Saklanan Bulutlar Üzerine


"Zaten bana ait olmayan ne çıkabilir ki artık karşıma?"



Yalnızlığını öldürdünüz dünyanın. Varsa eğer bir tanrı, cezalandırmalı sizi bunun için. Kestiniz ağaçları ve mürekkebinizle lekelediniz onların cesetlerini. Dünyadan duyduğunuz nefret, özdeyişlerinizde ve melodilerinizde yankılanıyor; ne var ki, yine de taptınız ona. Yaşlanınca terk ettiğiniz eşekler gibi, kendinizi de ittiniz uçurumun kıyısından. Düşüyorsunuz ve uçtuğunuzu sanıyorsunuz. Halbuki uçurum gülüyor size, "biraz daha mutlu ol," diyor, "ve lütfen bağır yukarıda atlamaktan sakınan diğerlerine, korkacak bir şey yok diye."

Acı duyma şansınız olduğu için mi acı duyuyorsunuz yoksa siz mi yarattınız acılarınızı? Varlığı dışında başka bir şeyi olan kimdir ki, çıksın da inlesin içindeki hakikati. Elbet pürüzlü diliyle yalan söylemeye alışkındır o, şüphesiz ki doğruları yutup, yalan sıçar ahmakların hepsi.

Şu da var ki, hikayesini yazar her bir kişi. Kalemi tutmayı öğrendiği gün isyan etmiştir tüm doğrulara."Yazmaya başladım işte," demiştir, "kim kaldı ki öğretecek bana bilmediğimi." Ne de bayattır onların cümleleri, sessizliğin yüceliği anlaşılıyor onların her bir konuşuşunda. Hakikatten, onlarla yaşayan kimse daha yalnızdır kendi başına yalnız olduğundan.

Kim kötülük edebilir ki onlara kendilerinden başka? Şeytan bile kıskanıyordur onları, "ne gerek var bana burada," diyordur, "cehalettir benim en büyük rakibim. Akıllılara ihtiyacım var benim, kendimi aşmak ve yokken var olmak için. Bu yüzden severim tanrıyı, oyun oynamasını biliyor çünkü. Gerçekten de, çok severim ben tanrıyı."

Tanrı kılığına girip gelen şeytanı kim suçlayabilir? Tanrı şeytan kılığındadır halbuki. "Bak," der tanrı gülümseyip kocaman, "tanrı oldum şimdi ve ne de güzel gülüyorum, değil mi? Halbuki kızıyorum şimdi ve kaşlarım çatık, al işte, şeytan oluverdim şimdi."

Bulmacayı çözmek için bulmacayı hazırlayanı bilmek gerekir diye inanıyorsunuz. Budur ahmaklığınız sizin, yıldızlardan haz almak yerine onları oraya koyanı kovalıyorsunuz. Halbuki yıldızlar gülüyor size ve kahkahaları yok ediyor onları. Yağan yıldız tozlarında boğulacaksınız iyi ki, ağzını açıp göklere, inliyorsunuz içinizdeki sessizliği. Konuşacak bir şeyiniz olsa zaten konuşmazdınız hiç. Hayvanların konuşamadıklarını mı sanıyorsunuz? Halbuki sizin boş laflarınıza bakıp gülüyorlar ve "biz böyle mutluyuz," diyorlar içlerinden, "bu ahmakları izlemek daha keyifli."

- End.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder