HAYATININ DİREKSİYONUNA GEÇ!

Gözleri görmeyen bir insan, Dünya’nın en yüksek zirvesine tırmanabiliyorsa, sizin “önümdeki engel” dediğiniz şey nedir?

Hayat, yönetilmesi gereken en önemli konulardan bir tanesidir. Peki, ya biz bu kadar önemli olan bir konu üzerinde ne kadar duruyoruz? “Hayat nasıl gidiyor?” sorusunu : “Hayat her günkü monotonluğuyla devam ediyor.” diyerek geçiştiriyoruz. Eğer cevabımız bu şekildeyse hayatımızın direksiyonunda biz yokuz demektir. Çünkü eğer kontrol bizde olsaydı, monoton bir hayat yerine daha farklı bir hayatı yaşamayı tercih edebilirdik. Bize hayata farklı açıdan bakmayı öğreten bir deneyimi sizlerle paylaşmak istiyorum:
Bir Pazar sabahı, herkes keyifli bir pazar kahvaltısı ve geç kalkma modunda iken, erkenden üstümü giyinerek yola koyulmuştum. Sabah 10.00’da başlayacak olan ve akşam 18.00’e kadar sürecek olan bir eğitim için pazar günümün tamamını ayırmıştım. Eğitimin adı : “ Hayatının Direksiyonuna Geç” idi.
Eğitim mekânının yeri olan Şapka Danışmanlık’a geldiğimde biraz gecikmiştim ama sağolsun, eğitimi verecek olan Kemal Bey ile katılımcı arkadaşlar beni beklemişlerdi. Böylelikle eğitime hep birlikte başladık. Daha başlangıç dakikalarında bile Kemal Bey’in muhteşem enerjisi ve katılımcı arkadaşlardaki pozitif enerji ile sımsıcak bir ortam oluşmuştu.
Tam da günümüz insanlarının standart hayatına farklı bir bakış açısı getiren bir eğitimdi. İletişimdeki buzdağlarını öğrenmiştik. İhtiyaçlarımız, düşüncelerimiz, duygularımız ve davranışlarımız doğrultusunda ne türde tepkiler verdiğimizin somut göstergesi olan yaşantıları deneyimlemiştik. En önemlisi de çevremizde yaşadığımız olaylardan nasıl etkilendiğimizin farkına varmıştık. Her birimizin sahip olduğu bir davranış modeli bulunmaktadır. Bilinçli veya bilinçsiz bu davranış modelleri içerisinde hareket ettiğimizden dolayı, olaylar karşısında bazen sağlıklı tepkiler verememekteyiz. Bu açıdan, eğitimde bunları nasıl kontrol edeceğimize dair somut yaşantılarımız oldu.
Günlük yaşamımızda sayılarca olay meydana gelmektedir. Peki, bizler bu olaylar karşısında ne kadar empati yapabiliyoruz veya empati kavramını doğru bir şekilde algılayıp, kullanabiliyor muyuz? İşte hayatımızın direksiyonuna geçme aşamasında bu kavramın ne kadar önemli olduğunu burada bir kez daha farkına varıyoruz. Basamaklarını adım adım çıkarken doğru bir empati kurmanın ne kadar önemli olduğu bir kez daha gözümüze çarpıyor.
İnsanlarla olan iletişimiz ile hayatımızın direksiyonuna geçmek arasındaki sıkı bir bağ vardır. İletişim boyutunda sorun yaşadığımız anda diğer insanların bize bakış açılarından başlayan bir süreç, davranış aşamasına kadar gitmektedir. İşte bu noktada gülümsemenin ne kadar önemli olduğu bir kez daha vurgulanıyor. Hatta kahkaha boyutundaki bir etkinlik ile olaylara bakış açınızdaki değişimi somut bir yaşantı ile kendiniz deneyimliyorsunuz.
Motivasyon kavramı, yaşamımız içindeki en önemli unsurlardan bir tanesidir. Peki, “motive olmak için neler yapmalıyız?” sorusunun cevabını yine burada Kemal Bey’in verdiği birbirinden güzel somut örneklerle gayet iyi anlıyoruz. Esasında imkânsız denilen kavramın, bizim ona yüklediğimiz anlam doğrultusunda şekillendiği açıkça ortaya çıkıyor. Somut bir örnek verecek olursak, size: “Gözleri görmeyen biri Everest’e tırmanabilir.” desem ne dersiniz? Sanırım, birçoğunuz imkânsız cevabını verecektir. Ama bunu Erik Weihenmayer başardı. 25 Mayıs 2001 tarihinde, 32 yaşındaki Erik Weihenmayer, dünyanın en yüksek dağı olan Everest'’in tepesine tırmanan ilk kör insan oldu. Şimdi size tekrar soruyorum: “Gözleri görmeyen bir insan, Dünya’nın en yüksek zirvesine tırmanabiliyorsa, sizin önünüzdeki engel dediğiniz şeyler nelerdir?”















Kemal İSLAMOĞLU ile  Söyleşi :

Bize yaptığınız işlerden biraz bahseder misiniz?

Ağırlıklı olarak kurumsal eğitimler vermekteyim.”Başarılı insanlar bu noktaya nasıl geliyor?” ,  “Bazıları ellerinde o kadar imkân varken neden başarılı olamıyor?” sorularını çok sık sordum. Dolayısıyla yetkinlik denilen konuda şu noktaya vardım: Yetkinliğin üç ayağı vardır. Birisi bilgi, diğeri beceridir. Beceri, bilginin aksiyona geçmesi halidir. İnsanlar bu ikisi üzerine çok fazla odaklanıyor. Ama üçüncü ayağını unutuyorlar. O da “Tavır”dır. Bir diğer anlamıyla tutumdur. Benim ilgimi çeken, tutumu nasıl daha çabuk yararlı hale getirebiliyoruz veya getirenler nasıl başarabiliyorlar hususudur. Bunun, teknik bilgiden daha fazla, insanın kendini tanıması üzerine odaklı olduğunu düşündüğüm için kurumsal eğitimlerin yanında bireysel eğitimler de vermekteyim. Duruma baktığınızda bireysel eğitimler, kurumsal eğitimlerden daha zordur. Ama insanların farkındalığını arttırdıkça çok daha hızlı bir şekilde ve net olarak ileriye gideceğine inanıyorum. Bu yüzden bireysel eğitimlere çok önem veriyorum.

Ağırlıklı olarak hangi eğitimleri vermektesiniz?

Proje yönetimi, müzakere becerileri, satış becerileri, iletişim, ikna, takım olma, takım yönetimi, liderlik, yönetim becerileri gibi kurumsal hayatta en çok ihtiyaç duyulan temel eğitimleri veriyorum. Bunun yanında koçluk da yapıyorum. Bugün yönetici pozisyona gelenlerin sahip olması gereken birçok yetkinlikle ilgili çalışıyorum. Genellikle kurumsal ihtiyaçlar üzerine kurulu eğitimler... 12 senede yaklaşık 100.000 kişiyle çalışmışımdır. Tekrar vurguluyorum ki, amacım insanların farkındalığı çok daha hızlı yukarıya çekebilmektir.

Yurtdışında eğitim veriyor musunuz?

Zaman içerisinde Türkiye’deki ekiplerden, elemanlardan ya da kendileri eğitim alıp bundan pozitif sonuçlar gören yerli ve yabancı bazı kişiler yurt dışına gittikleri zaman benimle temasa geçmişlerdir. Ben artık bu eğitimleri yurtdışında da yapıyorum. En çok ihraç ettiğim eğitim “Proje Yönetimi” eğitimidir. Almanya’da Almanlarla dolu bir sınıfta, bir Türk olarak proje yönetimi dersi veriyor olmak, açıkçası benim adıma çok gurur verici… Bu yıl içinde Amerika’da da eğitim vereceğim.

Projeleriniz nelerdir?

En büyük projelerimden biri “Hayatın Direksiyonuna Geçmek” adına bir kitap yazmak ve bu eğitimi daha geniş kitlelere yayabilmektir. Çok temel bir eğitim olan bu etkinliği, 500–1000 kişilik salonlarda gerçekleştirebilmektir; bundan sonraki aşamada da bunu uluslar arası sahalarda yapabilmektir.

Bireysel gelişimin önemi hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

Kendini gerçekleştirme ihtiyacı en temel ihtiyaçlardan bir tanesidir. Bunu da ancak büyüme ihtiyacını tatmin ettiğinizde giderebiliyorsunuz. Anne karnına cenin olarak düşmemizden son nefesimizi verip toprağa girene kadar olan süreçte, sürekli bir büyüme söz konusudur. Ülkemizde, üniversite bittikten sonra çoğunlukla maalesef gelişime önem verilmemektedir. Okumuyoruz... Türkiye’de 6 kişi yılda bir kitap okurken, 1 Japon yılda 25 kitap okuyor. Japonlar niye okuyor, ihtiyaçları mı var, az şey mi biliyorlar? Tabii ki hayır! Hep daha iyisine ulaşmak için yapıyorlar bunu… Gelişmek, değişmek ve iyiye doğru dönüşmek için… Bunun için meraklı olmak gerekiyor. Öğrenmenin yolu meraklı olmaktan geçer. O da kitap okumak ve araştırma yapmak ile mümkün... Birçok insan bu yüzden sorgulamıyor hiçbir şeyi... Bu sebeple birçok kimse hayatının direksiyonuna geçemiyor.

Kendini geliştirmek isteyenlere neler önerirsiniz?

Kendini geliştirmek isteyenler, eğer bu hususta samimi iseler, bir şekilde kendi yolunu çizeceklerdir. Niyet çok önemli bir faktördür. Şu doğru yoldur, şu yanlış yoldur diyecek yetkinlikte görmüyorum kendimi... Herkes araştırsın, merak etsin ve öğrensin. Mesela ben kafama bir konu takıldığı zaman, Google sayfasına giriyor ve arıyorum; “bu konuda kim uzman, hangi kitap yazılmış, bunlarla ilgili nasıl eğitimler var?” gibi birçok şeyi araştırıyorum. Türkiye’de varsa, bu konunun uzmanı ile irtibata geçip eğitimine gidiyorum. Sonuç olarak, öğrenmek için elimden geleni tapıyorum. İngilizce bir deyiş vardır : “If there is will there is a way.” Yani, eğer niyet varsa mutlaka bir yol bulunur. Dolayısıyla yeter ki insanların kişisel anlamda gelişmeye niyetleri olsun. Kişisel gelişim ve aslında bir dönüşüm var. Sadece kitap okumakla da olacak bir şey değil bu, aynı zamanda okuduğunu hayata geçirmekle ilgili bir şey...

“Hayatın Direksiyonuna Geç” eğitimi için değerli Kemal İslamoğlu’na ve Şapka Danışmanlık’a teşekkür ederiz. Eğitim dolu günler dileğiyle…

Hakan BİROL / www.hakanbirol.com

Kaynak: www.gencgelisim.com