Toplumumuzun
farklı eğilime, anlayışa sahip
kesimleri kendi savundukları aslında hepimizi
ilgilendiren toplumsal değerleri üslendikleri misyonun sembolü haline
getirerek bir diğer kesime dayatma halinde bu değerlerin savunuculuğunu
yapmaktadırlar.
Sahip
olduğumuz bu toplumsal, bize kimlik kazandıran , bizi biz yapan bu değerlerimiz olması gereken ve savunulması gereken
değerlerdir.
Gariptir ki
sonuçta zarar görenler, yıpratılanlar toplumun huzuru , toleransları ile
birlikte bu değerlerimiz olmaktadır.Temel değerlerimizi biribirimize dayatmaya devam etmek yerine
kalkınmamızı ilgilendiren öncelikli
problemlerimize odaklanmak tercih edilmelidir.
Artık
yetişmiş insan potansiyelimizin kendi iç
dinamiklerini harekete geçirerek mevcut sistemlerin , ekollerin, markaların
temsilciliğini yapmak yerine, kendi uzmanlık alanlarında , kendimize ait farklı teknolojik çözümlerimizi ,
icatlarımızı ortaya koyarak ülkemizin
adını duyuran milli orijinli
değerlerimizi çoğaltmak yoluna gitmeliyiz.
Böylece
kendi uzmanlık dallarımızın tezgahtarlığını değil, öncülüğünü yapan bir
pozisyona girerek bu konuları daha fazla nasıl geliştirebileceğimizi düşünmeye
başlamış oluruz.
Toplumsal
bilincimizi canlı tutarak, doğru yönlendirmelerle kendi çözümlerimizi,
markalarımızı çoğaltmak varolan potansiyelimiz yanında hiç zor değildir.
Sonuç
olarak:
Zaten bize
ait olan temel değerlerimizi sürekli tartışmaya
açık tutarak, birbirimize karşı savunmaya çalışmak yerine, toplumumuzu daha ileri taşıyacak
konularla ilgilenmek, birbirimizle uğraşmak yerine bilimiyle, sanatıyla ilgilenen bir anlayışı
yaymak zorunda olduğumuzu görmeliyiz.
AHMET FEVZİ ÜÇER
www.gencgelisim.com
www.dahibeyin.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder