Çocuklar ve Gençlerde Tüketim Kültürü



Değişen hayat şartları ve kapitalizm denen olgunun sonuçları neticesinde toplumumuzda çok ciddi bir tüketim alışkanlığının kendisini gösterdiğini söylemek çok da yanlış değil sanıyorum.
Özellikle ergenlik çağlarının başlangıcı olan dönemlerde genç adayları çocuklarımız; akranları arasında sivrilmek, toplumda bir yer edinme arayışını neticelendirmek ve psikolojik açıdan kendisini tatmin etmek için üretmekten çok tüketmeye zaman ayırmaktadır. Tüm bu sıkıntılı durumun yanında tüketim çılgınlığının yanında geçici uygulamaların ya da bilinçlendirme çalışmalarının olmayışı, toplumsal ve aile değerlerimizin yanında aile ile ülke ekonomisine çok ciddi zararlar vermektedir.
Modayı ve teknolojiyi –verimli kullanılmasalar da- günü gününe, yakından takip eden gençlerimiz tüketmek ve ihtiyaç kavramlarını birbirinin yerine kullanarak, hatalar zincirine yeni halkalar eklemekteler. Moda, TDK’nın sözlük anlamıyla; değişiklik ihtiyacı veya süslenme özentisiyle toplum yaşamına giren geçici yenilik, belirli bir süre etkin olan toplumsal beğeni, bir şeye karsı gösterilen aşırı düşkünlük, yaygın duruma gelmek, anlamında kullanılmaktadır.
Gümüşhane Üniversitesi Rektör Yardımcısı, İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celalettin Vatandaş ve ekibinin 2013 yılında çok ses getiren “Türkiye Gençlik Raporu” isimli geniş kapsamlı çalışmasında gençlere tüketim çılgınlığının önemli halkalarından birisi olan “Modanın Anlamına” ilişkin sorulan soruya gençlerin;
• %11,3’lük kesimi moda hakkında “Mutlaka takip ederim” cevabını verirken,
• %23’lük kesimi ise modayı bir “Tüketim köleliği” olarak gördüğünü ifade etmiş,
• %65,6’lık kesim ise modaya ilgili olduğunu ama bu ilgisinin tutku düzeyinde olmadığını ifade eden cevaplarını görmekteyiz.
Çalışmaya ait bir başka önemli soru zenginliği değerlendirme tarzıyla ilgiliydi. Zenginliği, ferdin kişilik ve hayatı için çok önemli, bulanların genel eğiliminin modanın mutlaka takip edilmesi yönünde olması, önemli ve manalıdır. Benzer durum, güzelliği/yakışıklılığı değerlendirme tarzında da gözlenmektedir. Güzelliği/yakışıklılığı, ferdin kişilik ve hayatı için çok önemli bulanların genel eğiliminin, modanın mutlaka takip edilmesi yönünde olduğu gözlenmektedir.
Prof. Dr. Celalettin Vatandaş ve ekibinin gençlere sorduğu kritik sorular bunlarla sınırlı değil. Araştırmada katılımcı gençlere tüketmek için alınan ürünlerle ilgili olarak temel niteliğe sahip “Ne tür ürün satın alırsınız?” sorusu yöneltilmiştir. Sorunun iki seçenekli cevabı vardır. Birincisi, “İhtiyaç hissettiğim”; ikincisi, “Hoşuma giden/ihtiyacım olmasa da” seçenekleridir. Katılımcıların ağırlıklı kesimi (%79,4), satın aldığı ürünü, ihtiyacı olduğu için satın aldığını belirtmiştir. Ancak ihtiyacı olmadığı halde, sırf hoşuna gittiği için ürün alanlar da az değildir (%20,6). Tabii burada gençlere göre “ihtiyaç” kavramının ne ifade ettiği de önemli bir sorudur.
Özellikle ürün satın alınırken ülkemiz gençlerinin nelere dikkat ettiklerine yönelik sorulan bir diğer soru; “Ürün satıl almada temel ölçütünüz (kıstas) nedir, iki tercih seçiniz” sorusuna verilen cevaplar; bir ürün alırken özellikle kalitesine dikkat ediyor ve kaliteyi dikkate alan bir alışveriş gerçekleştiriyorlar (%65,5), şeklinde belirlenmiştir. Ürünün fiyatı ise dikkate alınan ikinci derecede önemli kıstastır (%23,4).
Gençlerin ikinci aşamada dikkate aldıkları kıstas, birinci derecede ürünün fiyatı (%46,8) ve ikinci derecede ürünün kalitesidir (%24,7). Ancak ikinci tercih sıralamasında ürünün markasının da önemli hale geldiği görülmektedir (%19,4).
*
M. Serhat Semercioğlu
Altın Başlangıç kitabından