Aile birlikteliğini sağlayan en önemli kaynak sevgidir. Sevginin önünde, emek ve yürek vardır. Yaşamı paylaşırken yapılan işlerin sonuçları sevgiye dönüşür. Evliliğe emek vermek ve daha kaliteli sevgiyi paylaşmak için tek yürek olmak önemlidir. Kişilerin birbirlerini algılaması, anlaması ve herkesin kendine has doğrularının olduğunu bilmesi önemlidir. Sevginin temelinde olması gereken saygıyla kişileri anlamaya çalışmalıdır. İnsanların birbirlerine ulaşabilmesi ve bütünleşebilmesi için kullanılan dil kalıpları da çok önemli bir unsurdur.

Danışanlarımla yaptığımız çalışmalarda, en çok karşıma çıkan sorun kullanılan dilin farklı olmasından kaynaklanıyor. Aşırı yargılayıcı, kırıcı, incitici, aşağılayıcı, eleştiri ve yok sayan dil kullanımından kaynaklanıyor. Kendi doğrusundan konuşurken karşısındaki insanın nasıl algıladığının farkına varmıyor. Otomatik olarak da iletişim kopuyor. Böyle durumlarda etkili olan hipnotik kalıplar ve metaforlar (hikayeler) devreye girdiği an ortam daha da yumuşuyor. Çiftler birbirine daha da yaklaşmış oluyor.
Hipnotik dil kalıplarının özelliği emir kipleri içinde saklı cümlelerdir. Örneğin, “daha önce karşılaştığım olumsuz durumda bana destek olmuştun, şimdi bu olayda da bana destek olacağını biliyorum.” Böyle cümlenin içine yerleşen “destek ol” emir kipini bilinçaltı algılar ve destek olur.
Çocuklarla konuşurken hikayeler onları çok iyi bir şekilde yönlendirir. Anlatılan hikayeler transa geçirir ve dinlerken algılar bilinçaltına iner. Farkında olmadan zihin kayıtlarına yerleşir. Hikayeden alınması gereken dersin ne olduğunu da paylaşmak önemlidir. Eşlerin birbirlerine anlatacakları hikayeler de önemlidir.
En çok eşlerin dikkat etmesi gerektiği konu, çocuklarını yetiştirirlerken konuşmalarının ve davranışlarının çocukların dünyasında bilinçaltına direk kaydedildiği gerçeğidir. Bilinçaltı olayları ve görüntüleri olduğu gibi kayıt altına alır. Bir gün o kayıtlar yaşamın içinde ortaya çıkmaya başlar. Örneğin, babası annesine hakaret ediyor ve sürekli kızıyorsa çocuk 0-11 yaşına kadar bu resmi sürekli kaydettiği için çocuk büyürken genelde ergenlikte, daha çok ortaya çıkar. Çocuk da annesine aynı sözleri ve davranışları uygular. Anne veya baba fark etmiyor. Çocuk her ikisinin de davranışlarını bilinçaltına yerleştiriyor. Çocuk 0-7 yaş döneminde beynin algılaması alfa boyutunda olduğu için her şeyi tam ve net olarak bilinçaltına yerleştirir. Bu konuyu şu atasözümüz çok iyi açıklar. “Çocuk yedisinde ne ise 70’inde odur.” Bilinçaltının kapasitesi sınırsızdır. Uykuda da kayıt yapmaya devam eder. Anne ve babanın çok dikkat etmesi gerekiyor. Duymasını istemediğiniz şeyleri uyurken, çocuğun yanında konuşulmaması gerekiyor.
Anne ve babaların çocuklarının yanında içtikleri sigara ve içki, çocuğun dünyasında daha sonra aynı şeyleri içmesine neden oluyor. Anne ve babaların konuşma tarzları, birbirlerine karşı olan hitapları, olumlu ve olumsuz sözcükler çocuk tarafından bilinçaltına kaydediliyor. Aile içinde şiddet var ise daha sonra çocuk da arkadaşına, anne ve babasına vurmaya başlıyor. Bilinçaltının bir başka özelliği de dış dünyada olan her şeyi sınırsız kayıtlara alıyor. Alınan bu kayıtlar hafızaya depolanıyor. İhtiyaç duyulduğunda, bilgiler tekrar geri çağrılıyor. Şimdi size soruyorum. İlkokul ikinci sınıftaki öğretmeninizin adı nedir? En çok oyun oynadığınız arkadaşınız kimdir? Dokuz yaşında babanıza neler yapıyordunuz? Bu gibi geçmişe dönük sorularda, anında hafızanızdaki bilgilere ulaşırsınız. Soruların cevapları varsa, cevapları verirsiniz. Yoksa da zaten yoktur. Bilinçaltının otomatik görevi bizi yaşatmaya programlıdır.
Aileler geçmişten getirdikleri bilgileri kullanırlarken, bulundukları ortam ve duruma göre eyleme geçer. Eşler arasında da bu bilgiler olumlu ya da olumsuz kullanılabiliyor. Bu yüzyılda teknolojinin getirdiği hızlılık ve yalnızlık insanlar üzerinde olumsuz etkiler yapmaktadır. Bilgisayar oyunların da bilinçaltına zarar vermektedir. Oyunlar genellikle vurma, kırma şeklinde oynanıyor. Aileler de çocukların bilinçaltının zarar görmemesi için oyunları kontrol etmeliler.
Başta da yazdığımız gibi her şeyin başlangıcı sevgidir. Sevgi olmadan yapılan her şey biraz yavan kalıyor. Sevgi varsa, birçok şey çok daha kolay çözümlenebiliyor. Sevgi ve saygı ortamında büyüyen çocuğun bilinçaltına sürekli olumlu mesajlar girdiği için temizdir. Çocuğumuz temiz sistemle büyür ve çocuklarına da aktarır. Sistem temiz olarak devam eder. Kaliteli nesil, kaliteli insan ve kaliteli hayat insanlık adına çok şey katar. Kaliteli ve bilinçli yaşam çok daha konforludur.
 Kendinize inanın.
 Kendinize güvenin.
 Kendinizle barışık olun.
 Kendinizi sevin.
 Kendinizle birlikte her şeyi paylaşın.
 Sevin.
 Sevgide kalın.


Aile danışmanı
Fatma TAŞ
ilgi.danismanlik@gmail.com

Kaynak: www.gencgelisim.com