Sonuçta aile içinde
çocukların yetişmesinde, annenin önemini ve gücünü kimse inkâr edemez. Bu
nedenle, toplumun tamamını da biz kadınlar yetiştiriyoruz. Kadının, yaradılış
olarak duygusal, fedakâr ve derleyici-toparlayıcı yanı nedeniyle, yuvanın
oluşmasında erkekten daha büyük bir etken olduğunu söyleyebiliriz.
Anne karnında yaşama
sürecine başlayan çocuk, otomatik olarak anne ile farklı bir duygusal bağ içine
giriyor. Anne olma özelliği nedeniyle, kadının çocuk üzerindeki etkisi daha
fazla oluyor. Bu yüzden kadının eğitimi büyük önem arz ediyor. Erkek ve kız
çocuklarını aynı vicdan kavramı ve inançlarla yetiştirmeliyiz ki, bugün
yaşadığımız, kadının ezilme-eziyet görme problemleri de ortadan kalksın. “Yuvayı
dişi kuş yapar” ifadesi, sadece bir sözden ibaret değil. Gerçekten aile olma
özelliğinin temel yapıtaşı kadınlardır.
Neticede toplumu aileler oluşturuyor. Ve bu
aile yapısı nasılsa, toplum da ona göre şekilleniyor. İnançlı, imanlı,
vicdanlı, eğitimli ve görgülü çocuklar ve aileler olmalı ki toplumda
beklediğimiz güzelleşmeler olsun. Kanun yapıcılar istedikleri cezaları
uygulasınlar ama şayet bireylerin eğitimi ve vicdanı olmazsa o kanunlar hiçbir
işe yaramıyor. Sonuçta bugün etrafımızda gördüğümüz, duyduğumuz yüzlerce şiddet
ve kötü olay, sadece kanunlarla engellenemiyor. Aile içinde çocuğa verilen
iman, vicdan kavramları ve eğitimleri, bu çirkinliklerin önüne geçilmesinde en
önemli etkenlerden birisidir.
Ülkemizdeki kadınların öğrenilmiş çaresizlikleri
Maalesef, 40’lı ve 50’li
yaşlardaki kadınlarımızın birçoğunun “öğrenilmiş
çaresizlik” dediğimiz kaderlerinin varlığını inkâr edemeyiz. Kadının
kabullenişleri, yine anne tarafından kız çocuklarına, aile içinde öğretiliyor
ve şartlandırılmıyor mu? İşte bu yüzden, gelişen modern hayat için kız ev erkek
çocuklarımızı aynı örf, adet, inanç ve değerlerle yetiştirelim, diyoruz. O
zaman, negatif kabullenişler otomatik olarak ortadan kalkacaktır. Çünkü erkeğin
kadın üzerindeki haksız tasarrufu da aileden görülen bir alışkanlıktır. İyi bir
eğitimle bu da ortadan kalkacaktır. Sonuçta adalette eşitlik vardır. Din,
kimsenin kimseyi ezmesine müsaade etmez ama insanlar toplumun koyduğu yanlış
kurallarla hareket ettiği için kadınlar ezilmektedir. Kadın veya erkek, ailesi
için bazı şeyleri tabi kabul edecektir; lakin adaletsizliğin ve eziyetin
ortadan kalkması için yeni nesil doğru düzgün yetiştirilmelidir…
Türk erkeği nasıl bir eş arıyor?
Erkekleri etkilemek için türlü
yollar deneriz ve hatta türlü türlü şekillere gireriz. Aslında erkeklerin
evlenecekleri kadında aradıkları özellikler öyle ahım şahım şeyler değil...
Erkekler, gezmek, tozmak, eğlenmek, vakit geçirmek için süslü püslü, açık
saçık, asortik, çok bilen, hatta cesur denilen tipleri seçerler. Fakat
erkeklerin yüzde seksen beşi, evlenmek istediklerinde nasıl birini isterler
biliyor musunuz?
Erkekler, annelerine benzeyen kadınlarla evlenmeyi isterler. Fiziksel
olarak annesine zıt bir görünümde olsa bile davranış ve hayat biçimi yönünden
annesine benziyorsa yine evlenmek için o kadını tercih ederler. Görsellik
gelip geçici bir özellik olduğu için buradaki en önemli güç, karakter gücüdür
yani “anne” kimliğinin gücüdür. Yani
görsellikte annesine benzemesini kastetmiyoruz burada. Yaşamın temel bağlayıcı
özelliklerinden olan “anne” figürünün
önemini vurguluyoruz.
Öyle veya böyle hep annelerine
benzeyen kadınlarla evlenmek isterler. Bunu da garipsememek lazım, çünkü
neticede erkek hep hizmet alan taraf olduğu için, erkeğin de kadının da
alışkanlıklarını anneler belirler. Onlar kadar olamasanız da mutlaka
kayınvalidenizi biraz modellemenizi tavsiye ederim. Türk erkeği, annesine
benzeyen bir kadınla evlenmeyi tercih ediyor. Yapılan tüm araştırmalarda çıkan
sonuç bu.
Bir erkeği etkilemek istiyorsanız, onu çözmeden önce annesini çözeceksiniz.
Sevda Türküsev
www.sevdaturkusev.com
Kaynak: www.gencgelisim.com