NLP ile Aşk ve İlişkiler

Çoğu insan yanlış kişiye bağlanmaktan ve kendini adamaktan korkar. Bu korku yüzünden bağlanmaktan kaçınır, ilgilenmekten kaçınır, isteksiz davranır. Bu da o kişinin hayatında aşk ya da sevgiyi yaşama şansını çok azaltır. Oysaki aşk/sevgi, sizin yaşamda olağanüstü şeyler yapabilmenizi sağlar.

NLP’de bahsi geçen Temsil Sistemleri, ilişkilerinizi anlama konusunda da önemlidir. Örneğin, bir kişinin bizi önemsediğini nasıl anlarız?  Bazıları için bu, ağırlıklı olarak görseldir. Onlar “şefkat gösterileri” ve “sevecen bakışlar” görmek isterler. Bazıları ise eşlerinden, kendilerini ne kadar önemsediğini “duymayı” beklerler. Sevecen bir ses tonu onlar için önemlidir. Kullanılan sözcüklere karşı çok hassastırlar.  Radyodan ya da telefondan sesini duydukları birisini sevebilirler.
Dokunsal olanlar ise, şefkati “fiziksel” olarak algılamak isterler. Bu gerçekleşmezse, artık önemsemediklerini düşünür, kendilerini “reddedilmiş” hissederler. Beğendikleri insanlara dokunmak, onlara sarılmak ve öpmek isterler.
Dolayısıyla eşler birbirleri için “neyin önemli olduğunu” bilmelidir. Bu arzulanan deneyimi ona kazandırmalıdır. Yoksa eşlerden biri, diğeri “onun algılayabileceği tarzda” ilgi göstermedi diye sevilmediği hissine kapılabilir, “bir başkası mı var?” diye düşünebilir.
İşitsel tercihli birisi, eşinin ona “seni seviyorum” demesini ister. Onun sevgi dolu bakışları yetersiz kalabilir. Bu yüzden tartışmalar ve yanlış anlamalar ortaya çıkabilir.
Arkadaşlarımızı seçerken de “ortak yönlerimizi” kriter aldığımızdan, genellikle aynı temsil sistemini tercih edenlerle bir arada oluruz.
Joseph O’Connor’un, İnsanları Nelerin Rahatsız Ettiğine Dair Tespitleri
1.      Görsel tercihli kişiler, dağınık ve düzensiz ortamlardan rahatsız olurlar.
2.      İşitsel tercihli kişiler gürültüden çabuk etkilenirler. Çalışırken sessiz yerleri ya da kendilerine uygun tarzda müziğin çalındığı ortamları tercih ederler.
3.      Dokunsal tercihli kişiler ise rahatlarına düşkündür. Nerede ve nasıl oturdukları konusunda çok hassastırlar. Rahatları yerinde olduğu müddetçe, başkalarını çılgına çevirebilecek kadar dağınık ve gürültülü yerlerde çalışabilirler.
NLP çalışmalarında ‘Temsil Sistemlerini’ öğrendiğinizde insanların ne kadar farklı olduğunu anlarsınız. Bu size, anlayış ve saygı kazandırır.
NLP hikâyesinde aşkın yeri var mı?
Bu soruyu NLP uzmanlarına yöneltelim isterseniz. Robin Prior ve Joseph O’Connor, “NLP ve Karşı Cinsle İlişkiler” adıyla Türkçeye çevrilen kitaplarında NLP Projesini yaşamımıza geçirerek:
·         Kendinize en uygun kişiyi eş olarak seçebileceğimizi,
·         İçimizdeki duyguları ve özlemleri serbest bırakabileceğimizi,
·         İlişkilerimiz sırasında ‘”kendimiz” olabileceğimizi,
·         Bir başkasının istediği gibi olmak için kendimizi zorlamaktan kurtulabileceğimizi,
·         Yaşamda ve ilişkilerimizde mücadeleyi değil, neşe ya da sevinci esas alabileceğimizi söylüyorlar.
Eğer aşkın alevi içinizde parlamışsa, ona özen gösterin. O ateşi canlı tutmak için çaba gösterin. Yapmanız gereken şeyleri yapın.

Cengiz Erengil
Dahi Beyin Blog