Gözleri görmeyen bir
insan, Dünya’nın en yüksek zirvesine tırmanabiliyorsa, sizin “önümdeki engel”
dediğiniz şey nedir?
Hayat,
yönetilmesi gereken en önemli konulardan bir tanesidir. Peki, ya biz bu kadar
önemli olan bir konu üzerinde ne kadar duruyoruz? “Hayat nasıl gidiyor?”
sorusunu : “Hayat her günkü monotonluğuyla devam ediyor.” diyerek
geçiştiriyoruz. Eğer cevabımız bu şekildeyse hayatımızın direksiyonunda biz
yokuz demektir. Çünkü eğer kontrol bizde olsaydı, monoton bir hayat yerine daha
farklı bir hayatı yaşamayı tercih edebilirdik. Bize hayata farklı açıdan
bakmayı öğreten bir deneyimi sizlerle paylaşmak istiyorum:
Bir Pazar
sabahı, herkes keyifli bir pazar kahvaltısı ve geç kalkma modunda iken,
erkenden üstümü giyinerek yola koyulmuştum. Sabah 10.00’da başlayacak olan ve
akşam 18.00’e kadar sürecek olan bir eğitim için pazar günümün tamamını
ayırmıştım. Eğitimin adı : “ Hayatının Direksiyonuna Geç” idi.
Eğitim
mekânının yeri olan Şapka Danışmanlık’a geldiğimde biraz gecikmiştim ama
sağolsun, eğitimi verecek olan Kemal Bey ile katılımcı arkadaşlar beni
beklemişlerdi. Böylelikle eğitime hep birlikte başladık. Daha başlangıç
dakikalarında bile Kemal Bey’in muhteşem enerjisi ve katılımcı arkadaşlardaki
pozitif enerji ile sımsıcak bir ortam oluşmuştu.
Tam da günümüz
insanlarının standart hayatına farklı bir bakış açısı getiren bir eğitimdi.
İletişimdeki buzdağlarını öğrenmiştik. İhtiyaçlarımız, düşüncelerimiz,
duygularımız ve davranışlarımız doğrultusunda ne türde tepkiler verdiğimizin
somut göstergesi olan yaşantıları deneyimlemiştik. En önemlisi de çevremizde
yaşadığımız olaylardan nasıl etkilendiğimizin farkına varmıştık. Her birimizin
sahip olduğu bir davranış modeli bulunmaktadır. Bilinçli veya bilinçsiz bu
davranış modelleri içerisinde hareket ettiğimizden dolayı, olaylar karşısında
bazen sağlıklı tepkiler verememekteyiz. Bu açıdan, eğitimde bunları nasıl
kontrol edeceğimize dair somut yaşantılarımız oldu.
Günlük yaşamımızda
sayılarca olay meydana gelmektedir. Peki, bizler bu olaylar karşısında ne kadar
empati yapabiliyoruz veya empati kavramını doğru bir şekilde algılayıp, kullanabiliyor
muyuz? İşte hayatımızın direksiyonuna geçme aşamasında bu kavramın ne kadar
önemli olduğunu burada bir kez daha farkına varıyoruz. Basamaklarını adım adım
çıkarken doğru bir empati kurmanın ne kadar önemli olduğu bir kez daha gözümüze
çarpıyor.
İnsanlarla
olan iletişimiz ile hayatımızın direksiyonuna geçmek arasındaki sıkı bir bağ
vardır. İletişim boyutunda sorun yaşadığımız anda diğer insanların bize bakış
açılarından başlayan bir süreç, davranış aşamasına kadar gitmektedir. İşte bu
noktada gülümsemenin ne kadar önemli olduğu bir kez daha vurgulanıyor. Hatta kahkaha
boyutundaki bir etkinlik ile olaylara bakış açınızdaki değişimi somut bir
yaşantı ile kendiniz deneyimliyorsunuz.
Motivasyon
kavramı, yaşamımız içindeki en önemli unsurlardan bir tanesidir. Peki, “motive
olmak için neler yapmalıyız?” sorusunun cevabını yine burada Kemal Bey’in
verdiği birbirinden güzel somut örneklerle gayet iyi anlıyoruz. Esasında imkânsız
denilen kavramın, bizim ona yüklediğimiz anlam doğrultusunda şekillendiği açıkça
ortaya çıkıyor. Somut bir örnek verecek olursak, size: “Gözleri görmeyen biri
Everest’e tırmanabilir.” desem ne dersiniz? Sanırım, birçoğunuz imkânsız
cevabını verecektir. Ama bunu Erik Weihenmayer başardı. 25 Mayıs 2001
tarihinde, 32 yaşındaki Erik Weihenmayer, dünyanın en yüksek dağı olan
Everest'’in tepesine tırmanan ilk kör insan oldu. Şimdi size tekrar soruyorum:
“Gözleri görmeyen bir insan, Dünya’nın en yüksek zirvesine tırmanabiliyorsa,
sizin önünüzdeki engel dediğiniz şeyler nelerdir?”
Kemal İSLAMOĞLU ile Söyleşi :
Bize yaptığınız işlerden biraz bahseder misiniz?
Ağırlıklı olarak kurumsal
eğitimler vermekteyim.”Başarılı insanlar bu noktaya nasıl geliyor?” , “Bazıları ellerinde o kadar imkân varken neden
başarılı olamıyor?” sorularını çok sık sordum. Dolayısıyla yetkinlik denilen
konuda şu noktaya vardım: Yetkinliğin üç ayağı vardır. Birisi bilgi,
diğeri beceridir. Beceri, bilginin aksiyona geçmesi halidir. İnsanlar bu
ikisi üzerine çok fazla odaklanıyor. Ama üçüncü ayağını unutuyorlar. O da “Tavır”dır.
Bir diğer anlamıyla tutumdur. Benim ilgimi çeken, tutumu nasıl daha çabuk
yararlı hale getirebiliyoruz veya getirenler nasıl başarabiliyorlar hususudur.
Bunun, teknik bilgiden daha fazla, insanın kendini tanıması üzerine odaklı
olduğunu düşündüğüm için kurumsal eğitimlerin yanında bireysel eğitimler de
vermekteyim. Duruma baktığınızda bireysel eğitimler, kurumsal eğitimlerden daha
zordur. Ama insanların farkındalığını arttırdıkça çok daha hızlı bir şekilde ve
net olarak ileriye gideceğine inanıyorum. Bu yüzden bireysel eğitimlere çok
önem veriyorum.
Ağırlıklı olarak hangi eğitimleri vermektesiniz?
Proje yönetimi, müzakere
becerileri, satış becerileri, iletişim, ikna, takım olma, takım yönetimi,
liderlik, yönetim becerileri gibi kurumsal hayatta en çok ihtiyaç duyulan temel
eğitimleri veriyorum. Bunun yanında koçluk da yapıyorum. Bugün yönetici
pozisyona gelenlerin sahip olması gereken birçok yetkinlikle ilgili
çalışıyorum. Genellikle kurumsal ihtiyaçlar üzerine kurulu eğitimler... 12
senede yaklaşık 100.000 kişiyle çalışmışımdır. Tekrar vurguluyorum ki, amacım
insanların farkındalığı çok daha hızlı yukarıya çekebilmektir.
Yurtdışında eğitim veriyor musunuz?
Zaman içerisinde Türkiye’deki
ekiplerden, elemanlardan ya da kendileri eğitim alıp bundan pozitif sonuçlar
gören yerli ve yabancı bazı kişiler yurt dışına gittikleri zaman benimle temasa
geçmişlerdir. Ben artık bu eğitimleri yurtdışında da yapıyorum. En çok ihraç ettiğim
eğitim “Proje Yönetimi” eğitimidir. Almanya’da Almanlarla dolu bir sınıfta, bir
Türk olarak proje yönetimi dersi veriyor olmak, açıkçası benim adıma çok gurur
verici… Bu yıl içinde Amerika’da da eğitim vereceğim.
Projeleriniz nelerdir?
En büyük projelerimden biri
“Hayatın Direksiyonuna Geçmek” adına bir kitap yazmak ve bu eğitimi daha geniş
kitlelere yayabilmektir. Çok temel bir eğitim olan bu etkinliği, 500–1000 kişilik
salonlarda gerçekleştirebilmektir; bundan sonraki aşamada da bunu uluslar arası
sahalarda yapabilmektir.
Bireysel gelişimin önemi hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
Kendini gerçekleştirme ihtiyacı
en temel ihtiyaçlardan bir tanesidir. Bunu da ancak büyüme ihtiyacını tatmin
ettiğinizde giderebiliyorsunuz. Anne karnına cenin olarak düşmemizden son
nefesimizi verip toprağa girene kadar olan süreçte, sürekli bir büyüme söz
konusudur. Ülkemizde, üniversite bittikten sonra çoğunlukla maalesef gelişime
önem verilmemektedir. Okumuyoruz... Türkiye’de 6 kişi yılda bir kitap okurken,
1 Japon yılda 25 kitap okuyor. Japonlar niye okuyor, ihtiyaçları mı var, az şey
mi biliyorlar? Tabii ki hayır! Hep daha iyisine ulaşmak için yapıyorlar bunu…
Gelişmek, değişmek ve iyiye doğru dönüşmek için… Bunun için meraklı olmak
gerekiyor. Öğrenmenin yolu meraklı olmaktan geçer. O da kitap okumak ve araştırma
yapmak ile mümkün... Birçok insan bu yüzden sorgulamıyor hiçbir şeyi... Bu sebeple
birçok kimse hayatının direksiyonuna geçemiyor.
Kendini geliştirmek isteyenlere neler önerirsiniz?
Kendini geliştirmek isteyenler,
eğer bu hususta samimi iseler, bir şekilde kendi yolunu çizeceklerdir. Niyet
çok önemli bir faktördür. Şu doğru yoldur, şu yanlış yoldur diyecek yetkinlikte
görmüyorum kendimi... Herkes araştırsın, merak etsin ve öğrensin. Mesela ben
kafama bir konu takıldığı zaman, Google sayfasına giriyor ve arıyorum; “bu
konuda kim uzman, hangi kitap yazılmış, bunlarla ilgili nasıl eğitimler var?”
gibi birçok şeyi araştırıyorum. Türkiye’de varsa, bu konunun uzmanı ile
irtibata geçip eğitimine gidiyorum. Sonuç olarak, öğrenmek için elimden geleni
tapıyorum. İngilizce bir deyiş vardır : “If there is will there is a way.” Yani,
eğer niyet varsa mutlaka bir yol bulunur. Dolayısıyla yeter ki insanların
kişisel anlamda gelişmeye niyetleri olsun. Kişisel gelişim ve aslında bir
dönüşüm var. Sadece kitap okumakla da olacak bir şey değil bu, aynı zamanda
okuduğunu hayata geçirmekle ilgili bir şey...
“Hayatın Direksiyonuna Geç”
eğitimi için değerli Kemal İslamoğlu’na ve Şapka Danışmanlık’a teşekkür ederiz.
Eğitim dolu günler dileğiyle…
Hakan BİROL / www.hakanbirol.com
Kaynak: www.gencgelisim.com