Yıllar önce genç bir adam kardeşiyle ürettikleri mobilyaları satmak üzere kamyonetleriyle Kayseri’den Ankara Sitelere geliyorlar. Tüm mallar ellerinde kalıyor, kimse yeni geliştirdikleri mobilyalarla ilgilenmiyor. Hayal kırıklığı yaşarken yağmur serpmeye başlıyor. Mobilyalar kamyonetlerin arkasında açık bir şekilde duruyor. Görüşmüş olduğu bir mağaza sahibine koşuyor, mobilyalarının durumunu açıklayıp en azından yağmur durana kadar onları depolarına koymak için izin istiyor. Ama karşıdaki kişiden onur kırıcı bir cevap alıyor. Mağaza sahibi hakaret ediyor.
Yağmur sağanak halinde yağmaya başlıyor. Bu genç adam kardeşiyle birlikte yağmur altında sırıl sıklım olmuş, kamyonetlerindeki mobilyaların mahvoluşunu izlerken, ellerini göğe doğru açmış ve ‘Allah’ım sen bizi utandırma.’ diyor. Ellerindeki sermayeyi de kaybederek memleketlerine dönmüşler.
Ankara’da yaşadıkları çok ağırına giden bu adam hedeflerini büyütmüş. Ulusal bir kanala bir televizyon reklâmı vermeye karar vermiş. Çevresindeki herkes ona karşı çıkmış. Ama o varını yoğunu ortaya koyarak ve de borçlanarak reklâm vermekte kararlıymış.
Vazgeçmesi için son ana kadar çevresinin yoğun baskılarına rağmen reklâm yayınlandı.
Sonra ne mi oldu?
Yeni geliştirdikleri ve kanepe diye adlandırdıkları mobilyanın reklâmından sonra, Türkiye’de bir talep patlaması yaşandı. Üretimlerini arttırdılar, yeni atölyeler satın aldılar. Yine de talepleri karşılamakta zorlanıyorlardı. Çok hızlı bir şekilde büyümeye devam ettiler.
Kimdi bu genç adam?
Aralarında İstikbal ve Bellona’nın da bunduğu şirketlerin kurucusu ve sahibi olan Hacı Boydak. Boydak Holding’de bugün 15,000 kişi çalışıyor.
Erken kalkan, geç yatan, kaybettiği mala yeniden kavuşur.
Yıllar önce işe İstanbul ve Ankara'da işportacılık yaparak başlayan Burhan Kayatürk, bugün Kimlik mağazalar zincirinin kurucusu ve sahibi.
Sabri
Ülker, borçla un
satarak başladı. Bugünse hepimizin evlerinde Ülker’in ürünleri var.
Hangi okulu okuduğunuz ya da ne iş yaptığınız önemli değil.
Önemli olan mücadele ruhuna sahip olmanız.
Bu
insanlar başlangıçta sıkıntılar yaşarken, o günlerde, kim bugün bulundukları
konuma gelebileceklerini tahmin edebilirdi? Siz de bilemezsiniz. Bugün
ektiğiniz tohumların içinden nelerin çıkacağını, yarın hangi meyveleri
vereceğini bilemezsiniz. Siz üzerinize düşeni yapın, sonuçlar üzerinde endişe
duymayın. O tohumu en iyi şekilde ekmeye bakın,
meyvesine karışmayın.
Cengiz Erşahin
Dahi Beyin Blog
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder