kişisel gelişim ve mutluluk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kişisel gelişim ve mutluluk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Başarılı ve Mutlu Olmak İçin Ne Yapmalı?



BAŞARILI ve MUTLU OLMAK İÇİN, UNUTMAYINIZ Kİ;

  • Dağcı, tırmanmadan önce bizim için sadece bir maceraperestti. Zirveye ulaştığında ise o hepimiz için bir kahramandı.
  • Gücünüzü kötü alışkanlıkları beslemek için kullanmayın.

NLP ile Analitik Düşünce Mutluluk Katsayınızı Artırır

Bir tavşan güçlü bir düşmanı kendisine saldırdığında ne yapar? Çoğumuzun aklına gelen ilk seçenek: kaçmak.

Mutluluk Süreci Nasıl Planlanır?



NİĞDE ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ’NDEN YRD. DOÇ. DR. TAYFUN DOĞAN'a sorduk:

Mutluluk sürecimizi nasıl planlayabiliriz, nasıl mutlu olabilir ve bunu koruyabiliriz?

Şimdi mutlulukla ilgili yapılan araştırmalarda, çok mutlu ve çok mutsuz insanları karşılaştıran çalışmalar görüyoruz. Bu bize mutlu insanların hangi özelliklere sahip oldukları ve nasıl mutlu oldukları konusunda fikir veriyor. Tabii ki mutsuz insanların da nasıl mutsuz oldukları konusunda fikir sahibi oluyoruz. Mutluluğun belirleyicilerinin ne olduğu ile ilgili pek çok veri var elimizde. Mutluluk konusunda araştırmalarıyla ünlü Rus kökenli Amerikalı Profesör Sonja Lyubomirsky, mutluluğu etkileyen faktörleri sınıflandırmış ve mutluluğa olan katkı oranlarını da belirlemiştir. Buna göre mutluluğu etkileyen faktörleri üç grupta ele almıştır.

Bunlardan ilki “genetiktir”. Genetik, mutluluğun en önemli belirleyicisidir. İkizler üzerinde yapılan kapsamlı çalışmalar, genetiğin mutluluğu % 50 oranında etkilemekte olduğunu göstermektedir. İkinci grupta ise “yaşam şartları” vardır. Yaşam şartlarının kapsamında yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi, ekonomik durum, yaşanılan yer ve medeni durum gibi demografik değişkenler vardır. Yaşam şartlarının mutluluğa toplam etkisi yaklaşık % 10 olarak bulunmuştur. Maalesef insanların büyük çoğunluğu mutlu olabilmek için bu gruptaki durumlarını değiştirmeye ya da iyileştirmeye çalışıyorlar.

Bu da onların mutluluklarında çok büyük değişiklikleri meydana getirmiyor. Üçüncü ve bizim üzerinde en çok denetim sahibi olduğumuz ve mutluluğu % 40 oranında etkileyen grup ise “amaçlı yaşam etkinlikleri” olarak adlandırılmaktadır. Amaçlı yaşam etkinliklerinin kapsamında ise, iyimserlik (olumlu düşünme), diğer insanlarla derin-doyurucu ve sağlıklı ilişkiler, yaşam amaçları belirleme ve bunları gerçekleştirme, alturizm (iyilik yapma ve yardım etme), egzersiz yapma ve daha çok hareket etme, affedicilik, öz-saygı, dini inançların gereğini yerine getirme ve minnettarlık (şükretme) gibi faktörler yer almaktadır.

Mutluluk açısından önemli bir konu da genetikle bağlantılı olarak “denge noktası”dır. Buna göre her bireyin mutluluk açısından bir denge noktası vardır ve çok mutlu da olsa, yaşamında olumsuzluklar da olsa bir süre sonra mutluluk düzeyi bu denge noktasına geri gelmektedir. Bundan dolayı mutluluğun sürmesi için çabalamak gerekmektedir. Özellikle yukarıda bahsettiğimiz “amaçlı etkinlikleri” bir alışkanlık ve karakter haline getirmek, mutluluğun devamı açısından elzemdir.



ŞİKÂYET EDERKEN BİR DE BUNLARI DÜŞÜNÜN!






Arabam yok sürekli yürümekten şikâyetçiyim.
Ayaklarım felçli, yürüyememekten şikâyetçiyim.

Yarın pazartesi iş var, işe gitmekten ve çalışmaktan şikâyetçiyim.
Yarın pazartesi, gidecek bir işim yok, işsizlikten ve çalışamamaktan şikâyetçiyim.

Evliyim, çok sıkıldım bu adamdan, evlilikten şikâyetçiyim.
Bekârım, çok yalnızım, evlenememekten şikâyetçiyim.

Karnım çok doydu,  yine çok yedim, bu kiloları verememekten şikâyetçiyim.
Karnım çok aç, yine yemeğim yok, bir lokma ekmek bulamamaktan şikâyetçiyim.

Evim çok dar, 2 oda 1 salon sığamıyoruz çocuklarla, evimin küçüklüğünden şikâyetçiyim.
Evsizim, sokaktayım, bir göz odaya razıyım, evsizlikten şikâyetçiyim.

Hepimiz şikâyetçiyiz, her şeyden ama her şeyden... Sahip olsak da şikâyet ediyoruz, sahip olamasak da… O halde ne önemi kaldı sahip olduklarımızın?

Hayat nasıl bir tezatlarla dolu ki, her anımız şikâyetlerle dolu... Şikâyet yani bulunduğu halden hoşnutsuzluk durumu. Ne varlıkla yetiniyor, ne sahip olduklarımıza seviniyoruz. Hep bir eksiğimiz, olamadığımız ya da yapamadıklarımız çıkıyor karşımıza…

Hep daha güzel olmalıydık, daha uzun boylu, daha ince…
Hep daha yeni ayakkabılarımız olmalı, daha parlak bileziklerimiz…
Bugün vitrinde gördüklerimiz, hep dün aldıklarımızdan daha güzel…
Aldığımız mavi elbisenin sarısı her zaman daha güzel duruyor o tanımadığımız kadının üstünde, biz de o renkten almalıydık.

Artık yüz metrekareye bile sığamayan yaşamlarımız, yüz seksen metrekarelerden de taşar oldu. Eskiden büyükbaba, büyükannelerle kalabalıklaşan çok çocuklu dar evlere nice büyük mutluluklar sığarken, şimdi gittikçe çekirdekleşen halimizle büyük evlerde, küçük mutlulukları bile arar olduk…

Büyüdükçe büyüyor ihtiyaçlar, maaşlar artıyor ama huzur eksiliyor hayatımızdan… Daha fazla kazanmak için daha çok çalışıyor, çalışmaktan kalan dar zamanlarda da maddiyatla yorduğumuz, kırık dökük hayatımızı ayağa kaldırmaya çalışıyoruz.  Pahalı doktorlara gidiyor, bir kuru kahve falına tonlarca para veriyoruz ama nafile, gelmiyor yaşanan zamanlar geri…

Hep şikâyet ediyoruz, sahip olsak da olamasak da, o halde ne farkı kaldı varlığın yokluktan?

Sahip olduklarımız bize ebediyen ait değil ki, neden şikâyetlerimizle daha da eksiltiyoruz kendimizi?



Gonca Anıl



Mutluluk Seçimi



 

“Yapacağınız hangi seçimin mutluluk ya da mutsuzluğa neden olacağını biliyor musunuz? Bu seçimi bu makalede keşfedin.”

 

“En büyük özgürlüğümüz, dışımızdaki birinin ya da bir şeyin bizi nasıl etkileyeceğine karar verme hakkımız ve gücümüzdür.” Stephen R. Covey

Bu muhteşem bir özgürlüktür. Bunu başka bir şekilde ifade edecek olursak, en büyük özgürlük niyetimize karar verme hakkımız ve gücümüzdür.
  • Kontrollü davranışlarımızla acıya karşı korunmak.
  • Kendimiz ve başkaları için hangi davranışların sevecen olduğunu öğrenmek.
Niyetimiz sevgiyi öğrenmek olduğunda, başkalarının bizi nasıl etkileyeceğine karar veririz.
Eğer benim niyetim başkalarının benim hakkımda hissettiklerini kontrol etmekse, o zaman başkaları benden hoşlanmazsa üzülürüm. Kendimi reddedilmiş ya da değersiz hissedebilirim. Onları değer duygum için sorumlu kılarım ki, bu da mükemmel olarak, şirin olarak, işleri doğru yaparak, doğru şeyleri söyleyerek, doğru görünerek, doğru uygulayarak ve benzeri davranışlarda bulunarak, diğer insanların benim hakkımda hissettiklerini kontrol etmeye çalıştığım anlamına gelir. Böyle yaşamak çok zordur!
Benim niyetim kendime karşı sevecen olmaksa, o zaman değer duygum için sorumluluğu başkalarına vermem. Bunun yerine esas değerimi tanımlarım –görünüşüme ya da yaptıklarıma göre değil– şefkat, merhamet, özen gösterme, anlayış, yaratıcılık, azim, erdem ve benzer özelliklerime göre. Kendimi programlanmış ego yaralı zihnime göre değil de yüksek benliğimin gözlerinden tanımlamayı öğrenirim. Eğer bir insan benden hoşlanmazsa insanların kim oldukları ve hissettikleri hususunda kontrolüm olmadığını kabul ettiğim ve onların davranışlarını kişisel almamın kendime karşı sevecen bir davranış olmadığını bildiğim için bunu kişisel almam.
Odak noktam kendimi sevmek ve sevgimi başkalarıyla paylaşmak olduğunda, bana sevinç veren davranışlarda bulunurum. Acı verici dış olaylar beni anlık etkilese de niyetim kendimi sevmek olduğunda, çabucak kendi hislerim için şefkat beslemeye başlar, yalnızlık, kâlp ağrısı, kâlp kırıklığı, elem, keder veya üzüntünün içinden geçmemde bana yardımcı olacak huzurlu bir ruh haline girerim.
Bu durum sonuçta kime yetki verdiğime bağlıdır – kendi içimdeki ruhsal rehberliğe mi, yoksa diğer insanlara ve olaylara mı yetki veriyorum. Diğer insanlar ve olaylara yetki verdiğimde, diğer insanların ve şartların bir kurbanı olurum. Kendi içimdeki ruhsal rehberliğe yetki verdiğimde, her zaman bir hakikat, barış ve sevinç kaynağına erişebilirim.

Mutluluğum ya da mutsuzluğum benim seçimimdir ve tamamen benim niyetime bağlıdır – ki bu son kertede benim özgür irademle yaptığım bir seçimdir.

Niyetim kontrol edemediğim şeyleri kontrol etmek olduğunda ya da kendime, diğer insanlara ve gezegene karşı kontrol amaçlı sevecen olmadığımda kendi mutsuzluğumu kendim yaratırım. Maddelere veya süreçlere olan çeşitli bağımlılıklarla acımı, diğer insanların onayını alarak hislerimi ya da kendime ve diğer insanlara karşı sevecen olmayan şekillerde davranarak diğer insanları ve sonuçları kontrol etmeye çalıştığımda kendimi mutsuz ederim. Sonucun aracı mazur göstereceği inancıyla hareket etmek, bana asla sevinç vermez.
Niyetim, kendime ve diğer insanlara karşı sevecen olmak olduğunda, kendime, diğer insanlara ve gezegene kendimin ve hepimizin en yüksek hayrına olacak şekilde davranırım. Kendime ve diğer insanlara karşı sevgi dolu davranışlarım her zaman derin bir sevinç hissi verir.
Kendinizi ve diğer insanları sevmeyi öğrenme niyetini seçtiğinizde, kendinizi bilgelik, hakikat ve neşe kaynağıyla kişisel güç, bütünlük ve bağlantı içine sokarsınız.



Dr. Margaret Paul
Çeviri: Mihriban Doğan
mihribandogan@hotmail.com