Düşünce ve
duygularımızla birlikte diğer tüm vücut işlevlerimizin ana kontrol merkezi olan
beynimiz, vücudumuzun en karmaşık ve en kapsamlı organıdır. Son yıllarda daha
da hız kazanan beyin araştırmaları, bu mucize organ hakkında her gün yeni
sürpriz bilgileri bilim dünyasına sunmaktadır.
Beyin,
organizmanın dış ve iç birimleri arasında etkili bir kontrol aracı olarak ele alınabilir.
Öyle ya, dış uyaranlara karşı verilen vücut tepkileri ile (parmağımıza iğne battığı
an verilen refleks gibi) vücudun iç kısımlarında cereyan eden fiziksel,
kimyasal ve biyolojik tüm süreçler, ana kontrol merkezi olan beyin tarafından algılanır,
işlenir ve algılanan tüm sinyallere göre vücuda gerekli emirler yine sinyaller
şeklinde gönderilir.
Acıktığımız
zaman beynimiz, kaslarımız vasıtasıyla motor-sisteme bir şeyler yemek üzere
harekete geçmemiz için emir sinyalleri gönderir. Gönderilen bu açlık sinyalleri
sayesinde yemek hazırlarız ya da açlığımızı gidermek için en kısa yoldan yemek
ihtiyacımızı karşılamak üzere harekete geçeriz.
Günlük
hayatta, belki de bize çok basit gelen ve çoğunun da farkında olmadığımız
zihinsel-bedensel faaliyetlerde, beynimizin çok önemli fonksiyonları her an iş başındadır.
Yoldan geçerken gördüklerimiz, baktıklarımız ya da gördüğümüz halde unuttuğumuz
birçok kişi, mekân ya da olayı bazen bir hamlede hatırlayabiliriz. Beyin her an
kayıt halindedir. Dış uyaranları ve bilgileri her an işler, hepsinin farkındadır,
siz bir kısmını fark etmeseniz bile… Ses, görüntü, his, duygu, olaylar vs. her
an işlenir beynimiz tarafından… Bir kısmı bilincimizde kalır, bir kısmı ise
buzdağının dipteki devasa gövdesi olan bilinçaltımıza kaydedilir. Bir olay,
görüntü ya da sese çapa atan beynimiz, çapa faktörünün ortaya çıkması halinde
anında bilinçaltında saklı olan bilgileri bir anda bilincimize sunar. Aniden
hatırladığımız şeyler buna örnektir. Bir yemeğin kokusunun bir anda sizi yıllar
öncesine götürüp annenizle birlikte geçen o mutlu anları hatırlamanız gibi…
Beynimizin
vücut sinyallerini iletmesine güzel bir örnek, olarak sabah kahvaltısı için
masanın hazırlanmasını örnek verebiliriz. Tabakları, çatalları, bardakları,
yiyecekleri dolaptan alıp masaya yerleştirebilmek için vücudun dengesini
sağlaması ve derinlik, hacim, ağırlık, alan vb. tüm farkındalıkların aktif
olarak işlenmesi gerekiyor. Aksi halde bardakları, tabakları elimizden
düşürebilir ya da sert bir şekilde masaya bırakarak kırılmalarına ya da
çatlamalarına sebep olabiliriz. Buzdolabına doğru yöneldiğimizde kapağın açılması,
içerisindeki yiyeceklerin seçilmesi, çıkarılması, tekrar masaya yönelip
bunların yerleştirilmesi işlemleri bize çok basit gibi gelse de her an beynimizin
vücudumuza, yüzlerce, binlerce, onbinlerce sinyal göndermesinin bir eseridir.
Felç olan ya da sinir sisteminde herhangi bir deformasyona uğramış kişiler,
sağlıklı bir insana çok basit gibi gelen bu işlemleri yapamamaktadır. Çünkü
hasarlı bir sinir sisteminde beyin ya gereken sinyalleri üretemiyor ya da ürettiği
halde ilgili vücut birimine sinyal ulaşmıyordur. (Kahvaltıyı hazırlarken,
sağ-sol yönleri bilinebilmeli, çayın sıcak mı soğuk mu olduğu anlanmalı vs.)
Bir de
trafiğe çıktığınızı düşünün: Yaya ya da sürücü olarak fark etmez. Beynimiz
sinyalleri göndermeseydi ne kırmızı ne yeşil ışığı algılayabilir, ne hız
tahmini yapabilir, ne karşıdan karşıya geçebilirdik. Her an başımıza bir kaza
gelirdi.
Her hareketimiz
ve eylemimiz, beynimizde yıldırım hızıyla planlanıp sinyaller halinde bedenimize
iletilmektedir. Eylemlerimizin planlanması, beynimizin çeşitli bölgelerinde bir
takım çalışması şeklinde sinyalize hale gelmektedir. Biz de böylece çarpmadan
ve onu görerek masaya doğru yöneliriz, sandalyeye emniyetli bir şekilde oturur
ve çayımızı sakin ve mutlu bir şekilde içebiliriz.
Tüm bunlarla
birlikte vücudumuzun iç birimleri, otonom sinir sistemiyle kontrol edilen iç
organlarımız, nefes alışımız, kalbimizin atması, sindirim sistemimizin
çalışması vs. hep beynimizin sinyal alıp-verişiyle ilgilidir. Beyin sinyalleri
hayatımızı idame ettirmemiz açısından vazgeçilmez beyin işlevleridir.
Biz tatlı
tatlı yaşarken beynimizde çok büyük bir ağ sistemi her an sinyaller alır,
verir, iletir ki bizler rahat bir hayat sürelim… Gazali, bu durumu asırlar
öncesinden bakın nasıl yorumluyor:
Bunlardan maksat, bedenin içinde iş yapan
nice organlar olduğunu bilmendir. Her biri bir işle meşgul olurken, sen tatlı
tatlı uykudasın. Onlar sana hizmetten bir an bile geri durmuyorlar. Sen ise
onları tanımıyorsun. Aynı zamanda sana olan hizmetlerine de teşekkür
etmiyorsun.
Selçuk ALKAN
Kaynak: www.gencgelisim.com