CEP HARÇLIĞI
Nasreddin Hoca’ya
sormuşlar:
- Hocam, senin
ilmin bizden kat kat yüksek. Söyler misin yumurta nedir?
Hoca, şöyle bir
düşünür. Sol elinin içine sakalını alıp soruyu soranların da üzerinde bir göz
gezdirir. Der ki:
- Yumurta,
tavuğun cep harçlığıdır.
NE OLUR ARANIZA BENİ DE ALIN!
18. yüzyılda
yaşamış olan Fransız düşünürü Voltaire, öğrenci olduğu yıllarda bir edebiyat
dersindeyken sınıflarında ilginç bir şey olur. Sınıfa bir eşek girer.
Öğrenciler eşeği döverek sınıftan çıkarmaya çalışırlar. Neyse güç bela
karakaçan dışarı atılır. Edebiyat hocaları böylesi bulunmaz bir fırsatı
değerlendirmek ister. O an, kompozisyon için biçilmiş bir kaftandır. Yazılar
toplanır. Voltaire’nin verdiği kâğıt tam not alır.
Kâğıtta
İncil’den bir âyet vardır:
SADECE AĞZINI AÇIYOR
Kulaklarında
sağırlık oluşmaya başlayan bir köylü gittikçe eşeğinin anırmasını da duymaz
olur.
Bir gün
karısıyla sohbet ederlerken hanımına şöyle demiş:
- Yahu hanım,
bizim eşeğe bir şey mi oldu?
Hanımı:
- Hayrola
efendin?
- Önceden
anırıyordu, şimdi ise sadece ağzını açıyor. Hiç sesi çıkmıyor.
- !
HEM İYİ HEM KÖTÜ
Makyavel’e
diyorlar ki:
- Hükümdar
kitabını yazarak zalim olanlara iktidar olmanın yolunu öğrettiniz.
Cevap ilginçtir:
- Fakat ben,
onlardan kurtulmanın yolunu da yazdım!
ÖRTÜ
Soru: “Aşçıların
hatasını ne örter?”
Cevap:
“Maydanoz.”
Soru: “Terzinin
hatasını ne örter?”
Cevap: “Ütü.”
Soru: “Doktorun
hatasını ne örter?”
Cevap: “Toprak.”
DOLDURUR DOLDURUR İÇERİM!
İçkiye müptela
bir Bektâşi’ye tatlı yollu ikazda bulunmuşlar:
- Bu zıkkımı
durmadan içiyorsun. Yarın mahşerde bunları burnundan fitil fitil getirecekler.
Farkında değil misin?
Böylesi bir
vaziyet zaten Bektâşi’nin canına minnet.
Hoşuna gitmiş ve
şöyle söylemiş:
- Ohh ne saâdet
ne saâdet! Ben de doldurur doldurur içerim!
VAKİT ÇALMAK
“Musiki
derneğinde ne çalıyordunuz?” diye soran arkadaşına, musikişinas yazar Selim
Gündüzalp şu cevabı vermiş:
- Vakit efendim,
sadece vakit...