Anne Karnında Başlayan Eğitim Serüveni

 


 


Büyük mucize fetüs, anne karnında ruhsal ve zihinsel gelişimine başlıyor. Anne karnındaki bebekle iletişim kurmanın değişik yolları var.
Bebek, annesinin sesini çok çabuk algılayarak dış dünyayla iletişime geçebiliyor, dış dünyadan gelen ses titreşimlerine göre de rahatlama, gerginlik ya da mutluluk gibi süreçlere girebiliyor.

Yedi aylık hamile bir anne adayı olarak, bebeğimle iletişim kurduğumu söyleyebilirim. Rutin tekmeler ve hareketler sırasında karnıma ellerimle dokunup, bebeğime seslendiğim zaman, bebeğimin hareketlerinin şiddetlendiğini gözlemledim. Aynı şekilde anne-baba arasındaki yüksek sesle konuşmalarda zaman zaman bebeğimin hareketlerinin yavaşladığını da söyleyebilirim. Bebeğimin dış dünyayı dinleme çabalarına zaman zaman gülerek şahit oluyorum. Onu strese sokacak durumlarda da kendimi suçlu hissederek, ondan yüksek sesle özür diliyorum.

Baba adayı, çocuğuyla daha anne karnındayken iletişim kurmalı

Annenin yanı sıra, zaman zaman babanın da bebeğe dokunarak ve seslenerek kendini tanıtması, babayla ilişkinin kurulması açısından oldukça önemlidir. Zaman zaman eşimin bu küçük iletişimlere geçmeye çalıştığını görüyorum ama kucağına kızımızı aldığında, babalık duygusunu tamamen yaşayacağını da biliyorum. Hamile kaldığınızı öğrendiğiniz andan itibaren annesiniz ve bu nedenle bebeğinizin varlığını eşinizden çok daha fazla hissediyorsunuz. Bu da çok normal bir durumdur.

Bebek, anne karnındayken bile dış dünyayı algılar

Edindiğim bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum. Bebeğin şu an için anne karnında dış dünyayla olan iletişimi, sesler ve ışık vasıtasıyla gerçekleşiyor. Yapılan araştırmalarda 25. haftadan itibaren, dışarıdan anne karnına bir fener yardımıyla ışık tutulduğunda bebeğin, başını ışığın geldiği yöne döndürdüğü tespit edilmiştir. Bebek, sesleri takibi yanı sıra, ışığı da takip ederek dış dünyayı analiz etmektedir.

Sizlerle paylaşmak istediğim diğer bir konu ise, bebeğimi müzikle nasıl eğittiğimdir. Bebeğim müzik dinlemeyi ve sesleri seviyor. Özellikle ona klasik müzik dinletmeye çalışıyorum. Çok hızlı ve metal-rock tarzı ağır müzikleri dinletmekten kaçınıyorum. Zaman zaman Fransızca ve İspanyolca ezgiler dinleyerek, bebeğimin ileriki yaşlarda birden çok dile yatkınlığı olmasını ümit ediyorum. Bebeğimin, doğumdan sonra da bu müzikleri dinlediğinde hatırlayabileceğini biliyorum. Hatta yapılan araştırmalar ‘Brahms’ dinletilen prematüre bebeklerin daha çabuk büyüdüklerini de göstermektedir. Diğer bir araştırmada ‘Mozart’ın, bebeklerin ruh sağlığına iyi geldiği ve de kanser, depresyon gibi birçok alanda tedavi amaçlı kullanıldığı ifade ediliyor. Mozart’ın müziği, neşeli temalarıyla yeni doğan ve fetüs tarafından kolayca algılanıyor. Müzik ve ritim duygusu,  fetüsün anne karnında duyduğu ilk ritm olan kalp atışlarıyla bağdaştırılıyor. Fetüs, annesinin kalp ritmiyle rahatlıyor ve kendini güvende hissediyor. O nedenle annenin gerginleşmesi, korkması ya da telaşlanması, kalp atışlarını hızlandırarak fetüsün, yolunda gitmeyen bir şey olduğunu düşünmesine neden oluyor. Bir başka araştırmada ise anne sesinden olan ninniye bebeklerin duyarlı oluşu kolaylıkla bağdaştırılıyor.

Bebek, annenin yaşadıklarından, yaptıklarından ve duygularından etkilenir

Anadil öğrenimi de anne karnında başladığı için, ebeveyn olarak seçtiğiniz sözcüklere ve ifadelere dikkat etmenizi öneriyorum. Psikologlar, hamileliğin ikinci 3 aylık dönemi olan ikinci trimestrde bebeğin zihinsel gelişiminin, annenin yaşadığı heyecan, üzüntü, stres gibi faktörlerden etkilendiğini belirtmektedir. Müziğin yanı sıra annenin ilgi alanları da bebeğin ileriki hayatına yön vermektedir. Sanatla ilgilenen annenin çocuğunun sanatla, bir enstrüman eğitim alan annenin çocuğunun ileriki yıllarda bir müzik aletiyle haşır neşir olabileceği de araştırmaların sonuçları arasındadır. Çünkü bebek, anne karnındaki serüvenine başladığı günden itibaren, çeşitli alanlarda öğrenme mekanizmalarına sahiptir. Bu mekanizma yoluyla iletişimi, konuşmayı ve yürümeyi öğrenmektedir. Aynı zamanda kendi ana dilinin yanında yeni bir yabancı dil de öğrenmesi bu mekanizma sayesinde mümkün olmaktadır.

İnsanın hayata geliş hikâyesinde bir diğer bilimsel çalışma, bilinçaltı oluşma sürecinin öneminden bahseder. Bol oksijenli ortamda geçirilen sağlıklı hamileliklerde, fetüsün daha bakımlı geliştiği öne sürülür. Özellikle titreşim, kalp ritmi ve amniyotik sıvının iyi salgılanması ile fetüs dışarıyı anlama çabaları gösterirken, daha kolay yol alabilir. Bu şekilde, ilk yaşam savaşı aslında başlamıştır. Anneye büyük bir görev düşer, tehditlerden ve gerilimlerden fetüsü, sağlıklı ortamlarda bulunarak korumalıdır. Sadece bilinçaltının netliği ve temizliğinden de bahsedemeyiz.

Sigara, alkol ve anne karnındaki bebek

Çevresel dış faktörlerden, sigaradan, kirli hava koşulları ve alkolden fetüsü uzak tutmalıyız. İnsan bedeninin minyatürü olan fetüs, bin kat hassas ve duyarlıdır. Gelecek olan zehirli maddeler, bedenen ve zihnen de bebeği olumsuz etkileyecektir. Örneğin sigara kullanan hamile bayanların bebeklerinde alerjik astım ve nefes alma problemleri yaşandığını yakın çevremden gözlüyorum.

Yine bir çalışmada, anne sigara içmeyi her düşündüğünde bebekte bir gerginlik hali oluştuğu saptanmış. Bu kronik belirsizlik ve korku da anne her sigara içtiğinde ve içmeyi istediğinde devam eder. Ayrıca alkol alımı ile fetüs uyuşmakta ve gelişimi yavaşlamakta ve genetik zemininde kötü izler bırakmaktadır. Amniyos sıvısının içindeki besinlerden beslenen fetüsü ele alırsak, bebeğinizin ağzında hoş tatlar bırakacak çeşitli gıdalarla beslenmelisiniz. Bebek doğduktan sonra da anne karnında beslendiği gıdaları tanıyacak ve bu gıdaları büyüme sürecinde de tüketmeye devam edecektir. Örneğin sabahları taze çilek, süt karışımına bal katıp içmenizi öneririm. Bebeğinize tropikal meyvelerle beslenerek, değişik tatlar tattırabilirsiniz. Bebeğinizin koku ve tat duyusu çok gelişmiştir. Siz ne yerseniz, bebeğiniz de bu yiyecekleri tadacak ve tat-koku hafızasına alacaktır. Yalnızca çiğ gıdalar, konserveler ve yüksek oranda cıva içeren dip balıklarından uzak durmanız yeterlidir.

Huzurlu bir annenin huzurlu bir bebeği olur

Hamilelik sürecinde hormonal dengede değişiklikler meydana gelir. Bu değişiklikler nedeniyle daha duygusal, hassas ve zaman zaman asabi hale gelinebilir. Huzuru bozan etkenler oluştuğunda yeniden stres sırasında hormon salgılarız. Bu hormon, bebekte gerginlik yaratırken, mutlu annenin salgıladığı hormonlar bebeği gevşetir. İşte o zaman “huzurlu bir annenin huzurlu bir bebeği olur”  fikri doğrulanır. Annelik vazifesi bu noktada başlarken, anne artık daha olgun olmalıdır. Duygularını iyi analiz edebilmelidir, davranışlarını yeniden gözden geçirmelidir.

Sizlerle doğumuna az kalmış bir anne adayı olarak duygularımı ve bilgilerimi paylaşmak istedim. Anne karnında bebeklerin ihtiyaçları da minicik elleri gibi küçücüktür. Tek istedikleri, sevildiklerini ve güvende olduklarını hissetmektir. Ona dokunun, onunla konuşun, sağlıklı gıdalar tüketin, güzel insanlarla pozitif ortamlarda yer alın. Bol bol temiz havada yürüyüş yapın ve gelecek planlarınıza bebeğinizi dâhil etmeye başlayın. Yazımı da sevgili kızıma armağan ediyorum. Bahsetmiş olduğum dikkat edilecek hususlarda elimden geleni yaptığımı da doğmadan kızıma söylemek istiyorum. Anne adaylarına ve anne olmak isteyip bu yazıyı okuyan tüm kadınlara gelecekte huzurlu, sağlıklı ve mutlu bir hamilelik temenni ediyorum.

Gülşah Altuntecim Çağatay
 
www.gulsahaltuntecim.com

Kaynek: www.gencgelisim.com