Büyük İnsanların Büyük Sözleri

Siz hiç bir sarrafın bağırdığını duydunuz mu?
Kıymetli malı olanlar bağırmaz.
Domatesçi, biberci bağırır da kuyumcu bağırmaz.
Eskici bağırır ama antikacı bağırmaz.
İnsan bağırırken düşünemez. Düşünemeyenler ise hep kavga içindedir.
Popçular, folkçular boğazlarını patlatana kadar bağırıp duruyor.
Ama Dede Efendi'yi okuyanlar bağırmıyor.
İnsanın kazandığı paradan değil, paranın kazandığı insandan korkulur.

NECİP FAZIL KISAKÜREK

Necip Fazıl’ın değil sözünü açıklamak sözü hakkında bir şeyler söylemek bile ya büyük cesaret ya da büyük cehalet ister. Güçlü bir alt yapılanmaya sahip Necip Fazıl aynı zamanda güçlü bir zekâya da sahip olunca büyük bir deha çıkıyor ortaya.
Evet, büyük bir hatip olan Necip Fazıl’dan sessiz ve sözsüz iletişimin gücü üzerine bir inciler yumağı karşımızda.
Bu sözler bana bir anekdot hatırlattı. Belki de Amerika’da imamlık yapan bu kişinin iç konuşması ve yaklaşımı, Necip Fazıl’ın söylediklerinin pratiğe aktarılmış hali olduğu için beni çok etkiledi. Buyurun siz de okuyun:
DİNİ YİRMİ KURUŞA SATMAYANLAR
Londra'daki caminin yeni imamı şehre gitmek için hep aynı otobüse biniyor ve çoğu zaman aynı şoföre rastlıyormuş.
Bir gün, bilet alırken şoför yanlışlıkla 20 "kuruş" fazla vermiş. İmam yanlışlığı oturunca, parasını sayınca fark etmiş. Kendi kendine düşünmüş "20
kuruşu geri versem mi şoföre?"... Ama içinden bir ses diyormuş ki "çok küçük bir para ve şoförün zaten umurunda da değil. Otobüs şirketine 20 kuruş ne fark eder?. Bu parayı Allahtan gelen bir hediye
gibi... düşünebilirim." İneceği durağa gelince, imam kalkmış ve fikrini değiştirmiş, inmeden önce
şoförün yanına gitmiş, 20 kuruşu geri vermiş ve demiş ki : "paranın üstünü fazla verdiniz."
Şoför gülümsemiş ve demiş ki : "Siz camiinin yeni imamısınız değil mi?
Aslında uzun zamandır sizi ziyaret etmek istiyordum caminizde, İslam'ı öğrenmek için ve bilerek size fazla para verdim nasıl tepki vereceğinizi görmek istedim."
İmam inerken nerdeyse bacaklarını hissetmiyormuş, yere yığılacakmışçasına bir direğe tutunmuş ve kendine gelmeye çalışmış, gözlerinden yaşlar
dökülerek gökyüzüne bakmış ve demiş ki: "Allah'ım az daha İslam'ı 20 kuruşa satıyordum!"

Bu "anekdot", dini - siyasete, siyaseti- ticarete dönüştürenlere ibret olur mu acaba? Necip Fazıl’ın söyledikleri gibi Allah Hepimizi paranın kazandığı insanlardan korusun…
Bu sözleri hatırlamaya, hiç unutmamaya muhtaç olduğu günümüzde siyasetçilerimizi, bilim adamlarımızı, ekonomistlerimizi kısacası ülkenin bel kemiğini oluşturan herkesi çığırtkanlık yapmadan iş üretmeye çağırıyoruz. Farkındalığa en çok ihtiyaç duyduğumuz şu zamanda herkesin doğrunun ve yanlışın, hakkın ve haksızlığın farkında olmasını diliyoruz ve Necip Fazıl’ı şükranla anıyoruz.

M. Abdullah YILMAZ

Kaynak: www.gencgelisim.com