Hiçliğe Övgü



İnsanın hedefi ileriye gitmek değil yön işaretlerini ortadan kaldırmak olmalıdır. İlerinin de gerinin de sağın ve solun da ölçüsü gene insan ve yani öznel algıdır. Her zihin ister istemez kirlenir ve paslanır. Üstün ideal, doğuşun idealidir. Dünyayı dönen adam nasıl başladığı yere gelecekse ve onda geriye kalan tek şey yolculuğunun güzelliği olacaksa, insan da hikayesinin sonunda şunu diyecektir: Bir hiçtim, şimdiyse anlayan bir hiç oldum.

Genel itibariyle insanlar ikiye ayrılır: İlki ve niceliğin büyük kısmında yer alanı, gücün ardında koşan, yani tek bildiği ve ara sıra inkar etse de benliğinin tamamının ondan oluştuğu tatmin olma güdüsünü dinleyendir. Bu insanları hayvanlardan ayırmak oldukça zor ve irade isteyen bir eylemdir. Onları hayvandan ayrı kılan tek şey, tatmin olmak yolunda kafasını çalıştırması ve hatta nadiren de olsa bu uğurda güzel işler ortaya koyabilmesidir. Para kazanmak uğruna okunmaya değecek bir kitap yazması ya da hüznünü yermek için boynuna bir ilmek geçirmesidir.

İkinci kısımdakilerse anlam peşinde koşanlar, bedenlerinin izafi ve ölçüsüz hırslarını zihin mahzenine kilitleyenlerdir. Böyle insanlar kalabalığın arasında sürekli bir kaybolmuşluk hissiyle yürürler, bildiklerini kendileri yaratır ve erdemlerini severler. Zira erdem bir yok olma istemi ve bir özlem okudur.
Sivri dişler bir kurta ne kadar yakışıyorsa, bilgelik de bu insanlara o kadar yakışır. Onlar her ağız için bir kulak fakat hiçbir kulak için bir ağız değildir. Anlamak için acı duyarlar ve acı duydukları ölçüde anlarlar. Anlayanın içinde artık nefret ve kederin emaresi bile okunmayacaktır. Hayat onu alt etmeden o kendisini alt etmiş, yaşam dedikleri bu işkence biçimine karşı acıların en zoruyla idman etmiştir. Ölüm geldiği zaman ona yaklaşmaktan korkacak ve "sen," diyecektir, "benim yerime öldürdüğün her biri için affediyorum seni. Bırakmadın bana beni bekleyeni."

Varlığından haz alan kişi, düşlediği hayalden mutlu olan kişi gibidir. İlk seçenekte, kişi gözlerini açtığında mutsuz olacak, ikinci seçenekteki kişi de gözlerini açmamasıya kapadığında. Bu demek değildir ki uyanık olan gözleri kapalı gezecektir. Tam aksine, derin uykusunda gözlerini açan ve karanlığı görerek uyuma numarası yapan, tam anlamıyla anlamış sayılacaktır. 

Ölümü arzulayanlar yaşarken hiç ölmemiş olanlardır. Kendilerine gelen kötülük onlara haz verir zira başkalarına yaptıkları kötülükler için ödemedikleri bedellerin yerine görmüşleridir onu. İyilikten anlayan kimse, kendi kötülüğünü kendisine saklayandır. Görmek için bakacak, uyumak için uyanık kalacak ve ses tellerinin titreşmesi için değil, sadece acıdığı için konuşacaktır. Armağan edenin mutluluğudur bu. Kuru toprağa yağmur armağan edenin mutluluğu.

- Endülüs