Yeni Bir şey Öğrenmeden Yeni Bir Şey Öğrenebilmek!



Farkındayım, biraz garip, hatta tekerleme gibi bir başlık oldu, birazcık yaratıcı bir başlık da diyebiliriz. Aslında anlatacağım şeyi özetleyen en iyi cümle bu, öğrenme bazen çileli, zor ve sıkıcı gelir, yeni bir şeyler öğrenmek veya ezberlemek, stres yapar. Peki, hiçbir şey ezberleyip öğrenmeden yine de önüme gelen yeni bir bilgiyi stressiz ve rahat bir şekilde beynime yerleştirebiliyor ve hiç unutmuyorsam güzel olurdu değil mi? 

Öğrenmenin tanımında, bunun nasıl olacağını söyledik aslında ve bazen hepimiz bu yöntemi, bunun bir yöntem olduğunu bilmeden (farkında olmadan) kullanırız. İşte bunu bilinçli bir şekilde bir yönteme dayalı olarak kullandığımızda, eğitilmiş bir hafıza için ilk adımı atmış oluyoruz. Şimdi basit bir örnekle, ne demek istediğimizi daha iyi anlatalım.
Diyelim ki Türkiye’nin yüzölçümünü, yaklaşık olarak ezberlemek ve hiç unutmamak istiyorsunuz. Hatırlayalım; öğrenme, beş duyu organı ile evrenden alınan yeni bilgiler ile beyinde daha önce öğrenilmiş bilgiler arasında bir bağlantı ve ilişki kurmaktı. Bu sayede yeni bir şey öğrenmiyoruz, zaten beynimizde daha önce olan bilgilere, yeni bilgiyi bağlıyoruz, yani yaptığımız iş, formülden de görüldüğü gibi, sadece bağlamak ve ilişki kurma, işin içine bir de hayal gücümüzü katarsak, kalıcı ve keyifli öğrenme işlemi tamamdır. 
Türkiye’nin yüzölçümü yaklaşık olarak 780 bin kilometrekare. Birçoğumuzun defalarca ezberleyip unuttuğu kolay bir rakam, rakama konsantre olalım, ezberlemeye değil, zihnimizin içinde var olan bağlantıyı bulmaya çalışırsak, ilkokulda öğrendiğimiz bir bilgiyi hatırlarız. Türkiye 7 bölgeye ayrılmıştır, işte ilk rakamımız tamam, yani yedi. İkici rakamı, 7’den sonra gelen 8, diye hatırlayabiliriz ya da 80 rakamını, yine aynı yöntemle hatırlayabiliriz, ben bunun için, “80 Günde Devriâlem” filmini kullanıyorum.
“80 Günde Devriâlem”, lise yıllarımda en çok sevdiğim yazar olan Jules Verne’in meşhur macera romanlarından birisidir. O devirlerde Jules Verne, romanlarını okurken bitmesin diye yalvardığım nadir yazarlardan birisidir. (Özellikle “Deniz Yılanı”, bu açıdan tavsiye olunur.) Hatta çizgi filmini bile izlemiştim, birkaç sürüm filmi de çekildi, bu nedenle benim için 80 rakamı, zaten beynimde hazır bulunan, çok iyi öğrenilmiş bir bilgi. Bu sefer, Türkiye’nin 7 bölgesini ben, 80 günde devriâlem yaptığımı hayal ediyorum, işlem tamam, Türkiye’nin yaklaşık yüzölçümü aklınızda kalmıştır, rakamları yan yana koymanız yeterli.
 Şimdi bir de bilinen bir örnek verelim. Moritanya’nın haritasını yaklaşık olarak çizebilir misiniz? Hayır, dediğinizi duyar gibiyim. Tamam, peki o hâlde, İtalya’nın haritasını çizebilir misiniz? Bazı “evet” kelimeleri duydum sanki! Şayet öğretmenizin size, coğrafya dersinde, “çocuklar İtalya’yı haritada hatırlamak ve şeklini çizmek çok kolay, gördüğünüz gibi bir bayan çizmesine benziyor” deyip, basitçe çizmiş ise, unutmanız imkânsız gibi. Zihninizde zaten bayan çizmesinin resmi vardı, bunu önceden öğrenmiştiniz, şimdi yeni bir şey öğrenmiyorsunuz aslında, sadece yeni gelen bilgiyi eski bilgi ile bağlıyorsunuz, böylece zahmetsizce ve uzun süreli öğrenirsiniz. 
*
İlkay Tercan
ilkaytercan@gmail.com
Kuantum Liderinin Hafızası kitabından...