DÜŞÜNCE VİRÜSLERİ 2

Düşünce virüslerinin nasıl çıktığı konusunu önceki sayımızda açıklamaya çalışmıştık. Bu ay ise düşünce virüslerini nasıl yok edebiliriz ya da bu virüslerden az zararla nasıl kurtulabiliriz, bu konu üzerinde duracağız.

Düşünce virüslerinden en çok kim zarar görür? Kendi başlarına ayakta duramayan kendilerine ait bir güçleri olmayan düşünce ve inançlar, düşünce virüsleri karşısında en çok ve en hızlı şekilde zarar görürler. Kişinin bu virüsü kendine ait bir inanç gibi görmesi ile kişinin düşünce sistemine yerleşir ve zaman içerisinde güç kazanarak varlığını sürdürür.

Doktorun kısıtlayıcı inancını içselleştirmeyen biri belki de bu hastalıktan kurtulacak alt yapılanmayı kendinde oluşturacaktır. Yakınının söylemlerine aldırış etmeyen bu kişi,  gene çok tehlikeli görünen bu virüsten hiç de etkilenmeyecektir. Oysa yakınının söylediğinden etkilenecek olsaydı belki de ailesi için bir şeyler yapmak isteyecek ve elinden bir şey gelmeyince de bütün ailesini öldürüp sonra da intihar ederek üçüncü sayfa haberlerine konu olacaktı.

Ne doktor, ne de o yakın, kötü insanlar değil aslında. Onların da yapmak istediği kişiye yardımcı olmaya çalışmak. Zaten virüslerin birçoğu da olumlu niyetlerle ortaya çıkmamış mıdır? Bu nedenle kişiler üzerinde durmak yanlış olur, taşıdıkları inançları değerlendirmek en doğrusudur. Eğer bir şeyleri yargılamak zorunda hissedersek kişileri değil taşıdıkları inançları yargılamalıyız.
Tarih, düşünce virüsü taşıyan insanları tek tek ya da toplu olarak katletme eylemlerini anlatan olaylarla doludur. Ortaçağ Avrupa’sı Hıristiyanlığın öğretilerinin tersine olan her şeyi düşünce virüsü olarak görmüş ve çareyi güya bu virüsleri (!) taşıyan insanlara işkence ederek ve öldürerek ortadan kaldırmaya çalışmıştır. Buna benzer bir katliam şeklini de İslam âleminde söz konusu olan zahiri-batini kutuplaşmasında görmek mümkün.

Düşünce virüsleri ile ilgili de tedbirler almalıyız. Öncelikle düşünce sistemimize girmesini engelleyici tedbirler yetmediğinde girdikten sonra yok etmeye yönelik tedbirlerle düşünce virüslerine karşı korunabiliriz. Tıpkı bilgisayarımızı korumak için kullandığımız güvenlik programları gibi düşünce sistemimizde de buna benzer güçlü programlar geliştirip arada sırada da çeşitli taramalar yaparak kendimizi kontrol eder, tedbirli davranmış oluruz. 
Düşünce virüslerinin tıpkı bilgisayar virüsleri gibi, sisteme girmesi çok da zor değildir. Sisteme girmek için olumlu bir yapılanma gibi görünür, ihtiyacımız olduğunu hissettirir. Genetik şifremizin de bir program olduğunu ve belli bir mantıkla çalıştığını unutmamak gerek. Bilgisayar virüslerini hatırlayalım, ilgi çekici bir program olduğunu, ihtiyacımız olduğunu düşündüren bir mail gelir kutumuza ve merak eder açarız. Maili açmakla birlikte artık fark etmediğimiz bir yerlere gizlenmiştir virüs; ya hemen ya da zamanı geldikçe bilgisayarımızı kullanılmaz hale getirir.

Virüslerin vücudumuza girmesine engel olan bir bağışıklık sistemimiz vardır. Bağışıklık sistemimizin temel görevlerinden biri de genetik şifremize dışarıdan girecek programların bize ait olup olmadığını bizim için faydalı olup olmadığını kontrol etmektir. Dışarıdan giren, sistemin uygun görmediği bir şeyse hemen dışarı atılır ya da zararsız hale getirilir. En tehlikeli olan virüsler ise bağışıklık sistemimizin kodlarına benzeyen AIDS gibi virüslerdir ki sistemimizin böyle bir durumda kafası karışır ve kendisi için faydalı bir şeymiş gibi kabul eder. Bir şempanze için hiçbir zararı olmayan bu virüs, insanoğlu gibi kendi genetik yapısına çok benzeyen bir türde çok tehlikeli olabilir. Kodları insanın genetik koduna çok yakın olan bu virüsü sistemin tanıması çok zor olabilir.

Daha önce vermiş olduğumuz doktor ve herhangi bir tanıdığın yaklaşımı arasındaki farkı hatırlayın.“Tanıdığın samimi yaklaşımı, “aileyi düşünmek” gibi olumlu bir hatırlatması, olumlu düşünme sistemine çok yakın kodlara sahiptir. Hangi doktor kişinin kötülüğünü ister ki? Hipokrat yemini etmiş birinin,  olumsuz bir şey söylemesi mümkün mü,  gibi yaklaşımlar düşünce sistemimizin kodlarına çok da uzak şeyler değildir. Bütün bu olumlu durumlar virüsün rahat girmesini sağlayacaktır.

Ancak bu olumlu yaklaşımların yanında kişinin düşünce sistemini alt üst edecek, kişiyi aciz duruma düşürecek ve yanlış kararlar vermesine neden olacak bir düşünce virüsü taşıdığını göz önünde bulundurduğumuzda çok daha dikkatli ve sistemli hareket etmemiz gerektiğini görür;  dil kalıplarını bu bağlamda yeniden değerlendirme ihtiyacı duyarız.

Düşünce virüsleri de bilgisayar virüsleri gibi, biyolojik virüsler gibi çözümsüz değildirler. Avcı ne kadar av bilirse av da o kadar yol bilir. İnsanoğlu, bu virüsler karşısında gereken tedbirleri aldığında ya hiç zarar vermeden ya da çok az zarar vererek kendinden uzaklaştırabilir. İnsanoğlu, tarih boyunca nelerin üstesinden gelmemiştir ki? Veba, çiçek, kuduz… gibi birçok virüsün şimdi hiçbir sorun teşkil etmediğini görüyoruz.

İster biyolojik, ister bilgisayar isterse düşünce virüsleri olsun ne zeka ne de ait olduğu sisteme dair herhangi bir niyet taşımazlar. Sahip olduğumuz değerler, beklentilerimiz, içsel durumlarımız ve deneyimlerimizle onlara hayat verdiğimizde gösterirler kendilerini. Onlara hayat verinceye kadar onlar sadece kelimelerden ibarettir.

Acaba bütün kısıtlayıcı inançlarımızı yok mu etmeliyiz? Kısıtlayıcı inançlarımızın altında yatan olumlu niyetleri anlamaya çalışmak onları yok etmekten daha faydalıdır bize. Onları yok etmeye çalışırken yaşadığımız sıkıntılar bize daha çok zarar verecektir ama onların altında yatan olumlu niyeti anladığımızda yok etme ihtiyacı bile duymayacağız.

Düşünce virüsleri ile ilgili bilmemiz gereken bir başka nokta ise, bizim virüs olarak kabul ettiğimiz bir kısıtlayıcı inancın başka bir toplumda inanç sistemlerinin temelini oluşturan bir durum olduğudur.

Eskimolar da ebeveynlerini çok sever, bizler de çok severiz. Eskimolar anneleri babaları yaşlandığında, bir sandala bir iki aylık yiyecek koyarak onları okyanusa bırakırlar, üstelik görkemli bir törenle…  Peki biz ne yaparız anne babamız yaşlandığında? Hastane hastane süründürmez miyiz? Doktor doktor gezdirmez miyiz? İğne ilaç, bir sürü eziyet etmez miyiz? “İçinizden birçoğu ne diyorsunuz siz?” diyor olabilir? Çünkü söylediklerim ters gelir toplumumuza… Anne babamız hastalandığında onlar için yapmamız gereken bizim inancımıza göre bunlardır. Peki doğru olan nedir? Düşünce virüsü burada hangisidir? Kısıtlayıcı inançlarımız hangileridir?


Arkadaşlarla sohbet ediyoruz. Bir arkadaşımız “Burada beş kişi varsa beş ayrı “Tanrı inancı” yok mudur?” diye sordu. Herkes kabul etti. Beş ayrı tanrı varsa tanrı kişinin kendi dünyasında oluşturduğu bir sistem değil midir, diye bir başka soru daha yöneltti. Bu görüş de herkesten kabul görünce şöyle bir karşıt görüş ortaya attı: “Sistem, var edilen, ortaya konulansa tanrı bizim yarattığımız bir şey değil midir o zaman? Biz niye bir Tanrı yaratma ihtiyacı duyuyoruz? Yoksa kendimizin bir Tanrı olduğunu söylemekten çekindiğimiz için mi? Tanrı diye bir şey yoktur o zaman, herkesin kendi bir tanrıdır. Herkesin şaşkın bakışları arasında Vahdet-i Vücut nazariyesine girdi ve tanrı kavramına Vahdet-i vücutçuların bakışını ortaya koydu.

(Uyarı: Böyle düşünüyoruz ya da böyle düşünün demiyoruz. Amacımız Düşünce virüslerini daha iyi algılamanızı sağlayacak bir örnek teşkil ettiği için böyle bir örnek veriyoruz.)

Düşünce virüsü nerede?

Şunu söylemek istiyoruz: İnanç sistemlerinde şunlar düşünce virüsleridir, bunlar kısıtlayıcı inançlarınızdır, şunlar olumlu niyetlerinizdir, diyemeyiz. Bunları tarif eder, bunlarla ilgili somutlaştırmaları size bırakabiliriz. Çünkü genel olarak herkes için doğruluğuna inandığımız somutlaştırmaların dışına çıkamayacağımızı siz de biliyorsunuz. Sizlere aktardığımız dil kalıpları ile ilgili teknikler inanç sisteminiz içindeki düşünce virüsleri için bağışıklık geliştirecek bir tür aşılama görevi üstlenecektir. İnanç sistemlerinizi güncellediğinizde elinizdeki teknikler ne kadar güçlü ise, birikimleriniz, deneyimleriniz ne kadar sağlıklıysa güncelleme sonrası alacağınız rapor o kadar sağlıklı olacaktır.
     Abdullah YILMAZ
ayilmaz67@yahoo.com

Kaynak: www.gencgelisim.com