsa…” gibi cümleler sıkça duyarsınız. Oysa şans, sanıldığı gibi insanların sahip olmak istediklerinin anahtarını avucuna koyan bir şey değildir.

FIKRALARDAN HAYAT DERSLERİ


İYİ HABER KÖTÜ HABER
Doktor telefonda yakaladığı hastasına: “Tahliller belli oldu” demiş. “Sana bir kötü, bir daha kötü haberim var.”

Diyabet’te Nasıl Beslenmeli?



Hepimizin duyduğu, âşinâ olduğu bir hastalıktır diyabet... Peki diyabette nasıl beslenileceğine dair bilgimiz var mı?


ÇOCUKLARIMIZA HANGİ YAŞTA, HANGİ KİTABI OKUTMALIYIZ?








Kitap okumak, yaşamdan zevk almamızı, iyi vakit geçirmemizi ve eğlenmemizi sağlar. Gerçekçi düşünme, okuduklarını ve duyduklarını doğru ve tam anlama, akıcı ve anlaşılır ifadeler kullanabilme becerileri kazandırır. Kitap okuyan bireyin duyguları ve düş dünyası harekete geçer ve yaşama bakış açısı genişler. Kitaplar, insanın genel kültürünü, bilgisini ve yaşamı daha iyi tanımasını sağlarken duyguların estetiğe olan gereksinimini giderir, ruha canlılık getirir ve yaşama heyecanını artırır.
Kitap okuyan kişi doğruluğun, adaletin ve insan sevgisinin birey ve toplum yaşamındaki önemini kitaplarda sezinler. Kitaplar, iç kontrol mekanizmasının gelişmesini ve özgüven oluşmasını olumlu etkiler; bireyin olaylara daha gerçekçi bakmasını, önyargılarla hareket etmemesini sağlar.
Kitap okumanın çocuk gelişimi üzerindeki yararları şöyle sıralanabilir:
·         Hayal gücünü geliştirir.
·         Bilgi ve deneyimleri artırır.
·         Gerçekleri öğrenme adına araştırma isteği uyandırır.
·         Estetiğe olan açlığı giderir.
·         Yaşama sevinci verir ve eğlendirir.
·         Kelime dağarcığını zenginleştirir ve kavram öğrenimini hızlandırır.
·         Güzel konuşma yeteneği kazandırır ve yorum gücünü artırır.
·         Çocuğa kendini ve başkalarını tanıma olanağı sağlar.
·         Zihni eğitir ve bilişsel süreçleri destekler.
·         Duygu gelişimine yardımcı olur.

Adım Adım Büyüyen Kitap Sevgisi
1.Kitapla İlk Tanışma: Çocuğun kitapla tanışması genelde 1 yaşından sonra olur. Çocuk, başlangıçta kitabı, oynadığı herhangi bir nesne gibi görür. Sayfalarını çevirmekten ve kitaptaki renkli resimlere bakmaktan büyük zevk alır. Konuşma becerisi geliştikçe, kitaptaki resimleri adlandırmaya çalışır. Tanıdığı resimleri göstererek isimlerini söyler, bilmediklerini de “Bu ne?” diye sorar veya parmağıyla işaret ederek ne olduğunu öğrenmeye çalışır. Aynı kitabın sayfalarını defalarca çevirir ve her defasında resimlerin isimlerini söyler.
Çocuk, sayfaları çevirdikçe küçük motor gelişimi desteklenir. Hayvanları, bitkileri ve nesneleri kitaplardaki resimler eşliğinde daha çabuk öğrenir; çünkü kitaptaki öğrenme süreci oyun ortamı içinde gerçekleşir.
2.Kitapla İletişim Kurma: Çocuğun resimli kitaplara olan ilgisi 4 yaş dolaylarında doruğa çıkar. Resimleri inceler, renklerin canlılığı ona büyük bir haz verir. Resimlerin yanında veya altındaki yazılara ilgi duymaya başlar. Kimi çocuk, okuyormuş gibi yapar ve kitaptaki olay örgüsünü resimlere bakarak çözmeye ve anlamaya çalışır. Annesinin okuduğu kısa hikâye ve masalları dinler. Aynı masalı onlarca kez annesine okutur ve her dinleyişte ayrı bir zevk alır; bazı yerlerini kendisi hatırlar ve annesinden önce söyler.
3.Kitabın Dilinden Anlama: Çocuk, 6-7 yaşlarında hâlâ gerçek ve gerçek dışı olayları bir arada yaşar. Masal, destan ve efsaneleri dinlemeye bayılır. Uygun uzunluktaki bir kitabı sonuna kadar dinler ve dinlediklerini çok iyi anlar. Artık kendisi de okuyabilir.
4.İlgi Alanlarının Oluşması: 8-12 yaşlarında, kız ve erkek çocuklarının ilgileri farklılaşır. Erkekler daha çok kahramanlık, keşif ve macera türü kitapları tercih ederler; kızlar ise daha çok günlük yaşam ile ilgili kitapları severler.
Hangi Yaşta, Hangi Kitaplar Okunmalı?
Çocuk kitapları; masal, hikâye, fıkra, tekerleme, şiir, bilmece, roman, efsane ve fıkralardan oluşur. Ergenlik dönemi ve sonrasında ise ilgi aşk içerikli hikâyelere, romanlara ve şiirlere kayar. Seçilecek kitaplar çocuğun seviyesine uygun olmalıdır. Okul öncesi kitaplar bol resimli, çok renkli, canlı ve çekici, kalın yapraklı ve dayanıklı olmalıdır. Okumayı yeni öğrenen çocuk için kitabın sayfa sayısı 20’yi geçmemeli ve kitap iri puntolu harflerle yazılmış olmalıdır.
8 yaşlarındaki çocuklar için 30 sayfalı ve orta irili harflerle yazılmış kitaplar tercih edilmelidir. Sonraki yaşlar için kitapların sayfa sayısı giderek artırılmalıdır. Satır aralıkları çocuğun takibini kolaylaştıracak genişlikte olmalıdır. Ayrıca kitap, çocuğu sıkmayacak ve bir oturuşta okunup bitirilecek bir içerik ve bütünlükte olmalıdır.
Parça parça okunan kitap, çocuğun ilgisini pek çekmez; çünkü çocuğun heyecanı yarıya gelmeden kesilir ve sonunu merak etmez. Kitaplarda sâde ve çocuksu bir dil kullanılmalıdır. Cümleler, çocuğun anlayabileceği uzunlukta olmalı, paragraflar en fazla iki-üç cümleden oluşmalıdır. Çocuğun anlamayacağı kelimeler ve soyut kavramlar ihtiva etmemelidir.
Hayaller ve Gerçekler Arasında Denge Kuran Masallar
Masallar sayesinde çocukta işbirliği duygusunun gelişimi desteklenir ve çocuğun bakış açısı genişler. Çocuklar, kitaplardaki kahramanlarla özdeşim kurarlar; çünkü kahramanların üstün özelliklerine ve başarılı eylemlerine hayranlık duyar ve çoğu zaman onlar gibi olmak isterler. Bu da çocukların karakter gelişimi üzerinde etkili olur. Bu sebeple hikâye, masal ve romanlardaki kahramanların özellikleri mümkün oldukça gerçeğe yakın olmalıdır ki, çocuk gerçeklik duygusundan uzaklaşmasın. Kahramanların ulaştıkları başarılar veya kazandıkları zaferler, çabalarının bir sonucu olmalıdır. Eğer başarı ve zaferler olağanüstü güçlerle veya rastlantı sonucu elde ediliyorsa, bu durum çocuğu da kolay yoldan başarı elde etmeye yönlendirebilir.
Çocuklara Kitap Okuma Alışkanlığı Kazandırılırken Başvurulacak İpuçları
1.      Çocuk, kitapla 1 yaşında tanıştırılabilir.
2.      Çocuğun ilgisini çeken, bol resimli ve kalın yapraklı kitaplar seçilmelidir.
3.      Çocuğun sayfaları çevirmesine yardım edilerek dikkatinin resimlere yönelmesi sağlanmalıdır. Çocuk anlamasa bile resimler teker teker çocuğa gösterilerek isimlendirilmeli veya anlatılmalıdır.
4.      Çocuğun oyuncaklarının arasına ve evde erişebileceği yerlere renkli ve güzel kitaplar konulmalıdır. Böylece onlarla kendi kendine yakınlaşma ve tanışma olanağı bulur.
5.      Çocuğun sayfaları çevirmesi ve kitabı takip etmesi sağlanmalıdır.
6.      3-4 yaşına geldiğinde, anlayabileceği sadelikte ve kısalıkta kitaplar, resimlerle ilişkilendirilerek okunmalıdır.
7.      Evdeki büyükler de kitap okumalı ve çocuğun bunu gözlemlemesi sağlanmalıdır. Böylece aile bireyleri olumlu bir örnek oluştururlar.
8.      Çocuk dergilerine abone olması sağlanabilir.
9.      Sözcük bilgisi ve ifade yeteneğinin gelişmesi için çocuğa yaşına ve seviyesine uygun şiirler ezberletilebilir.
10.  Her kitap 5-6 defa okunabilir; çünkü çocuk aynı şeyleri duymaktan hoşlanır, birkaç okumadan sonra bazı yerleri kendisi tekrarlar. Bazen kendisi kitabı alıp aklında kalanlarla okumaya çalışır.
11.  Çocuğa ait bir kütüphane oluşturulmalıdır.
12.  Çocuğa kitap satın alınırken harçlığından bir miktar katması sağlanmalıdır. Böylece çocuk, kitaba daha çok değer verir.
13.  Çocuktan okuduğu kitabı anlatması istenebilir. Beraber kitap okurken önemli yerlerde sorular sorulabilir. 


ÇETİN ÖZBE
 www.cetinozbey.com

Kaynak: www.gencgelisim.com



ÇOCUKLARDA KİŞİLİK OLUŞUMU VE BEYİN GELİŞİMİ


Yapılan araştırmalara göre, çocuğumuzun fiziksel ve psikolojik olarak nasıl bir kişi olacağının yarısı DNA, yani genleri ile ilgili  olmakla beraber, diğer yarısı “sizinle” doğrudan ilişkilidir. Anne-babanın aldığı eğitim, terbiye, çevresi, kuralları, alışkanlıkları ve sayılacak onlarca faktör, çocuğumuza olan katkılarımızdır.

Bilgisayar Kullanımı Çocuklar İçin Ne Kadar Gerekli?


Steve Jobs (Apple Bilgisayarın kurucusu ve bilgisayarın eğitimde kullanımının yaygınlaşmasını savunan ilk fanatiklerden biri), ülkedeki her okula bir Apple bilgisayar hediye edeceğini söylemişti. Fakat çok kısa bir zaman içinde teknolojinin otomatik olarak eğitimi geliştirmediğini o da anladı ve şöyle dedi:Teknolojinin eğitimde faydalı olacağını düşünüyordum.

Cep Telefonuyla Konuşma Adabı








Hayatımızın her alanında yanımızdan ayırmadığımız cep telefonunu kullanırken bazı nezaket kurallarına dikkat etmemiz, bizi topluma örnek, kibar, nazik bir insan yapacaktır.

SIRADANLIĞIN LABİRENTLERİNDEN ÇIKIP KENDİ ÇİMLERİMİZİ YEŞERTEBİLMEK

Yeni dünya düzeninin getirdiği monotonluktan sıkılan insan, yüksek katlı binalarda alt tarafı bir ömür bitirmeye çalışıyor, içinde bitmek bilmeyen bir yığın “of”ların eşliğinde. Sonra birileri kendini alışveriş merkezinin içinde buluyor, dolabına birkaç parça daha tıkıştırabilmek için, kimisi kuaförde saçında bir yığın bigudiyle, kimisi playstation salonlarında…
 
Bir gün ters gitti ormanda her şey... Aslan yoruldu, bıraktı kral olmayı... Ceylan sıkıldı, cesaretlendi ve unuttu atalarının yem olduğu günleri... Tilki, ürettiği numaralardan öteye geçemedi ve sonrasında vazgeçti kurnaz olmaktan... Karga çok çabaladı, her şeye inat şarkı söylemeye başladı bir kez daha şansını deneyerek ve orman halkı bu sefer onu alkışlamaya başladı. Kediler, fare avını bir kenara attı asırlar sonrası, o gün aksi ya, gökten armut yağdı ve yiyecek yeni bir yemek keşfettiler. Artık armudun iyisini sadece ayılar yemiyordu. Neden sonra, orman sakinleri düz giden yollarına nice virajlar, tüneller, köprüler inşa etti. Ve baktılar ki her gün ürettikleri nice çeşitlerle yaşamaya başladıklarından beridir, ormana doğmaktan onur duydu Güneş…
Yeni gelen günlerde aynada aynı şeye bakmaktan sıkılıyoruz çoğu an. Küçük ama işe yarar değişiklikler istiyoruz kendimizde; bazen çevremizde, bazense haklı olarak yaşadığımız şehirde. Sonra zamanın birinde adamın birinin rastgele icat ettiği -sözüm ona- o mükemmel icâda uzanıyor elimiz. Kimisi saçına yeni bir renk buluyor teniyle uyumlu, kimisi yalan gözlerle bakmayı tercih ediyor geri kalan ömrüne. Böylelikle kendince ertesi günü daha bir heyecanla karşılıyor kendisi için, kilometrelerce öteden gelen Güneş’i, yanıldığını bir an bile düşünemeyip... Aslında bilmiyor, yarın patlıcan morundan da sıkılabileceğini...
Yeni dünya düzeninin getirdiği monotonluktan sıkılan insan, yüksek katlı binalarda alt tarafı bir ömür bitirmeye çalışıyor, içinde bitmek bilmeyen bir yığın “of”ların eşliğinde. Sonra birileri kendini alışveriş merkezinin içinde buluyor, dolabına birkaç parça daha tıkıştırabilmek için, kimisi kuaförde saçında bir yığın bigudiyle, kimisi playstation salonlarında… Akıp giden zamana keşkeler biriktirerek gözlerini kapatıyor, gecenin bilmem kaçıncısı yarısı ve sonra gözlerini yeniden açıyor, sabah yerini çoktan öğlene bırakmışken…
Sıradanlığa bağladığı bir hayatta insan inadına ha bire mutsuzluğa kapı aralamaya devam ederken elini kımıldatabildiği an başka, bambaşka olabileceğini gözden kaçırıyor zaman denilen devâsânın içinde... Kocaman bir okyanusa elden düşmüş bir kayıkla çıkmanın hesabını yapıyor ve alabora olmaktan dem vuruyor gereksizce.
Oysa önemli olan, sadece işine yarayacak doğru zımbırtılarla yeni, yepyeni, baştan sona kendi olan o gemiyi yapabilmek, böylece yeni kıtalara hükmetmek…
Velhasıl  rutine bağlanmış her şey sıkıcıdır ve bu yüzden karşı komşunun bahçesindeki çimenler hep daha yeşildir…
Kendi çimlerinizi yeşillendirmek dileği ve tabi ki orman halkından ders çıkarmayı unutmamak şartı ile…
Vesselam!


Cemre Şeyma Kapu

 

BÜYÜK DÂHİLERİN BÜYÜK SORUNLARI OLUR




Deha ve psikolojik sorunlar, paranın iki yüzü gibi birbirinden ayrılmaz parçalar adeta. Süper bir beyniniz varsa, her zaman olmasa da çoğu kez psikolojik çıkmazlara sürüklenme ihtimaliniz var.

Anne Karnında Başlayan Eğitim Serüveni

 


 


Büyük mucize fetüs, anne karnında ruhsal ve zihinsel gelişimine başlıyor. Anne karnındaki bebekle iletişim kurmanın değişik yolları var.

Bilgili İnsan mı? Eğitimli İnsan mı?





 Bilgili insan, doğru şeyleri bilen kişidir. Eğitimli insan ise doğru bilgileri alışkanlık haline getirmiş kişidir.

Ece Vahapoğlu ile Multitasting Becerisi ile Beyinsel Performans Üzerine Söyleşi



Son zamanların en gözde isimlerinden olan Ece Vahapoğlu, gazetecilik, yazarlık, sunuculuk, TV programcılığı, eğitmenlik gibi birçok sahada kendini ispat etmiş başarılı bir kişilik… 23 yaşındayken ilk kitabı olan “Yabancı Dil Öğrenme Yolları” yayımlanan Ece Vahapoğlu,  “Bugün Zengin Ol” , “Ece’nin VIP Konukları” , “Öteki” ,  60 Günde İdeal Vücut” , “60 Günde İdeal Mutfak” isimli kitapların yazarı.

100 YIL ÖNCE SAVAŞ KAZANDIRAN MOTİVASYON YÖNTEMİ



100 YIL ÖNCE SAVAŞ KAZANDIRAN MOTİVASYON YÖNTEMİ

Hayallerini paylaştığınız, desteklediğiniz, anlamaya çalıştığınız, hayallerine ulaşmasına yardım ettiğiniz, ait olduğu ortamda var olmasını sağladığınız her insan, büyük bir şevkle sizin yanınızda yer alır. Motive edemediğiniz bir insanla ne iyi ilişkiler kurabilirsiniz, ne onun verimliliğin artırabilirsiniz, ne de ona liderlik yapabilirsiniz. Motivasyonla, çölde susuz kalmış bir insanı bile ayağa kaldırabilirsiniz. Motivasyon, kişilerin ilişkilerini, iletişimlerini verimli ve sağlıklı hale getirir.
Motivasyonda eğitimin ve sosyal yaşantının önemi büyüktür; çünkü hayallerin sınırını bunlar belirler. Dünya savaş tarihinden bir örnek verecek olursak, 1904-1905 Rus-Japon Savaşı'nı Japonya'nın kazanmasında eğitimin ve doğru motivasyon şeklinin kullanılmasının büyük bir rolü vardır. Neredeyse %90'ın üzerinde okur-yazar olan Japon ordusu, %60 okur-yazar oranına sahip Rus ordusunu yenmeyi başarmıştır. Bir başka yöne bakacak olursak, Rus Çarı, askerlerini motive etmek için cepheye kutsal fotoğraflar, aziz ve azizelerin fotoğraflarını gönderirken, Japon İmparatoru cepheye ayrıntılı savaş haritaları göndermiştir. Bu ayrıntılı haritalar, Japon askerlerinin savaşı kazanma ve yaşama hayallerini besleyerek onları bilinçli bir şekilde motive etmiştir. Dinsel öğeler ise Rus askerlerine ölümü çağrıştırarak kazanma ve yaşama hayallerini tahrip etmiş, içlerindeki ölüm korkusunu beslemiştir.
Hayallerini paylaştığınız, desteklediğiniz, anlamaya çalıştığınız, hayallerine ulaşmasına yardım ettiğiniz, ait olduğu ortamda var olmasını sağladığınız her insan, büyük bir şevkle sizin yanınızda yer alır. Motive edemediğiniz bir insanla ne iyi ilişkiler kurabilirsiniz, ne onun verimliliğin artırabilirsiniz, ne de ona liderlik yapabilirsiniz. Motivasyonla, çölde susuz kalmış bir insanı bile ayağa kaldırabilirsiniz. Motivasyon, kişilerin ilişkilerini, iletişimlerini verimli ve sağlıklı hale getirir.
Motive etmek ya da motive olmak için insanları birbirleriyle yarıştırmaya veya bizim yarışmamıza gerek yoktur. Her insan kendine özgüdür ve ancak kendisini en iyi şekilde ortaya koymak için kendisiyle yarışabilir. "Tavşan kaç, tazı tut" mantığıyla motivasyon sağlanamaz. Böyle tarz motivasyon, kişileri "Kazanmak için her yol mubahtır" yaklaşımına iter ki bu, ahlâki zaafları ortaya çıkartır.
Hayal Tembelliğine Yakalanmayalım
İnsanları hayal âleminde yaşamaktan kurtarabilmek, ancak onları hayallerini yıkmadan, ulaşabilecekleri hayalleriyle gerçek âleme çağırmak ve motive etmekle mümkündür. Hayallerine yıkıcı etkiler yapılan insanlar, hayal tembelliğine yakalanırlar ve onlara ulaşmak zorlaşır.
Sporda “start tembelliği” denen bir durum vardır. Sporcunun bir yarışmada yetersiz motivasyonu olması sebebiyle ortaya çıkar. Sporcu isteksizdir, yarışmak istemez, mücadele isteği yoktur, sahip olduğu yetenekleri tam olarak kullanamaz. Hayal tembelliğine yakalanan kişiler de isteksiz, potansiyel ve yeteneklerini kullanamayan, mücadele etmekten kaçan ve sadece belli standartları yerine getirerek iş gören, yaşayan insanlar haline gelirler. Bu durumu aşmak, ancak o kişilerin hayallerine ulaşmakla mümkündür.
Motivasyon, kişilerin yaşam güçlerini ortaya çıkarır. Yıllardır, motivasyonun doğuştan geldiği düşülmüştür. Bazı insanlarda vardır, bazılarında yoktur. Oysa günümüzde yapılan çalışmalar sonrasında, tüm insanların doğuştan kendini yeterli hissetme dürtüsüne sahip olarak dünyaya geldiği gözlemlenmiştir. Oynayan çocuklar izlendiğinde, çocukların kendi sorunlarını kendilerinin çözdükleri görülür; çünkü bunları ilginç ve üstesinden gelinebilir bulmaktadırlar.
Yöneticiler için yapılan bir tür bir halka atma oyununda, yine (motivasyonunu kaybetmemiş) kişilerin her olumlu deneme sonunda halka atma mesafesini %50 arttırdığı görülmüştür. Benzer şekilde, belli bir göreve motive olmamız için "duygusal bağ", "meydan okuma" ve "getiri"ye sahip olmamız gerekir.
En etkili getiri, dışarıdan verilen bir ödül değil, "iç doyum"dur. Aşırı denetime yönelir, meydan okumaları kendimiz belirler ve bunları henüz kişisel getiri elde etmeye hazır olmayan durumdaki kişilere dayatırsak, motivasyon sorunuyla baş başa kalırız.
Hayallere Yapılan Saldırılar Motivasyonu Düşürür
İnsanların hayallerine yapılan bilinçsiz ve kasıtlı saldırılar, onların motivasyonlarını düşürür. Hayalleri ne kadar saçma ve ulaşılmaz olsa da o hayaller o kişiye aittir. Yapmanız gereken, bu kişileri, gerçekleşme imkânı olan hayallere motive etmek ve gerçeğe doğru çekmektir. Bunu yapmazsanız tam bir adam harcama canavarı gibi, göremediğiniz birçok yeteneği, potansiyeli kaybedersiniz. Bu kayıplar bir süre sonra sizin üzerinizde motivasyon bozucu etkiler yapmaya başlar; çünkü çevrenizde yeterli yetenekte insan sayısı azalacaktır.
GERÇEK BİR LİDER OLMAK İÇİN 8 İLKE
1: Vizyon. Liderler bütünsel resmi görür ve bu geniş perspektifi başkalarıyla birlikte dile getirirler. Böylelikle, insanların çalışmalarını uyumlu ve çevik bir işletme içinde seferber ve koordine eden ortak bir amaç yaratırlar.
2: Güven. Güven olmazsa, vizyon boş bir slogan haline gelir. Güven insanları bir arada tutar, sağlam ve esnek bir kuruluş yaratır. Güven yaratmak için, liderlerin kestirilebilir olması, enformasyon ve yetkiyi paylaşması gerekir. Liderlerin amacı, bir açık sözlülük kültürü oluşturmaktır.
3: Katılım. Bir kuruluşun enerjisi, insanlarının katılım ve çabasından gelir. Liderin görevi bu enerjiyi serbest bırakmak, işletmenin her kademesindeki insanları akılları ve yürekleriyle işe sarılma konusunda esinlendirmektir.
4: Öğrenme. Liderler kendilerini derin bir şekilde kavrama ihtiyacı içindedirler. Ömür boyu sürecek bir keşif süreci içinde güçlü ve zayıf yanlarını tanımak ve yeni koşullara uyum sağlamak zorundadırlar. Kuruluşları için de aynı şey söz konusudur. Kuruluşlar sürekli yeniliğe önayak olmalı ve liderler de çalışanları becerilerini ve ruhlarını yenileme konusunda teşvik etmelidir.
5: Çeşitlilik. Başarılı liderler çeşitliliğin gücünü ve önyargının zehrini bilirler. Kendi eğilimlerini tanır ve insanların farklılıklarının olumlu yönlerini takdir edecek bir ortam yaratmaya çalışırlar. Kuruluşlarında karşılıklı bir saygı kültürünün egemen olmasında ısrar ederler.
6: Yaratıcılık. Akıllı çözümlerin aşırı çalışmanın önüne geçtiği bir dünyada, yaratıcılık hayati bir önem taşır. Liderler insanların yetenekleriyle yakından ilgilenirler, onların güçlü yanlarına dayanır ve zayıf yanlarını dengelerler. Bağımsız, meydan okuyucu düşünmeyi teşvik ederler ve insanların çabalarını kolaylaştıracak teknolojilere yatırım yaparlar.
7: Dürüstlük. Lider bir şeyi savunmalıdır. Bir yurttaş ve insan olarak hayatta neyin önemli olduğunu bilir ve içinde derinlemesine yer etmiş ilkelere göre davranır. Her akıllı liderin manevi bir pusulası, bir yanlış ve doğru hissi vardır. İyi liderler iyi ahlakın iyi iş demek olduğunu bilirler.
8: Topluluk. Toplumsal yaşam karşılıklı yükümlülükler demektir ve en yüksek performansı esinlendirir. İnsanın komşusu ve hemşerisi için fazladan bir iş yapması doğası gereğidir ve olgun bir lider yönettiği kuruluşun topluma karşı sorumluluğuna önem verir. Aynı zamanda doğal çevreyi gözetmeyi de üstlenir.
(Robert H. Rosen - İnsanları Yönetmek kitabından)

Hayallerini paylaştığınız, desteklediğiniz, anlamaya çalıştığınız, hayallerine ulaşmasına yardım ettiğiniz, ait olduğu ortamda var olmasını sağladığınız her insan, büyük bir şevkle sizin yanınızda yer alır. Motive edemediğiniz bir insanla ne iyi ilişkiler kurabilirsiniz, ne onun verimliliğin artırabilirsiniz, ne de ona liderlik yapabilirsiniz. Motivasyonla, çölde susuz kalmış bir insanı bile ayağa kaldırabilirsiniz. Motivasyon, kişilerin ilişkilerini, iletişimlerini verimli ve sağlıklı hale getirir.
Motivasyonda eğitimin ve sosyal yaşantının önemi büyüktür; çünkü hayallerin sınırını bunlar belirler. Dünya savaş tarihinden bir örnek verecek olursak, 1904-1905 Rus-Japon Savaşı'nı Japonya'nın kazanmasında eğitimin ve doğru motivasyon şeklinin kullanılmasının büyük bir rolü vardır. Neredeyse %90'ın üzerinde okur-yazar olan Japon ordusu, %60 okur-yazar oranına sahip Rus ordusunu yenmeyi başarmıştır. Bir başka yöne bakacak olursak, Rus Çarı, askerlerini motive etmek için cepheye kutsal fotoğraflar, aziz ve azizelerin fotoğraflarını gönderirken, Japon İmparatoru cepheye ayrıntılı savaş haritaları göndermiştir. Bu ayrıntılı haritalar, Japon askerlerinin savaşı kazanma ve yaşama hayallerini besleyerek onları bilinçli bir şekilde motive etmiştir. Dinsel öğeler ise Rus askerlerine ölümü çağrıştırarak kazanma ve yaşama hayallerini tahrip etmiş, içlerindeki ölüm korkusunu beslemiştir.
Hayallerini paylaştığınız, desteklediğiniz, anlamaya çalıştığınız, hayallerine ulaşmasına yardım ettiğiniz, ait olduğu ortamda var olmasını sağladığınız her insan, büyük bir şevkle sizin yanınızda yer alır. Motive edemediğiniz bir insanla ne iyi ilişkiler kurabilirsiniz, ne onun verimliliğin artırabilirsiniz, ne de ona liderlik yapabilirsiniz. Motivasyonla, çölde susuz kalmış bir insanı bile ayağa kaldırabilirsiniz. Motivasyon, kişilerin ilişkilerini, iletişimlerini verimli ve sağlıklı hale getirir.
Motive etmek ya da motive olmak için insanları birbirleriyle yarıştırmaya veya bizim yarışmamıza gerek yoktur. Her insan kendine özgüdür ve ancak kendisini en iyi şekilde ortaya koymak için kendisiyle yarışabilir. "Tavşan kaç, tazı tut" mantığıyla motivasyon sağlanamaz. Böyle tarz motivasyon, kişileri "Kazanmak için her yol mubahtır" yaklaşımına iter ki bu, ahlâki zaafları ortaya çıkartır.
Hayal Tembelliğine Yakalanmayalım
İnsanları hayal âleminde yaşamaktan kurtarabilmek, ancak onları hayallerini yıkmadan, ulaşabilecekleri hayalleriyle gerçek âleme çağırmak ve motive etmekle mümkündür. Hayallerine yıkıcı etkiler yapılan insanlar, hayal tembelliğine yakalanırlar ve onlara ulaşmak zorlaşır.
Sporda “start tembelliği” denen bir durum vardır. Sporcunun bir yarışmada yetersiz motivasyonu olması sebebiyle ortaya çıkar. Sporcu isteksizdir, yarışmak istemez, mücadele isteği yoktur, sahip olduğu yetenekleri tam olarak kullanamaz. Hayal tembelliğine yakalanan kişiler de isteksiz, potansiyel ve yeteneklerini kullanamayan, mücadele etmekten kaçan ve sadece belli standartları yerine getirerek iş gören, yaşayan insanlar haline gelirler. Bu durumu aşmak, ancak o kişilerin hayallerine ulaşmakla mümkündür.
Motivasyon, kişilerin yaşam güçlerini ortaya çıkarır. Yıllardır, motivasyonun doğuştan geldiği düşülmüştür. Bazı insanlarda vardır, bazılarında yoktur. Oysa günümüzde yapılan çalışmalar sonrasında, tüm insanların doğuştan kendini yeterli hissetme dürtüsüne sahip olarak dünyaya geldiği gözlemlenmiştir. Oynayan çocuklar izlendiğinde, çocukların kendi sorunlarını kendilerinin çözdükleri görülür; çünkü bunları ilginç ve üstesinden gelinebilir bulmaktadırlar.
Yöneticiler için yapılan bir tür bir halka atma oyununda, yine (motivasyonunu kaybetmemiş) kişilerin her olumlu deneme sonunda halka atma mesafesini %50 arttırdığı görülmüştür. Benzer şekilde, belli bir göreve motive olmamız için "duygusal bağ", "meydan okuma" ve "getiri"ye sahip olmamız gerekir.
En etkili getiri, dışarıdan verilen bir ödül değil, "iç doyum"dur. Aşırı denetime yönelir, meydan okumaları kendimiz belirler ve bunları henüz kişisel getiri elde etmeye hazır olmayan durumdaki kişilere dayatırsak, motivasyon sorunuyla baş başa kalırız.
Hayallere Yapılan Saldırılar Motivasyonu Düşürür
İnsanların hayallerine yapılan bilinçsiz ve kasıtlı saldırılar, onların motivasyonlarını düşürür. Hayalleri ne kadar saçma ve ulaşılmaz olsa da o hayaller o kişiye aittir. Yapmanız gereken, bu kişileri, gerçekleşme imkânı olan hayallere motive etmek ve gerçeğe doğru çekmektir. Bunu yapmazsanız tam bir adam harcama canavarı gibi, göremediğiniz birçok yeteneği, potansiyeli kaybedersiniz. Bu kayıplar bir süre sonra sizin üzerinizde motivasyon bozucu etkiler yapmaya başlar; çünkü çevrenizde yeterli yetenekte insan sayısı azalacaktır.

GERÇEK BİR LİDER OLMAK İÇİN 8 İLKE
1: Vizyon. Liderler bütünsel resmi görür ve bu geniş perspektifi başkalarıyla birlikte dile getirirler. Böylelikle, insanların çalışmalarını uyumlu ve çevik bir işletme içinde seferber ve koordine eden ortak bir amaç yaratırlar.
2: Güven. Güven olmazsa, vizyon boş bir slogan haline gelir. Güven insanları bir arada tutar, sağlam ve esnek bir kuruluş yaratır. Güven yaratmak için, liderlerin kestirilebilir olması, enformasyon ve yetkiyi paylaşması gerekir. Liderlerin amacı, bir açık sözlülük kültürü oluşturmaktır.
3: Katılım. Bir kuruluşun enerjisi, insanlarının katılım ve çabasından gelir. Liderin görevi bu enerjiyi serbest bırakmak, işletmenin her kademesindeki insanları akılları ve yürekleriyle işe sarılma konusunda esinlendirmektir.
4: Öğrenme. Liderler kendilerini derin bir şekilde kavrama ihtiyacı içindedirler. Ömür boyu sürecek bir keşif süreci içinde güçlü ve zayıf yanlarını tanımak ve yeni koşullara uyum sağlamak zorundadırlar. Kuruluşları için de aynı şey söz konusudur. Kuruluşlar sürekli yeniliğe önayak olmalı ve liderler de çalışanları becerilerini ve ruhlarını yenileme konusunda teşvik etmelidir.
5: Çeşitlilik. Başarılı liderler çeşitliliğin gücünü ve önyargının zehrini bilirler. Kendi eğilimlerini tanır ve insanların farklılıklarının olumlu yönlerini takdir edecek bir ortam yaratmaya çalışırlar. Kuruluşlarında karşılıklı bir saygı kültürünün egemen olmasında ısrar ederler.
6: Yaratıcılık. Akıllı çözümlerin aşırı çalışmanın önüne geçtiği bir dünyada, yaratıcılık hayati bir önem taşır. Liderler insanların yetenekleriyle yakından ilgilenirler, onların güçlü yanlarına dayanır ve zayıf yanlarını dengelerler. Bağımsız, meydan okuyucu düşünmeyi teşvik ederler ve insanların çabalarını kolaylaştıracak teknolojilere yatırım yaparlar.
7: Dürüstlük. Lider bir şeyi savunmalıdır. Bir yurttaş ve insan olarak hayatta neyin önemli olduğunu bilir ve içinde derinlemesine yer etmiş ilkelere göre davranır. Her akıllı liderin manevi bir pusulası, bir yanlış ve doğru hissi vardır. İyi liderler iyi ahlakın iyi iş demek olduğunu bilirler.
8: Topluluk. Toplumsal yaşam karşılıklı yükümlülükler demektir ve en yüksek performansı esinlendirir. İnsanın komşusu ve hemşerisi için fazladan bir iş yapması doğası gereğidir ve olgun bir lider yönettiği kuruluşun topluma karşı sorumluluğuna önem verir. Aynı zamanda doğal çevreyi gözetmeyi de üstlenir.
(Robert H. Rosen - İnsanları Yönetmek kitabından)

Hayallerini paylaştığınız, desteklediğiniz, anlamaya çalıştığınız, hayallerine ulaşmasına yardım ettiğiniz, ait olduğu ortamda var olmasını sağladığınız her insan, büyük bir şevkle sizin yanınızda yer alır. Motive edemediğiniz bir insanla ne iyi ilişkiler kurabilirsiniz, ne onun verimliliğin artırabilirsiniz, ne de ona liderlik yapabilirsiniz. Motivasyonla, çölde susuz kalmış bir insanı bile ayağa kaldırabilirsiniz. Motivasyon, kişilerin ilişkilerini, iletişimlerini verimli ve sağlıklı hale getirir.

Motivasyonda eğitimin ve sosyal yaşantının önemi büyüktür; çünkü hayallerin sınırını bunlar belirler. Dünya savaş tarihinden bir örnek verecek olursak, 1904-1905 Rus-Japon Savaşı'nı Japonya'nın kazanmasında eğitimin ve doğru motivasyon şeklinin kullanılmasının büyük bir rolü vardır. Neredeyse %90'ın üzerinde okur-yazar olan Japon ordusu, %60 okur-yazar oranına sahip Rus ordusunu yenmeyi başarmıştır. Bir başka yöne bakacak olursak, Rus Çarı, askerlerini motive etmek için cepheye kutsal fotoğraflar, aziz ve azizelerin fotoğraflarını gönderirken, Japon İmparatoru cepheye ayrıntılı savaş haritaları göndermiştir. Bu ayrıntılı haritalar, Japon askerlerinin savaşı kazanma ve yaşama hayallerini besleyerek onları bilinçli bir şekilde motive etmiştir. Dinsel öğeler ise Rus askerlerine ölümü çağrıştırarak kazanma ve yaşama hayallerini tahrip etmiş, içlerindeki ölüm korkusunu beslemiştir.

Hayallerini paylaştığınız, desteklediğiniz, anlamaya çalıştığınız, hayallerine ulaşmasına yardım ettiğiniz, ait olduğu ortamda var olmasını sağladığınız her insan, büyük bir şevkle sizin yanınızda yer alır. Motive edemediğiniz bir insanla ne iyi ilişkiler kurabilirsiniz, ne onun verimliliğin artırabilirsiniz, ne de ona liderlik yapabilirsiniz. Motivasyonla, çölde susuz kalmış bir insanı bile ayağa kaldırabilirsiniz. Motivasyon, kişilerin ilişkilerini, iletişimlerini verimli ve sağlıklı hale getirir.

Motive etmek ya da motive olmak için insanları birbirleriyle yarıştırmaya veya bizim yarışmamıza gerek yoktur. Her insan kendine özgüdür ve ancak kendisini en iyi şekilde ortaya koymak için kendisiyle yarışabilir. "Tavşan kaç, tazı tut" mantığıyla motivasyon sağlanamaz. Böyle tarz motivasyon, kişileri "Kazanmak için her yol mubahtır" yaklaşımına iter ki bu, ahlâki zaafları ortaya çıkartır.

Hayal Tembelliğine Yakalanmayalım

İnsanları hayal âleminde yaşamaktan kurtarabilmek, ancak onları hayallerini yıkmadan, ulaşabilecekleri hayalleriyle gerçek âleme çağırmak ve motive etmekle mümkündür. Hayallerine yıkıcı etkiler yapılan insanlar, hayal tembelliğine yakalanırlar ve onlara ulaşmak zorlaşır.

Sporda “start tembelliği” denen bir durum vardır. Sporcunun bir yarışmada yetersiz motivasyonu olması sebebiyle ortaya çıkar. Sporcu isteksizdir, yarışmak istemez, mücadele isteği yoktur, sahip olduğu yetenekleri tam olarak kullanamaz. Hayal tembelliğine yakalanan kişiler de isteksiz, potansiyel ve yeteneklerini kullanamayan, mücadele etmekten kaçan ve sadece belli standartları yerine getirerek iş gören, yaşayan insanlar haline gelirler. Bu durumu aşmak, ancak o kişilerin hayallerine ulaşmakla mümkündür.

Motivasyon, kişilerin yaşam güçlerini ortaya çıkarır. Yıllardır, motivasyonun doğuştan geldiği düşülmüştür. Bazı insanlarda vardır, bazılarında yoktur. Oysa günümüzde yapılan çalışmalar sonrasında, tüm insanların doğuştan kendini yeterli hissetme dürtüsüne sahip olarak dünyaya geldiği gözlemlenmiştir. Oynayan çocuklar izlendiğinde, çocukların kendi sorunlarını kendilerinin çözdükleri görülür; çünkü bunları ilginç ve üstesinden gelinebilir bulmaktadırlar.

Yöneticiler için yapılan bir tür bir halka atma oyununda, yine (motivasyonunu kaybetmemiş) kişilerin her olumlu deneme sonunda halka atma mesafesini %50 arttırdığı görülmüştür. Benzer şekilde, belli bir göreve motive olmamız için "duygusal bağ", "meydan okuma" ve "getiri"ye sahip olmamız gerekir.

En etkili getiri, dışarıdan verilen bir ödül değil, "iç doyum"dur. Aşırı denetime yönelir, meydan okumaları kendimiz belirler ve bunları henüz kişisel getiri elde etmeye hazır olmayan durumdaki kişilere dayatırsak, motivasyon sorunuyla baş başa kalırız.

Hayallere Yapılan Saldırılar Motivasyonu Düşürür

İnsanların hayallerine yapılan bilinçsiz ve kasıtlı saldırılar, onların motivasyonlarını düşürür. Hayalleri ne kadar saçma ve ulaşılmaz olsa da o hayaller o kişiye aittir. Yapmanız gereken, bu kişileri, gerçekleşme imkânı olan hayallere motive etmek ve gerçeğe doğru çekmektir. Bunu yapmazsanız tam bir adam harcama canavarı gibi, göremediğiniz birçok yeteneği, potansiyeli kaybedersiniz. Bu kayıplar bir süre sonra sizin üzerinizde motivasyon bozucu etkiler yapmaya başlar; çünkü çevrenizde yeterli yetenekte insan sayısı azalacaktır.

GERÇEK BİR LİDER OLMAK İÇİN 8 İLKE

1: Vizyon. Liderler bütünsel resmi görür ve bu geniş perspektifi başkalarıyla birlikte dile getirirler. Böylelikle, insanların çalışmalarını uyumlu ve çevik bir işletme içinde seferber ve koordine eden ortak bir amaç yaratırlar.

2: Güven. Güven olmazsa, vizyon boş bir slogan haline gelir. Güven insanları bir arada tutar, sağlam ve esnek bir kuruluş yaratır. Güven yaratmak için, liderlerin kestirilebilir olması, enformasyon ve yetkiyi paylaşması gerekir. Liderlerin amacı, bir açık sözlülük kültürü oluşturmaktır.

3: Katılım. Bir kuruluşun enerjisi, insanlarının katılım ve çabasından gelir. Liderin görevi bu enerjiyi serbest bırakmak, işletmenin her kademesindeki insanları akılları ve yürekleriyle işe sarılma konusunda esinlendirmektir.

4: Öğrenme. Liderler kendilerini derin bir şekilde kavrama ihtiyacı içindedirler. Ömür boyu sürecek bir keşif süreci içinde güçlü ve zayıf yanlarını tanımak ve yeni koşullara uyum sağlamak zorundadırlar. Kuruluşları için de aynı şey söz konusudur. Kuruluşlar sürekli yeniliğe önayak olmalı ve liderler de çalışanları becerilerini ve ruhlarını yenileme konusunda teşvik etmelidir.

5: Çeşitlilik. Başarılı liderler çeşitliliğin gücünü ve önyargının zehrini bilirler. Kendi eğilimlerini tanır ve insanların farklılıklarının olumlu yönlerini takdir edecek bir ortam yaratmaya çalışırlar. Kuruluşlarında karşılıklı bir saygı kültürünün egemen olmasında ısrar ederler.

6: Yaratıcılık. Akıllı çözümlerin aşırı çalışmanın önüne geçtiği bir dünyada, yaratıcılık hayati bir önem taşır. Liderler insanların yetenekleriyle yakından ilgilenirler, onların güçlü yanlarına dayanır ve zayıf yanlarını dengelerler. Bağımsız, meydan okuyucu düşünmeyi teşvik ederler ve insanların çabalarını kolaylaştıracak teknolojilere yatırım yaparlar.

7: Dürüstlük. Lider bir şeyi savunmalıdır. Bir yurttaş ve insan olarak hayatta neyin önemli olduğunu bilir ve içinde derinlemesine yer etmiş ilkelere göre davranır. Her akıllı liderin manevi bir pusulası, bir yanlış ve doğru hissi vardır. İyi liderler iyi ahlakın iyi iş demek olduğunu bilirler.

8: Topluluk. Toplumsal yaşam karşılıklı yükümlülükler demektir ve en yüksek performansı esinlendirir. İnsanın komşusu ve hemşerisi için fazladan bir iş yapması doğası gereğidir ve olgun bir lider yönettiği kuruluşun topluma karşı sorumluluğuna önem verir. Aynı zamanda doğal çevreyi gözetmeyi de üstlenir.


(Robert H. Rosen - İnsanları Yönetmek kitabından)

Niyazi F. Eres