Biyoenerji;
hücrelerdeki elektriğin titreşim ritmini artırmak, bunu dengelemek ve bünyeye
uygun hâle getirmek suretiyle tüm vücut direncinin yükselmesini sağlamaktadır.
Biyoenerji
yöntemiyle enerji alanı düzenlenerek negatif enerjiden arınan kişilerin
bilincinin açıldığı, beynini daha aktif kullanabildiği tespit edilmiştir. Beyin
dalgalarının düzelmesiyle kişi daha aktif, daha neşeli hâle gelmiştir. Hatta
zihin keskinleştiğinden gizli potansiyeller bile ortaya çıkabilmektedir.
Nesneleri hareket ettirmek, beyin dalgaları yoluyla gerçekleşmektedir.
Bilinçaltı yoluyla öğrenme, olumsuz kodların silinmesine yardımcı olan birçok
yöntemde uygulanmaktadır.
Tüm kâinatın enerji alanı vardır. İnsanların
etraflarını çeviren koruma çemberlerini (aura) dış ortamlara karşı nasıl daha
sağlam hâle getirebileceklerini öğrenmeleri gerektiğine inananlardanım. Kişi
sadece kendi enerji potansiyelini kullanarak hastalıklara karşı direncini
arttırabilir. Rus bilim adamları yaptıkları bir araştırmaya göre, insanlar
hastalanmadan altı ay öncesi hastalığın belirtilerinin başladığını incelemeleri
sonucunda kanıtlamışlar. Vücudun çeşitli şekillerde hastalanacağını
bildirdiğini, ama bizim anlamamaktaki büyük ısrarımız sonucu kötü sonuçlarla
karşılaştığımız ortadadır.
Öğrenmeyi
etkileyen olumsuz etmenler, biyoenerji yöntemiyle nasıl değiştirilebilir?
Nöroloji
ve psikoloji biliminin bulguları, bireyin kendini zihinsel yenileme için
kullandığı evrenin beynin açığa çıkardığı enerji türü ile ilişkili olduğuna ve
bunun 7 H2 – 12 H2 frekans aralığına denk gelen alfa evresinde gerçekleştiğini
ortaya koymuştur. Bilimsel olarak da beynimizde enerji frekansı olduğu tespit
edilmiştir. Biyoenerji eğitimde öğrenmeye destek olarak kullanılabilir.
Öncelikle öğrenmeye ilişkin sorunlar ortadan kaldırıldığında başarı daha yüksek
olacaktır. Bu sorunların neler olduğu ve biyoenerjinin bu sorunlara yaklaşımını
açıklayalım:
Odaklanma
Sorunu: Eğer sürekli ilginiz başka yerlere kayıyor ve
sürekli kendinizi başka âlemlerde buluyorsanız veya ders dinlerken hayallere
dalıyor, sürekli unuttuğunuz bir şeyler oluyorsa bunlar dikkat dağınıklığının
sonucudur. Öğrenme, dikkat süreciyle
başlar. Öğrenmede ilk adım, dikkat etmektir. Günlük yaşantımızda her an duyu
organlarımız çeşitli görüntü, ses, hareket, koku, ısı vb. uyarıcı
bombardımanına tutulmaktadır. Eğer bu uyarıcıların tümünü algılamış olsaydık,
yaşamak mümkün olmazdı. Bu nedenle bizim için önemli olan belli uyarıcıları
işlemeye başlar, öğrenmeyi gerçekleştiririz. Dikkat, gerek bireylerin bilinçli
içsel süreçleri, gerekse çevresel uyarıcılar tarafından kontrol edilebilir.
Öğrencilerin dersi, konuyu başarabileceğine ilişkin inancı dikkatini büyük
ölçüde etkilemektedir. Öğrenci başarabildiği derse,
konuya karşı daha çok ilgi duyup dikkatini verir. Bu durumdan, öğrenciye
kendi gücü ölçüsünde sorumluluklar vererek başardığını göstermek, derse dikkatini çekmede önemli rol oynar.
Biyoenerjiyle odaklanma sorununa nasıl yardımcı
olunur dersek; enerji sisteminde yer alan ikinci çakra, üçüncü göz olarak da
bilinen enerji giriş yerimiz alın üzerindedir. Lacivert renkte, iki kaşın ortasında bulunur. Burada hipofiz
salgı bezi vardır. Bu bezin işlevi, büyümeyi ve metabolizmayı kapsayan hormonları
salgılamaktır. Bu çakra hem fiziksel, hem de spiritüel anlamda görme ile
doğrudan bağlantılıdır. Odaklanmada meydana gelen zayıflık, bu çakranın
işlevinin tam olarak yerine getiremediğinin göstergesidir. Alın çakrasında
yapılacak enerji uygulaması, odaklanmada yaşanan enerji dengesizliğini ortadan
kaldıracaktır.
Olumsuz
Düşünme: Olumlu düşünmek beyin dalgalarının sağlıklı
işlemesini gerçekleştirir. Olumlu düşünmek beyni güçlendirir. Beynimiz
elektriksel, kimyasal, fiziksel ve zihinsel tüm bilinçsiz emirlerimize yanıt
verir. Araştırmalar, beynin başka bir tür emirde yanıt verdiğini
göstermektedir. Bu emir düşüncedir. Bu sebeple düşüncelerimizi kontrol altında
tutmamız gerekmektedir. Zihinsel aktivitenin bozulmasındaki en büyük etkenlerden
birisi de, geçmişle yaşama alışkanlığıdır. Kişi; kırk yıl önceki olayları,
sanki bugün olmuş gibi devamlı beyninde tekrar ederek yaşar. Geçmişte yaşamak
enerjimizin büyük bir bölümünü alıp götürür. İhtiyacımız olan enerji yaşanıp
bitmiş olaylara doğru akar ve o olayları canlı tutar, bu durum beynin
dalgalarının bozulmaya başlaması ve vücut sisteminin çöküşüne zemin
hazırlanması demektir. Enerjimizi daima yüksek seviyelerde tutarak, geçmiş yerine bugüne odaklanarak yaşamak,
yaşam kalitemizi arttıracaktır.
Biyoenerji
olumsuz düşüncelerin meydana gelmesini nasıl önler?
Birinci çakramız olan taç çakramız, bizim doğadan
aldığımız ve tüm vücut sistemimizin içine yayılan en önemli enerji giriş
yerimizdir. Başın üst kısmında bulunmaktadır. Burada epifiz salgı bezi vardır.
Melatonin salgılar. İşlevi tıbbî açıdan tam olarak kanıtlanmamış olsa da,
büyüme ile ilgili olduğu sanılmaktadır. Taç çakrası mor renkte olup bıngıldağın
olduğu yerdedir. Buradaki enerji dengesizliği olumsuz ve karmaşık düşüncelerimiz
yüzünden bozulur. Beynin elektrik dalgalarının bozulması epilepsi, MS
gibi hastalıklarının oluşmasına sebep olur. Biyoenerji taç çakrasındaki
bozulmuş olan beyin dalgalarının frekansını düzene sokarak, nöronlar arasındaki
elektriğin işlerliğini arttırmaktadır. Böylece düşünce bozukluğumuzda, daha
hastalık oluşmadan iyileşmeler meydana gelmektedir.
-Psikolojik sorunlar: Genellikle psikolojik
dengesizlik vücutta fiziksel karmaşayı yaratıyor, bu durum bünyenin enerji
dengesini bozuyor. Her sorun ve rahatsızlığın mutlak bir başlangıcı
bulunmaktadır, enerji yükleme veya dengelemenin iyi yapılması ve en üst
faydanın sağlanabilmesi için bu sorun ve rahatsızlığın teşhisi çok önemlidir.
Psikolojideki bozukluk, kişinin öğrenmesinden tutun tüm hayatını etkileyen
sistem bozukluğudur.
-Bilinçaltını yanlış kodlamak: Kişiliğinizi, davranış şekillerinizi, bir
diğer deyişle, “bugünkü sizi” oluşturan, çocukluğunuzdan bugüne bilinçaltı
tarafınızdan edinilen olumlu, olumsuz söylemler kalıplarının tümüdür bilinçaltı
kodlarınız. Negatif bilinçaltı
kodları, ilişkilerinizde, kariyerinizde, bugünkü yaşamınızda size engel olan, yaşam
kalitenizi, kendi kimliğinize bakış açınızı olumsuz yönde etkileyen, farkında
dahi olmadan bilinçaltınızın edindiği olumsuz zihinsel şablonlardır. Özgüven
sorunu, fobiler, kariyer ve ilişki blokajları gibi bireysel sorunlar üreten,
yaşamınızın farklı süreçlerinde farkında dahi olmadan bilinçaltınıza ektiğiniz
kodlardır. Söz konusu negatif kodları dönüştüremeyen bireyler, kendilerini
belirli konularda tekrar eden problemlerin içinde bulmaya mahkûm etmektedir.
Zira, dönüşümü sağlanmayan bir zihin haritasının, farklı sonuçlar üretmesi pek
olası değildir. Yaşamınızda, bir
şeylerin size engel olduğunuzu düşünürsünüz, fakat neden her seferinde benzer
bir problemin içine girdiğinizin farkındalığında olmayabilirsiniz veya bunu
reddediyor olabilirsiniz. Negatif Bilinçaltı kodlarınızın tespiti ile birlikte
yaşamınızda ve kendinizde gerçekleşen gelişmeleri gözlemlemeniz kaçınılmazdır.
Biyoenerji yöntemiyle enerji dalgası düzeltilen kişi olumsuz düşünemez olur.
Kafasındaki karışıklıklar açılıp daha net ve olumsuzluktan uzak bir düşünce
şekli belirir.
Ayşe
Çolak
www.
Biyoterapi. com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder