Düzenli
ve Vücuda Yararlı Uyumak İçin!
İzlenecek Basamaklar
1. Uyku saatlerimizi değiştirmeden
günde 6.5–7.5 saatten
fazla uyumamalıyız.
2. Sabah erken kalkmalı ve öğlen
vaktine kadar bir daha aslâ
uyumamalıyız.
3. Mümkünse öğlen 1 saat
süreyle (11:00–12.00 arasında) uyumalı,
bu mümkün değilse,
gece uykusunu kesinlikle 23:00–05:30 arasında uyumalıyız. Gece uykusunda 1 saatlik
kayma olabilir ama bu saatler arasındaki zaman dilimini mutlakã uyuyarak geçirmeliyiz.
4.
Ayrıca
akşama yakın vakitlerde aslâ uyumamalıyız.
5. Bununla birlikte aslâ tok
uyumamalıyız.
Yâni yemeğimizi uykudan en az 2.5- 3
saat önce yemiş
olmalıyız.
6. Uyku öncesinde vücut
adalelerimizi gevşetmeliyiz.
7.
Mümkünse duş
alarak uyumalıyız.
8. Bizi rahatsız edecek
gürültülü, kötü
kokulu, çok yumuşak veyâ
tümsekli zeminde uyumamalıyız.
Uyku
Gizli Güçtür!
Unutmayın!
Uykunun kalitesi,
dâimâ uyunan süreden daha önemlidir. Pek çok kişi uzun bir süre yatakta kalıp,
kendisi ile şu veyâ bu
şekilde oyunlar oynayarak, kendini
iknâ etmeye çalışarak bu
süreyi uzatmaya çalışır. Bu tür uykular hem vücudu dinlendirmez, hem de sonrasında
müthiş bir
pişmanlık
uyandırır. Sonuçta
beyinsel bir ağırlıkla, uyku sersemi olarak, kararsız ve isteksiz bir şekilde yataktan kalkılır. Ayrıca içten içe büyük bir suçluluk duygusu da
sizi rahatsız etmeye başlar.
Çünkü
normal şartlarda gün başlamıştır
dünyâda… Herkes ve her
şey ilâhî bir
güçle programlanmış gibi kalkmış, şevkle işine gücüne başlamış ve kendi kulvarında yol almaktadır tüm
insânlar... Ve biz
binbir türlü kandırmacalarla yatakta oyalanmış, herkesten geri kalmış
gibi hissederiz kendimizi.
İtiraf etmesek de, bilinçaltımız rahatsızdır bu büyük ayıptan (ayıptan). Ağzımızdaki
kuruluk ve
beynimizdeki bu burukluk, o güne rengini verir artık…
Sanırım
bu yüzden olsa gerek, dinler de uyku konusunda çeşitli
disiplinler getirmiştir.
Müslümanların
yatış ve kalkışları güneşin hareketine bağlanmış, uyku öncesi ve sonrası beden ve rûh eğitimi çok
incelikle belirtilmiştir. Prof.
Dr. Ahmet Akgündüz,
bir yazısında
başarısının
bir sırrını da "Uyuyorken
güneşin üzerine doğmaması" olarak belirtiyor ve
sabah güneş doğmadan
kalkmanın ona getirdiği nimetleri anlatıyordu.
Hıristiyanlarda
da değişik biçimlerde bu tür ibâdetler
söz konusudur. Ancak herkesin kaliteli uykuya ulaşmak için kendine özgü
bir yöntem bulması
zorunludur. Üstelik
ancak bu şekilde güzel rüyâlar görülebilir…
Neden?
Çünkü uyku, iyi çözümlerin dinamosudur. Ve genel başarımızın da temel taşıdır. Şöyle bir düşünelim! İyi uyuyamamışsak
aldığımız kararların doğruluğundan
ne kadar emin olabilir ve çalışmalarımızdan nasıl verim bekleyebiliriz ki? Yorgunken
kitap okumak veya ders çalışmak bize ne yarar sağlayabilir ki? Ayrıca, yediğimizden ve içtiğimizden, nasıl zevk alabiliriz ki?
Demek
ki uyku, hayâtımızdaki her şeyin düzene konulduğu, tâmir
ve tedavî edildiği son derece önemli bir süreç olarak yaratılmıştır. Bir
kaç hafta uykusuz kalmanın ölüme bile
neden olduğu hayvanlar üzerinde
yapılan deneylerle ispat edilmiştir. Daha da ötesi insânın yetersiz uykusu
ile zihinsel güç kaybı
arasında yakın bir ilişki olduğu, uykusuz kalan insânların zihinsel çalışmalarının tamâmen durduğu ve
düşüncelerini hiçbir şeyin üzerinde yoğunlaştıramadıkları ispat edilmiştir.
48
saat uykusuz bırakılan yüksek öğrenimli kişilerin, ilkokul çocuklarına
öğretilen matematik işlemlerini bile yapamadıkları
görülmüştür. A.B.D.'de 1993 yılında yapılan bir araştırmaya göre sâdece düzensiz
uykunun A.B.D. ekonomisine 1993 yılı kurlarıyla verdiği zarar 360
trilyon liradır. Demek ki uyku aynı
zamanda, sağlığımız ve sağlık giderleriz için de son derece önemlidir.
Ancak
yine de uyku beynin dinlenme vakti sanılmamalıdır. Tersine uyku, Beynin; vücudun
dinlenme ve tâmir işiyle meşgũl olduğu vakittir. Çünkü beynin elektriksel
yapısı üzerinde yapılan araştırmalar zihnimizin uyku esnâsında en az uyanık dönemde olduğu
kadar yoğun çalıştığını göstermiştir.
Aradaki
tek fark gece ve gündüz yapılan işlerin farklı olmasıdır. Bu nedenle, sorunuza cevap
olabilmesi bakımından, bu konuda biraz daha doyurucu bilgiler vererek, siz öğrencilerimize
nasıl faydalı olabileceğimizin ipuçlarını da vermek istiyorum.
*
M. Hakan Alşan