Başarıların zirvelerine çıkmak ve yeni başarılara yol almak,
mantıklı planlanan, uygulanan stratejilerle mümkündür. Bunun için ise;
inisiyatif almak, erteleme hastalığından kurtulmak, gerektiğinde yeni
başlangıçlara hazır olmak, kendimizi ve çevremizi teşvik etmek, cesaret
aşılamak gerekir.
Başarılı insan, ertelemelerden kaçınır. Çünkü ertelemek,
zihni meşgul eder ve düzensizliğe sebep olur. Ertelemeler, fiziki şartlar
üzerinde ve zihnimizde birikmelere yol açar. Bu birikmeler ertelenen şeylere
karşı bir isteksizlik doğurur ve bunların tekrar ele alınmaları zoraki
gerekliliklerle olur. Ertelemek sadece görmezden gelmek demektir, onların
ortadan kalkması değildir. Hz. Muhammed (sav) “İşlerini erteleyenler helak olmuştur” buyurmuştur.
Ertelemeler, tekrar ele alınacakları zamana kadar bir sorun
halini alabilirler ya da güncelliklerini, değerlerini ve olumlu etkilerini
kaybedebilirler. Bunları görmezlikten gelmek bir süre sonra, ertelenen her ne
varsa kişinin altından kalkamayacağı bir çığa dönüşmesine göz yummaktır. Bu
çığ, onu harekete geçirecek ilk titreşimle hem erteleyeni hem de o konuyla
ilgili ya da ilgisiz etrafında ne varsa içine alacak ve yutacaktır. Ertelemek,
deve kuşu misali, kişinin kafasını kuma gömmesine benzer.
Ertelemek, insanın zihnini bulandırmasının yanında gücünü de
azaltan bir hastalıktır. Ertelemelerle ilerde kazanacağınız zamandan
kaybedersiniz. Ertelemelerle ilgili genel kanı, insanların ilk etapta
beceremediği işlerin ertelenmesi üzerinedir. Yani, aslında bir becerisizlik
davranışıdır.
Ertelemelerin genel
nedenleri:
- İşin
zorluğu ve başlangıç noktasının kestirilememesi.
- İşe
yetkinlik düzeyinin güven vermemesi.
- İşin
önem derecesinin yanlış belirlenmesi.
- İşten
hoşlanmama.
- Yoğunluk
bahanesi.
- “Şimdi
zamanı değil” düşüncesi.
Bu tarz düşünceler, kişiye engel olma ihtimali yüksek olan
davranışlar doğururlar.
Başarılı insanlar erteleme alışkanlıklarını terk
etmişlerdir. Çünkü tüm insanlığın en az sahip olduğu şeyi iyi kullanması
gerektiğini bilir; zamanı.
Başarının 41 Kere Maşallahı/Niyazi Fırat Eres
Dahi Beyin Blog
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder