Her Nefeste Hakkı Ödenmeyecek Bir Velinimet


Zaman zaman geçiyor günler bazısına, zaman zaman olduğu yerde sayıyor bazısı. Zaman zaman yeni bir gün, yeni bir umut diyor insanoğlu ve günün birinde bir insan doğuyor, bir insan ölüyor ve bazısı kendinden, nefesinden, hayatın ta kendisinden bihaber “yaşıyorum” diyor. Yaşıyorum! 

Sonunu hiç bilmeden tüketirken, ömür yolunu en tabii hakkıyla sorguluyor: “Kaçıncı sonunu yaşıyoruz her gece hayatın ya da kaçıncı başlangıcını yapıyoruz her sabah?”
Her gece bir daha açamama ihtimalini bile bile kapatırken gözlerini bir yerlerde; kimi gözlerinin doluluğunda, kimi kalbinin sızıntısında, kimi beyninin aydınlığında, kimi umutla, kimi mutsuzca Güneş’le yüz yüze gelmeye devam ediyor.
Tüm bunların merkezinde yaşadığı her salisede, bazen unuttuğu bazense hiç hatırlamadığı o mükemmeliyetle karşılaşıyor. Anın birinde, birilerinin kulağına 'Oksijen' diye seslendiği, insanın nefes alışını sağlayan ve o olmadan asla yaşayamayacağı oksijen bir tokat gibi iniyor insan suretine (ciğerine). Lakin bu dahi güncelin peşinden akıp giden dünyada büyük bir yüzsüzlükle hissedilemiyor.


Sen Neden Varsın? 

Bu bağlamda söylenecek nice sözlerde, her baktığında ardı ardına bahaneler sunulan aynaların karşısında yine insan sorgulamaya koyuluyor kendince: Bir evde gözaltı kırışıklıklar, bir evde akan makyajlar, bir evde baş belası sivilceler, bir evde kesilmeyi bekleyen sakallar…
Her biri son durakta kesişiyor çaresizce: “Ben neden varım?” 
Sen varsın, bugüne değin hiçbir karşılığını vermediğin ve hiç düşünmediğin halde, bencilce sadece kendin için tükettin o mükemmeliyeti, aldığın binlerce nefeste. Şimdi o aynaya öyle bir bak ki kırışıklıkların, dip boyası gelmiş saçların, uzamış sakalların, ağarmış bıyıkların bir kerecik gelmesin aklına. Bir kerecik düşün: “Oksijenin hakkını nasıl ödeyebilirim?” İster bağıra çağıra, ister utana sıkıla, ister mahcupça, ister hâlâ yüzsüzce… Ama artık bir kerecik olsun düşün.
Oysa sen var olduğun sürece o yine hep seninle olacak, sen bir kerecik dahi olsa onun sırtını hiç sıvazlamamış olma ihtimaline rağmen...
Oksijene duyduğum; önünde onurla, gururla eğilmemi sağlayan o büyük sevgi ve saygı ile

Cemre Şeyma Kapu

Kaynak: www.gencgelisim.com