Dünyanın Başarılı İlk Kadın Hükümdarı: Tomris Kağan


M.Ö.500 yıllarında, Karadeniz in doğusu, Kafkaslar ve Hazar Denizi arasında Türk kavmi olan İskitler (Sakalar) yaşıyordu. İskitlerde ordular kadın ve erkek savaşçılardan kuruluydu. Arkeolojik kazılarda bulunan yazılı belgelerin bir çoğunda “kadın ve erkek bütün savaşçıların” diye cümleler vardır. Ve bu topraklarda Tomris adında bir kadın Kağan yaşamıştır.


Kocası yeni ölen Tomris Kağan’a, o dönemin en büyük imparatorlarından Pers Kralı Kiros, elçiler göndererek evlenme teklif etti. Aslında bu evlenme teklifi, bir nevi tehditti. Hindistan’dan, Balkanlara her yeri yakıp yıkan Kiros, gözünü Kuzeye dikmişti. Tomris Kağan, en kanlı erkek barbarlığının hüküm sürdüğü o devirde, yetişkin bir oğlu olmasına rağmen tek başına hükümdarlığını sürdürüyordu.
Önceleri bir kadın hükümdar ciddiye bile almayan Kiros, evlenme teklifini götüren elçileri geri çevrilince deliye döndü. Bunun üzerine hemen “ölümsüzler” adını verdiği 10 bin kişilik özel ordusunu Aras ırmağının öte yakasına geçirdi. Bu orduda savaş için eğitilmiş yüzlerce köpek de vardı. Tomris Hatun, artık kaçmanın yarar sağlamayacağını anlayıp uygun bir alan seçip Büyük Kiros’un ordusunu beklemeye başladı. 
Kadınlarını ve çocuklarını önceden arabalarla yollamış olan İskit süvarileri, iki gruba ayrılmışlardı. İran ordusu hangi gurubun peşinden giderse, onların yolları üzerindeki otları biçiyor, kuyuları ve çeşmeleri tıkıyorlardı. Hazırladıkları keşif kolları ile arada onlara ani baskınlar veriyorlardı. Pers ordusunu sürekli kuzeye ve kendileri ile anlaşmamış olan halkların yaşadığı bölgelere doğru çekiyorlardı. Niyetleri, kendileri ile işbirliğini reddetmiş bu toplulukları Pers ordusu ile karşı karşıya getirmek, savaşa mecbur etmekti. İskit savaşçılarının tek şikayetleri, Pers ordusunun kamplarında bulunan ve yük taşımak için kullanılan eşeklerin anırtıları idi. Bu soğuk coğrafyada eşek bulunmadığı için, İskit atları eşek anırtısına alışık değillerdi. Eşekler anırmaya başlayınca, kulakları dikilen İskit atları paniğe kapılıyorlar, süvarilerinin denetimi dışına çıkıyorlardı.
İki ordu, aralarında birkaç kilometre kalacak bir biçimde mevzilendi. Güneş battığı için savaşa tutuşmadılar, ancak gece Büyük Kiros, bir hile düşünmüş ve iki ordunun arasında bir çadır kurdurmuştur ve içinde güzel kızlar ve yiyecekler ve şarap bulunan çadıra ansızın saldırı düzenleyen Tomris Hatun’un oğlu ve beraberindeki kuvvetler, içerideki birkaç Persliyi öldürüp eğlenceye dalmışlardır. Ancak birkaç saat sonra bir baskın düzenleyen Pers kuvvetleri, çadırı basıp Tomris Hatun’un oğlu da olmak üzere içerideki Sakaları öldürürler. Tomris çok sevdiği oğlunun ölümüne üzülür. Yemin ederek şöyle söyler: “Kana susamış Kiros! Sen oğlumu mertlikle değil, o içtikçe zıvanadan çıktığın şarapla öldürdün. Ama Güneş’e yemin ederim ki seni kanla doyuracağım…”
Ertesi gün yapılan savaşı Sakalar kazanır. Ok atmakta usta olan ve savaş arabalarını büyük ustalıkla kullanan Sakalar, savaş köpeklerine rağmen Persleri bozguna uğratır. Ölenler arasında Pers kralı Büyük Kiros da vardır. Tomris Hatun, sözünde durur ve Büyük Kiros’un kesik başını kan dolu bir tulumun içine atar. 
Kiros, hayatında çok kan akıtmış bir hükümdardı. Bunun için Tomris Kaan,  bu kan akıtıcı adama, dünyaya ibret teşkil edecek bir muamelede bulundu ve onun kafasını kan dolu bir fıçıya atarak: “Hayatında kan içmeğe doymamıştın, şimdi doya doya iç!” dedi. Bu hadise, yüz yıllarca dünya milletlerinin dillerinde söylendi durdu ve bugüne kadar ulaştı.
İşte Tomris Kağan hakkında tarihin verdiği bilgiler bundan ibarettir. Geri kalan birçok hususlar efsanelerle karışmaktadır. Bu zaferin kazanılması büyük bir hadisedir. Çünkü Tomris, o sırada sadece Türklerin bir kısmının, yani yalnız Peçeneklerin hükümdarı bulunuyordu ve kumanda ettiği kuvvetler, bu bakımdan sınırlıydı. Diğer taraftan Kiros, İran’ın hükümdarı idi ve ordusu nispet kabul etmeyecek kadar büyüktü. Üstelik bu hükümdar, bir erkek ve karşısındaki ise bir kadındı. Fakat bu kadın, sadece bir kadın değil, başarılı bir savaşçıydı. Bu şanlı kadın,  bütün Türk kadınlarına örnektir...

Kemal Derincel 
kemalderincek@hotmail.com

Kaynak: www.gencgelisim.com