İlköğretimden bu yana bir
yabancı dil öğretmeye çalışırlar bize. Lise, üniversite derken, bir de bakmışız
ki iş hayatın atılmışız. Lakin hala İngilizceyi öğrenememişizdir ya da bize
öğretememişlerdir. Bu ”öğretememenin” temel nedenlerinden birisi de, bize bir
yabancı dili en başta grameriyle öğretmeye çalışmak. Hangimiz ana dilimizi
gramerle öğrendik ki? Doğduk ve duyarak, yaşayarak öğrendik.
Siz dili matematikleştirmeye çalışırsanız, sonucu da işlem hatalarıyla dolu bir yabancı dil kabiliyeti olur. Sözü fazla uzatmayalım ve bu konuda bize oldukça tatmin edici açıklamalarda bulunan Sayın Adem Özbay ile yapmış olduğumuz güzel söyleşiyi birlikte okuyalım:
Siz dili matematikleştirmeye çalışırsanız, sonucu da işlem hatalarıyla dolu bir yabancı dil kabiliyeti olur. Sözü fazla uzatmayalım ve bu konuda bize oldukça tatmin edici açıklamalarda bulunan Sayın Adem Özbay ile yapmış olduğumuz güzel söyleşiyi birlikte okuyalım:
1. İngilizce öğrenme süreciniz ne zaman başladı? Sizi, bir yabancı dil
öğrenmeye iten şey neydi?
Ortaokul ve lisede Almanca öğrendim.
Ama öğretmenim sağolsun, bir dilden nefret etmemiz için elinden geleni yaptı.
Sonra ODTÜ ve Hacettepe’de İngilizce olan bölümler kazandım. Lakin hiç
ısınamadığım için bıraktım. Sonra uzun süre İngilizcenin adını anmadım. 2000’li
yıllarda başladığım kişisel gelişim yayıncılığı ve Genç Gelişim dergisinin
yayın yönetmenliği çalışmalarında, yabancı dil öğrenmenin aslında o kadar da
zor olmadığını gösteren bir sürü örnekle karşılaştım. Kendi adıma da böylesine
bir engele takılıp kalmış olmaktan dolayı utandım. Kararımı verdim ve İngilizce
öğrenmek için Amerika’ya gittim. Halen bu öğrenme sürecim İstanbul - New York
hattında devam ediyor.
2. Dil öğrenmek sizin için neden bu kadar önemli?
Dil öğrenmenin önemi, benim gibi bir
yazar için çok önemli. Zira yazdıklarımız İngilizceye çevrilirken, gerçek
anlamını ve içtenliğini yitiriyor. O yüzden kendim İngilizce yazmak istiyorum.
Şiirlerimi kendim çevirmek istiyorum. Ayrıca bir yazar ve yayıncı olarak
dünyayı iyi bilmemiz gerekiyor. Örneğin benim New York’taki sınıfımda 14 ayrı
milletten insan var. Ben dil geliştirirken, bir yandan da 14 milletin
kültürünü, inanışlarını, yaşayışlarını öğreniyorum. Bir yazar için insanların hikâyeleri
en büyük zenginliktir. Dil sayesinde yüzlerce, binlerce insanın hikâyesini doğrudan
onlarla konuşabiliyorum. Şu an yazılmayı bekleyen bir sürü Çinli, Meksikalı,
İspanyol, Vietnamlı, Sudanlı ve Japon arkadaşlarımın hikâyeleri hafızamda
bekliyor.
3. Yabancı dil öğrenimine yönelik çeşitli metotlar öne sürülür. Kendi
uyguladığınız yöntemden biraz bahseder misiniz?
Benim kendi öğrenme sürecimi
anlattığım geniş bir makale var. Bunu www.ademozbay.com
adresimde yayınladım. Burada öğrendiklerimi on maddede toplamıştım. Bunları;
kesin karar vermek, zaman takvimli program yapmak, programa uymak, düzenli
öğrenmemek, ezber yapmamak, sesli tekrar etmek, arkadaş edinmek, altyazısız
film seyretmek, günlük tutmak ve cesur olup yanlış yapmak şeklinde
maddeleştirmiştim orada.
Makalede hepsinin geniş açıklaması
mevcuttur. Tabii ki bunlar, benim öğrenme sürecimde benim çok işime yaradı.
Herkes yeni bir dil öğrenirken kendini motive eden bu tür uygulamalar
geliştirip, onları takip ederse çok daha başarılı olur.
4. Sizce mevcut eğitim sistemimiz, yabancı dil öğrenimi konusunda nasıl bir
rol üstlenmektedir?
Mevcut eğitim sistemimize kesinlikle
bir ödül verilmeli. 6-8 sene ortaöğretim okuduğumuz halde 5 kelime yabancı dil
konuşamamadığımız için büyük bir ödülü hak ediyor. Dünyada böyle bir sistem
yok! Geçenlerde Fas’a gitmiştim. Halkın %90’ı Fransızcayı, %60’ı Fransızca ve
İngilizceyi ana dillerinin yanında çok iyi şekilde konuşuyor. Eğitim
programımızı yapan insanların biraz bunlardan ders alması gerekiyor.
Bu gün 2023’ler, 2073’ler
konuşuluyor. Ama bir toplumu geleceğe taşıyacak olan en önemli ayak olan
iletişim, dolayısıyla dil adına birşey yapılmıyor. Çok genç ve akıllı bir nüfusumuz
var. Eğer yıllardan beri yabancı dil sorunu olmasaydı, dünyanın her yerindeki
en büyük şirketleri bizim kurduğumuzu ve yönettiğimizi görebilirdik. Ama şimdi
güç bela dünyaya dağılan vatandaşlarımız, bulaşıkçılıktan başlayarak iş
hayatlarında ilerlemeye çalışıyor. Bunun vebali kesinlike eğitim sistemini
dizayn edenlerin boynunadır.
5. Şimdi bir genelleme yapalım: Söz konusu yabancı dil öğrenmek olduğunda ”doğru
bilinen yanlışlar” neler olabilir sizce?
Bence en büyük yanlış, gramerle işe
başlamak. İngilizce öğrenmeye başlarken her yöntem, işe gramerden başlıyor. Oysaki hiç bir çocuk konuşmayı öğrenirken
grameri bilmez. Konuşur, sonra grameri öğrenir. Gramere göre konuşmak, yeni
dil öğrenenleri telaşlandırıyor. Oysaki yurtdışında hiç kimse gramerine göre konuşmuyor.
Kısaltıyor, deyim kullanıyor, “yes” , “no” deyip cevaplıyor. Bir sonraki
yanlışımız, çevirerek öğrenmeye çalışmak. Derslerde cümleleri çevirerek
öğreniyoruz. Oysaki çeviriyi bırakıp, dili beynimizin çevirmesine izin vermemiz
lazım. Beyin ve bilinçaltı zaten bir süre sonra bunu otomatik olarak yapıyor.
Çevirerek öğrendiğimizde ise bir kelimenin bir anlamına takılıp kalıyoruz.
Oysaki tüm dillerde olduğu gibi İngilizce de çok geniş anlama sahip bir dil;
kelimelerin onlarca anlama geldiği olabiliyor.
Bizler, dil öğrenirken çok
aceleci oluyoruz. “3 aylık kursta İngilizce öğrenmeliyim!” diye başlıyoruz. Dil
öğrenimi hayat boyu süren bir öğrenme biçimi. Zaman programımızı düzenlerken,
bu konuda da hata yapmamamız gerekiyor. Çünkü daha sonra programımız tutmadığımızda,
şevkimiz ve enerjimiz kayboluyor.
6. İngilizce öğrenme üzerine bir proje üzerinde çalıştığınızı biliyoruz. Bu
konuda bize bir şeyler söylemek ister misiniz?
Yabancı dil öğretimi konusunda
anlattığım bu yöntemleri kullanan ve çok başarılı sonuçlar alacağına inandığım
bir İngilizce eğitim seti üzerinde çalışıyoruz. Sisimo English adıyla yayınlayanacak olan bu setimiz, İngilizce
öğrenmek isteyenlere çok faydalı olacaktır. Bu arada da www.ingilizcedelisi.com adıyla bir İngilizce öğrenme sitesi
hazırlayan arkadaşlara yardımcı oluyorum.
7. Bu röportajı okuyan ve İngilizce öğrenmek isteyen okurlarımıza
vereceğiniz en önemli tavsiye ne olurdu?
Kesin kararlarını verip işe öyle
başlasınlar. Acele etmesinler ve zamana yayarak öğrensinler. Bol bol dinleme
yapsınlar ve tekrar etmekten yorulmasınlar. Tecrübelerden, deneyimlerden
maksimum şekilde faydalansınlar. Ben ve arkadaşlarım, Genç Gelişim, Süper Beyin ve Beyin
Gücü dergilerimizde bu tecrübelerimizi paylaşıyoruz. Tüm bayilerden ve
marketlerden bulabilecekleri bu dergiler ile dil öğrenimi konusunda her türlü
bilgiye sahip olabilirler.
İngilizce yolcuğuna
başlayacak arkadaşlara, başta www.ingilizcedelisi.com
olmak üzere ulaşabildikleri her kaynaktan faydalanmalarını, bıkmadan
kaynaklardan dinleme yapmalarını tavsiye ederim. Her zaman derim; dil öğrenmek oldukça basittir. Yeter ki
aceleci olmasınlar ve pes etmesinler.
8. İngilizce öğrenme hususunda soruları olan gençlerin, size ulaşacağı bir
iletişim adresi istesek sizden?
Takipçileriniz, ademozbaya@gmail.com adresinden bana istedikleri
soruları ulaştırabilirler; yanıtlamaktan, yardımcı olmaktan mutluluk duyarım.
9. Bu bilgilendirici ve güzel sohbetiniz için okurlarımız adına
teşekkürlerimizi sunuyoruz size.
Ben de size ve okuyan tüm dostlara
teşekkürlerimi sunuyorum. Bir başka dilde buluşmak, sohbet etmek üzere diyerek
sevgilerimi sunuyorum.
Selçuk Alkan
salkan@gencgelisim.com
Kaynak: www.gencgelisim.com