DAYANIKSIZLIK ŞEMASI NEDİR?


Dayanıksızlık şemasının merkezinde, kişinin önleyemeyeceği, beklenmedik bir felaketin herhangi bir zamanda ortaya çıkmasından duyulan abartılı korku yer alır. Bu şemaya sahip insanlar yaşamlarını, her an bir felaketin çıkmak üzere olduğuna inanarak geçirirler.  Dayanıksızlık şemasına sahip kişiler aynı zamanda, ortaya çıkacak felaketle başa çıkamayacaklarına inanırlar.


Kişinin her an olabileceğini beklediği ve kendisini dayanıksız hissettiği korkutucu durumlar şunlardan biri veya daha fazlası olabilir:
•  Tıbbi durumlar: Kalp krizi, AIDS, kanser, beyin kanaması veya amansız herhangi bir hastalık durumu.
•  Ruhsal durumlar: Çıldırma, aklını kaybetme korkusu olarak ifade edilen kişinin kendi ruhsal dengesinin bozulması.
•  Maddi durumlar: Kişinin tüm parasını kaybederek muhtaç hale gelmesi.
•  Çevresel durumlar:  Asansörler, uçaklar, depremler, kedi, köpek, örümcek, saldırıya uğrama gibi yaşam içinde karşılaşılabilen nesneler veya durumlar.

Dayanıksızlık şemasında ağır basan duygu, hafif düzeyde bir korkudan tam gelişmiş panik ataklara doğru gelişen anksiyetedir.

Karakteristik Dayanıksızlık Davranışları
Dayanıksızlık şemasına sahipseniz abartılı korkularınız yüzünden kendinizi günlük hayatta genellikle kaygılı hissediyorsunuz.
Sağlığınız ve muhtemel hastalıklar için çok endişeleniyorsanız, bu durumla başa çıkmak için:
Gereksiz tıbbi kontrollere gidiyorsunuz.
Sürekli destek ihtiyacınızla ailenize yük oluyorsunuz.
Hayatın güzelliklerinden mahrum kalıyorsunuz, hayattan zevk alamıyorsunuz.
Vücudunuzu çok fazla dinlemeniz ve muhtemel hastalık endişeniz yüzünden panik ataklar yaşıyorsunuz.
İflastan (ekonomik bir felaketten) gerçek dışı bir korkunuz var. Bu korku para konusunda gereksiz yere sıkı/cimri davranmanıza; gerekli olmasına rağmen ekonomik ve mesleki değişiklik yapma konusunda isteksiz olmanıza neden oluyor. 
Yeni yatırım ya da projeleri kaybetmek pahasına elinizdekini tutmak için çaba harcıyorsunuz. Risk alamıyorsunuz.
Kanuni bir tehlikeden sakınmak için uç noktalarda uğraş veriyorsunuz. Örneğin, gece dışarı çıkmaktan, büyük şehirleri ziyaret etmekten, toplu taşıma araçlarından kaçınıyorsunuz. Yani hayatınız oldukça sınırlandırılmış durumda.
Ufacık bile olsa risk içeren günlük işlerden kaçınıyorsunuz. Örneğin asansöre, metroya binmek, ya da deprem olabilecek bir şehirde yaşamak gibi.
Eşinizin sizi korkularınızdan korumasına izin veriyorsunuz. Oldukça fazla desteğe ihtiyaç duyuyorsunuz. Eşiniz, korktuğunuz durumlardan kaçınmanıza yardımcı oluyor. Eşinize aşırı bağımlı hale geliyorsunuz. Bu bağımlılığa bile öfkeleniyorsunuz.
Kronik anksiyeteniz sizi egzema, astım, kolit, ülser gibi bazı psikosomatik hastalıklara daha yatkın yapıyor olabilir.
Sosyal hayatınızı sınırlandırıyorsunuz; çünkü korkularınızın sonucu olarak diğer insanların yapabildiği pek çok şeyi yapamıyorsunuz.
Korkularınıza uyum sağlamak zorunda kalan eşiniz ve/veya ailenizin de hayatını sınırlıyorsunuz.
Korkularınızı çocuklarınıza da aktarmış olabilirsiniz.
Tehlikeden sakınmak için birçok başa çıkma mekanizmasını abartılı derecede kullanıyorsunuz. Obsesif – kompulsif belirtiler ve batıl düşünceler taşıyabilirsiniz.
Kronik endişenizi azaltmak için ilaç, alkol, yemek vs.’ye düşkünlük geliştirmiş olabilirsiniz.

Dayanıksızlık Şemanızın Kökeninde Neler Olabilir?

Tüm bozulmuş hareket özgürlüğü şemaları gibi, dayanıksızlık şemasında da aşırı koruyucu bir ana-baba tutumu vardır. Bu kollamaya, anne babanın endişeli tutumları da eşlik eder. İnsan, çocuk yaşlardan itibaren terlerse, soğuk su içerse veya çıplak ayakla gezerse hasta olacağına, futbol oynarsa ayağı kırılacağına, sokakta gezerse kaçırılacağına veya saldırıya uğrayacağına inandırılır.
Bu şemayı aynı şema ile yaşamış ebeveynlerinizi gözlemleyip izleyerek edinmiş olabilirsiniz. Anneniz/babanız fobikti ya da bazı alanlarda aşırı korkuları vardı (Kontrolü kaybetme, hastalanma, iflas etme gibi).
Ebeveyniniz tehlike ya da hastalık konularında aşırı koruyucuydu. Sürekli sizi tehlikeler konusunda uyarıyordu. Kendinizi bu günlük işlerle bile başa çıkamayacak kadar kırılgan ve beceriksiz hissediyordunuz.
Ebeveyniniz, sizi yeterince koru(ya)madı. Çocukluk çevreniz fiziksel, duygusal ve finansal olarak yeterince güvenli değildi. (Bu durum genellikle Duygusal Yoksunluk Şeması veya Şüphecilik Şeması ile beraberdir.)
Çocukken çok hastalandınız veya araba kazası gibi, sizi incinebilir hissettirecek ciddi bir travmatik olay yaşadınız.
Ebeveynlerinizden biri, travmatik bir olay yaşadı, belki de hayatını kaybetti. Dünyayı “tehlikelerle dolu” algılamaya başladınız.

Özel Dikkat! Dayanıksızlıkta Şema Kimyası (Şemanın İlişkinize Etkisi)

Bu şemaya sahip kişiler, genellikle kendilerine destek olacak eşler seçerler. Terapide, seçilen bu eşlerin bir lakabı vardır: “Baston Eş”. Gerçekten de bu eşler kişiye, korkularının yersiz olduğuna dönük yüzleştirmeyi pek yapamazlar. Genellikle ona güven vermeye, destek olmaya çalışırlar. Terapi sırasında eşlerin desteğini azaltmak, daha sağlıklı yüzleştirici tepkilerle değiştirmek önemlidir.
Korkulan durumlara göre eş seçimi önem kazanabilir. Kalp krizi geçirmekten korkan bir kişi için bir doktor ideal bir eş gibi gelebilir. Çünkü her an yanında ona ilk müdahaleyi yapabilecek birisi vardır. Ya da parasal endişeleri olan birisi için varlıklı bir eş rahatlatıcı olabilir.
Eşiniz size yardımcı olmaya çalışsa da, yardımlarının bir faydası olmadığı veya olamayacağı için bazen bıkkınlık yaşayabilir. Bununla birlikte ilişkiniz, daha çok bir tarafın korkuları ve önlem alma çabaları için harcanan zamandan oldukça olumsuz bir şekilde etkilenir.

Yusuf Bayalan
yusufbayalan@hotmail.com

Kaynak: www.gencgelisim.com