Bize acı çektiren, olayların ve insanların
kendilerinden çok, onlarla ilgili duygularımız ve yorumlarımızdır. Başkalarını
suçlamak bunu takip eder. Ama aptalca bir şeydir bu.
“Asıl önemli olan şey içimizde “kim” olduğumuz ve "kim"
olmakta olduğumuzu anlamamızdır.”
Epiktetos
Sharon Labell, çağdaş bir Epiktetos yorumu olan
‘İçsel Huzur İyi Yaşamın Kapısını Açar’ adlı kitabında kişisel gelişimin temel
ilkelerini şöyle özetlemektedir:
Başkaları Üzerinde Yanlış Bir Etki Bırakırsanız,
Kendinize Karşı Yanlış Davranışlara Yol Açarsınız:
Eğer birisi size saygısızca davranırsa ya da
sizin hakkınızda kırıcı konuşmalar yaparsa, o kişinin sizin onun üzerinde
bıraktığınız etkiden dolayı bunu yapmakta haklı olduğunu düşünebileceğini
düşünün. Başkalarının sizi sizin kendinizi gördüğünüz gibi görebileceğini
beklemeniz gerçekçi bir tutum değildir. Eğer bir kişi ‘Yanlış İzlenimler’
yüzünden sizinle ilgili bir takım yanlış sonuçlara varmışsa, sizinle ilgili
yanlış görüşe sahip olan bu kişi ‘aldatılmıştır’ ve dolayısıyla ‘zarar
görmüştür’. Bir kez bunu açık seçik anlayabilirseniz, size küfür bile etseler,
kendinizi başkaları tarafından hakarete uğramış hissetmezsiniz. Kendinize şunu
söyleyebilirsiniz:
"O kişiye böyle görünmüş!”,
“Bu yalnızca onun üzerinde bıraktığım etkidir!”
Olaylar Bizi İncitemez Fakat Olaylara Bakışımız Bizi İncitebilir
Olaylar, insanlar ve koşullar bizi incitemez ve
bizi engelleyemez. Bizim onlara ‘Bakışımız’ ise başka bir konudur. Bize sorun
yaratan ‘Tutumlarımız’ ve Tepkilerimizdir. Bu yüzden ölüm bile kendi içinde ve
dışında büyük bir ilgi gerektirmez. Korkunç olan bizim ölümle ilgili
kanılarımız, ölüm fikrimizdir. Ölümle ilgili ve her şeyle ilgili kanılarınızı,
beklentilerinizi dikkatle gözden geçirin. Bu kanılarınız gerçekten hakiki mi?
Bu kanılarınız size iyi bir şey sağlıyor mu? Ölümden ya da acıdan
endişelenmeyin. Ölüm ya da acıdan korkmaktan endişelenin. Dışsal koşullarımızı
biz seçemeyiz fakat bu koşullara nasıl tepki göstereceğimizi, nasıl yanıt
vereceğimizi seçebiliriz her zaman.
Olaylar Nedeniyle Kimseyi Ayıplamayın ve Kimseyi Suçlamayın
Bize acı çektiren, olayların ve insanların
kendilerinden çok, onlarla ilgili duygularımız ve yorumlarımızdır. Başkalarını
suçlamak bunu takip eder. Aptalca bir şeydir bu. Dolayısıyla acı çektiğimizde,
bir aksilikle karşılaştığımızda, rahatsız olduğumuzda ya da kederlendiğimizde,
gelin başkalarını suçlamayın! Kendi Tutumlarınızı gözden geçirin!
Olayları ve İnsanları Gerçekte Oldukları Gibi Görün
Olayları ve insanları kendi kafalarınızdaki
imgeler ve düşüncelerle değil, oldukları gibi görme alışkanlığı edinin.
Koşullar sizin beklentilerinize uygun gelişmeyebilir. Olaylar kendi kurallarına
göre ortaya çıkarlar. İnsanlar ‘oldukları gibi’ davranırlar. Şu anda gerçekten
neyle karşılaşmışsanız, onu sevgiyle kucaklayın. Gözlerinizin açın. Şeyleri
gerçekte oldukları gibi görün. Böylece kendinizi ‘Sahte Bağlılıkların’
anısından kurtarabilir ve ‘Kaçınılabilir Yıkımlardan’ koruyabilirsiniz. Bir
olay olduğunda, sizin Güç Alanınız içindeki tek şey, ona karşı takınacağınız
tutum ve tepkilerinizdir. Onu ya kabul edersiniz ya da öfkelenirsiniz. Bizi
gerçekten korkutan ve umutsuzluğa düşüren şey, dışımızdaki olayların kendileri
değil, fakat bizim onlar hakkındaki düşüncelerimizdir.
Bizi rahatsız eden, ‘Olaylar’ ve ‘İnsanlar’
değil, onların Anlamını Yorumlama biçimimizdir. Aceleci zanlarla,
dedikodularla, olayların olma biçimlerinin tepkisel izlenimleriyle kendinizi
telaşa sokmaya bir son verin. Olaylar ve insanlar, bizim onların olmasını arzu
ettiğimiz gibi ya da göründükleri gibi değildirler. Onlar oldukları gibidirler.
Kontrol Edebileceğiniz ve Kontrol Edemeyeceğiniz Şeyleri Öğrenin
Mutluluk ve Özgürlük bir tek ilkenin açık seçik
anlaşılmasıyla başlar: “Bazı şeyleri kontrol edebiliriz, bazı şeyleri ise
kontrol edemeyiz. Siz ancak bu temel kuralla yüzleştikten sonra, neyi kontrol
edebileceğinizi ve neyi edemeyeceğinizi öğrendikten sonra, İçsel Sakinliğe ve
Dışsal Etkinliğe ulaşabilirsiniz.
Kontrolümüz altına alabileceğimiz şeyler,
zanlarımız, şiddetli arzularımız, isteklerimiz ve bizi tiksindiren şeylerdir.
Bu alanlar bizi doğrudan ilgilendiren şeylerdir, çünkü onlar doğrudan Etki
Alanımız tarafından yönetilirler.
Biz her zaman içsel yaşamlarımızın içindekilerle
ilgili ve karakterimizle ilgili bir seçime sahibizdir. Kontrolümüz dışında
olanlar, ne çeşit bir bedene sahip olduğumuz, zengin ya da fakir bir ailede
doğmamız, diğer insanlar tarafından nasıl göründüğümüz ve toplumsal düzeyimiz
gibi şeylerdir. Tüm bu şeylerin Dışsal olduklarını ve dolayısıyla bizi doğrudan
ilgilendirmediklerini anımsayın. Kontrol edemeyeceğiniz ve değiştiremeyeceğiniz
şeyleri kontrol etmeye ve değiştirmeye çalışırsanız, bu yalnızca sizin Şiddetli
Acı duymanıza neden olur.
Güç Alanımız İçindeki şeyler doğallıkla emrimiz
altındadır. Kısıtlanamaz ve engellenemez. Fakat Güç Alanımız Dışındaki şeyler
zayıf, bağımlı ya da başkalarının geçici hevesleriyle, geçici edimleriyle
belirlenen şeylerdir. Şu anda siz kontrolünüz altında olmayan şeyler üzerinde
onları yönetme özgürlüğünüzün olduğunu düşünürseniz, başkalarının işlerini
sanki kendi işinizmiş gibi benimserseniz, bu çabalarınıza engel olunduğunda ya
da beklentilerinize ters davranışlarla karşılaştığınızda siniriniz bozulur,
endişeye kapılırsınız. Sonra da ‘Başkalarının Hatalarını Arayan’ bir insana
dönüşürsünüz.
Başkalarının İşine Karışarak Boşuna Zaman Harcamayın
Dikkatinizi gerçekten sizi ilgilendiren şeyler
üzerinde odaklayın. Başkalarının işlerinin sizi ilgilendirmediği konusunda açık
bir görüşe sahip olun. Eğer bunu gündelik yaşamınızda uygularsanız, baskı
altına girmezsiniz ve kimse sizi etkileyip geriye döndüremez. Gerçekten özgür,
etkin ve başarılı bir insan olursunuz. Çabalarınız ‘İyi Şeylere’ yönelir.
Böylece başkalarının hatalarını ve kusurlarını bularak, onlarla çatışarak
enerjinizi ve çabalarınızı aptalca ziyan etmezsiniz. Sizi gerçekten neyin
ilgilendirdiğini bilirseniz ve bu bilinçle düzenli olarak hareket ederseniz,
iradeniz dışında hiçbir şey yaptırılamayan bir insan olursunuz. Ötekiler sizi
incitemez. Düşmanlıklara çekilemezsiniz. Acı çekmezsiniz.
Kontrolünüz Dışındaki Şeylerden Dolayı Endişelenmeyin
Şu andan itibaren, hoş olmayan bir durumla
karşılaştığınızda kendi kendinize şunu söyleyin:
“Hangi nedenle ortaya çıkmış olursan ol, sen
yalnızca bir görünüşsün!”
Ve sonra ilkelere uygun olarak bu konu üzerinde
düşünün, tefekkür edin. Öncelikle şunu araştırın:
“Bu
görünüş benim kontrolüm altındaki şeylerle mi ilgili yoksa kontrol alanım
dışındaki şeylerle mi?”
Eğer sizin kontrol alanınızın dışındaki bir şeyle
ilgiliyse, kendinizi ondan dolayı ‘Endişelenmemek’ üzerine eğitin (train!).
Arzularınız Kendi İşlerini Kendileri Görmek İsterler
Arzularımız ve nefretlerimiz kurnaz yöneticilerdir.
Kendilerinden hoşlanmamızı isterler. Arzu bize koşmamızı ve ne istiyorsak onu
almamızı emreder. Nefret ise bizi tiksindiren şeylerden sakınmamız konusunda
ısrar eder. Bunun en belirgin örneği olarak, arzu ettiğimiz bir şeyi elde
edemediğimizde ‘Hayal Kırıklığına’ uğrarız. Arzu etmediğimiz bir şeye sahip
olduğumuzda da ‘Üzülürüz’.
Dolayısıyla eğer sizin doğal iyi halinize karşıt
olan ve sizin kontrol alanınız içinde olan istenmeyen şeylerden sakınırsanız,
gerçekten istemediğiniz hiçbir şeyi üstünüze çekmezsiniz. Bununla birlikte eğer
hastalık, ölüm ya da talihsizlik gibi genel ve kaçınılmaz olan şeylerden
sakınmaya çabalarsanız, bunlar üzerinde gerçek bir kontrolünüz olmadığından,
kendiniz ve çevreniz için ACI üretirsiniz.
Arzu ve nefret ne kadar güçlü olsalar da,
yalnızca birer alışkanlık biçimidirler. Kendimizi bu alışkanlıklardan korumak
için eğitebiliriz. Kendi kontrolünüz altında olmayan şeylerden nefret etme
alışkanlığınızı dizginleyin. Onun yerine, güç alanınız içinde olan ve sizin
için iyi olmayan şeylerle mücadele üzerinde odaklanın.
Arzularınızı dizginlemek için elinizden geleni
yapın. Çünkü sizin kontrolünüz altında olmayan bir şeyi arzu ederseniz, bunu
kesinlikle ‘Hayal Kırıklığı’ izleyecektir. Bu sırada sizin kontrol alanınız
içinde olan ve arzu etmenize değer birçok önemli şeyi de ihmal etmiş
olacaksınız. Şüphesiz pratik nedenlerden dolayı bir şeyin peşinden koştuğunuz
ve başka bir şeyden uzak durduğunuz zamanlar olacaktır. Bu zamanlarda
davranışlarınızı nezaketle, incelikle ve esneklikle yapın.
Cengiz Erengil
cengiz@cengizerengil.net
Kaynak: www.gencgelisim.com