Matematiği okul hayatım boyunca hiç sevmedim. En büyük sığınağım;
gerçek hayatta matematiği en fazla hesap makinesi ölçütünde kullanacağımı
düşünmemdi. Ama gördüm ki, hayatın birçok alanında hesaplar gerekiyor. Her
neyse… Konumuz matematik ya da hesaplar değil zaten. Matematikteki bazı
şekillerden esinlenerek “edebik” bir yazı dizisi başlatmaya karar verdim. İlk
başlığım çizgiler, ondan sonra ne gelir bilmiyorum. Halkalar mı, eğriler mi,
artılar mı, eksiler mi?
Ölümle Yaşam
Arasındaki Çizgi
Ölümle yaşam arasında ne kadar ince bir çizgi var, değil mi?
Geçenlerde 1 yaşındaki bir bebek hayata veda etti. Ve aynı dakikalarda, 90
yaşındaki bir insan, hayattan birkaç yıl daha bekliyordu. Ölüme birinci yaşında
da adım atabilirdin, doksan birinci yaşında da... İşte, ölümle yaşam arası hem
bu kadar uzun, hem bu kadar kısa. Ne kadar daha yaşamla sözleşmemiz var?
Ortalama 70 yıl mı yoksa? Doğru… Ama ya hayat sözünde durmazsa? Ertelediğimiz
her şey için harekete geçme zamanı şimdidir yalnızca.
Sevgiyle Nefret
Arasındaki İnce Çizgi
Peki, sevgiyle nefret arasındaki ince çizgi nedir? Bir karı-koca
yıllarca aynı yastığa baş koyuyorlar ve ufak bir kavgada birbirlerine nefretle
bakabiliyorlar. Sevgiyle nefret birbirine bu kadar yakın mesafede mi duruyor? Aynı
yatakta yatan karı-kocanın yüzleri birbirlerine dönük olduğunda aralarındaki
mesafe bir dudak payı kadar. Ama kavga edip de birbirlerine sırtlarını
döndükleri anda, aralarındaki mesafe tam olarak 510 milyon kilometrekaredir. Birbirlerine
hiç yüzlerini dönmeden yürümeye başlasalar, kavuşmaları imkansız hale gelir. İşte,
sevgiyle nefret arasındaki çizgi sadece bir insana arkanı dönmek kadar basittir.
İhanet ve Sadakat
Arasındaki Çizgi
Sorsanız, aldatan insanların gerekçelerinin ne kadar küçük
şeyler olduğunu görürsünüz. Dostluk ve düşmanlık arasındaki çizginin en
incelerden biri olduğunu bilmeyen yoktur. En büyük savaşlar, kavgalar iğne
deliğini doldurmayacak şeylerden çıkmıştır. Başarıyla başarısızlık, inançla
inançsızlık, güvenle güvensizlik, duyguyla duygusuzluk, nezaketle
nezaketsizlik, hoşgörüyle hoşgörüsüzlük o kadar ince çizgilerle ayrılmıştır ki…
Çizgiyi geçmek için ufak bir adım yeterlidir.
İşte, hayatımızda böyle ince çizgiler vardır. Ve çizgilerin
önemi büyüktür. Bazen bir çizgiyi geçerek başarıya ulaşırsınız, bazen de bir
çizgiyi aşarak felakete sürüklenirsiniz. Önemli olan, bir konuda karar vermeden
önce çizginin hangi yönünde durduğunuzu tespit etmektir. Kötülük tarafındaysanız
o çizgiyi atlayıp, iyilik tarafına geçmeye karar vermelisiniz. Dostluk
tarafında olduğunuzu gördüğünüz an ise çizgiyi aşmayıp, düşmanlık tarafının
kirli çorak arazilerine girmemelisiniz.
Sevgiye Kalın Bir
Çizgi Çizmek
Peki, bazı çizgilerden geçip geçmemek bizim elimizde midir?
Hayır! Bazı insanlar çizginin kötü tarafında yaşamayı seçer ve burada yalnız
kalmamak için sizi isteminiz dışında kendi sınırları içine çekmeye çalışırlar.
Bazılarıysa iyi tarafta yaşar ama burayı herkesle paylaşmak istemeyip, sizi
kötü tarafa iterek, güzel olanı tek başlarına yaşamak isterler.
Biri sizi itse de kötülüğe, biri sizi çekse de ihanete, o çizgiden geri
dönmenin ne kadar kolay olduğunu unutmayın. Tıpkı bir topun direğe çarpıp,
çizgiden dönmesi gibi… Hayat bazen çizgiden döner ve “merhaba” der size. O
merhabaya karşılık verin. Unutmayın, bazı çizgileri insanlar çizer. Siz iyilik
tarafındaysanız, çizginizi kalın çizmeye bakın. Sadakat, sevgi, dostluk,
muhabbet, hoşgörü, başarı, güven… İşte bunlar kalın çizgilerle korunmaya
muhtaçtır günümüzde. Hadi bir el verin, kalın bir çizgi çizelim sevgilerimizle...
Ahmet KARAYÜN
Kaynak: www.gencgelisim.com