Sevdiklerinizin
ihtiyaçlarıyla ilgilendikçe, onları gidermenin gücünü ve dinginliğini hissedersiniz.
Almadan vermenin tadına varın. Kişi kendi varlığından, yaşamından, bilgisinden,
enerjisinden, zamanından vererek sevmenin keyfine varır. Sevmenin en büyük
güvencesi sevgi nesnesine kesintisiz ilginizi verebilmektir.
Dünyanın en keyifli bir o kadar da sorumluluk
gerektiren mesleği “anne babalık” sanatını icra ederken bazen bu rolümüzden ve
bu rolün sorumluluklarından yorulup sıkıntıya düşmeniz ve hem birey hem ebeveyn
olarak huzursuzlaşmamız, huysuzlanmamız son derece insani bir durumdur. Ne var
ki hasbel beşer düştüğümüz bu durumu fazlaca uzatma lüksümüz ve bu özel meslek
gurubunda izne çıkma şansımız ne yazık ki yoktur. İşte bu rolümüze ilişkin coşku
ve heyecanımızı tazelemenin yolu, kendi kişiliğimize ya da yaşam biçimlerimize
katmamız gereken bazı özellik ve değerlerle ilgilidir.
Anne
babaların kendi kişiliklerine katmaları gereken özellik ve değerleri aşağıdaki
gibi sıralamak mümkündür:
1. Beden ve Ruh
Sağlığınızı Önemseyin:
Sağlıklı anne ve babalara sahip olmak çocukların
en büyük hakkıdır. O nedenle sağlığınıza özen göstermeniz gerekir. Kötü
alışkanlıklarınızı terk edin, uykunuza, dinlenmenize, beden ve ruh saplığınıza,
diş ve ağız sağlığınıza, sağlık kontrollerinize, yemek yeme ve spor
alışkanlıklarınıza dikkat edin. Kısacası kaliteli ve düzenli bir yaşam biçimini
ailenize yerleştirin. Kendi bireysel sağlığını koruma sorumluluğunu ve
becerisini gerçekleştiremeyen, kendine bakamayan anne babalar, bir eşin ve bir
çocuğun yaşamının sorumluluğunu da gereği gibi yerine getiremez. Çocuklar
canlı, hareketli, enerjik ve bakımlı anne babaları görmekten memnuniyet
duyarlar. Canlılık, neşe ve güler yüzlü olmak, sağlıkla yakından ilgilidir.
Kişisel ihtiyaçlarınızı ve dinlenme ihtiyacınızı önemseyin; ruhsal ya da
fiziksel. İsteklerinizi, beklentilerinizi, rahatsızlıklarınızı gerektiğinde
öfke gibi olumsuz bilinen fakat son derece insani duygunuzu, uygun bir dille,
açık yüreklilikle, sitem ve suçlayıcılık içermeyen ince bir dille ortaya koyun.
Bütün sorumluluğu yüklenmeyin. Aile bireylerinden yardım isteyin ve size yardım
etmelerine izin verin. Aşırı kollayıcı ve koruyucu bir tavır içerisinde,
eşinizi ve çocuklarınızı kayırırken, kendinizi arka plana atmayın. Çünkü o
kadar yükün altında yorulur, kırılgan ve huysuz olursunuz. Huzurunuzu
kaybedersiniz. İşler bir şekilde çözümlenir ancak kaybettiğiniz güler yüzünüz
eşiniz ve çocuklarınız için daha büyük kayıptır.
2. Kendinizle
Baş Başa Kaldığınız Sessiz Zamanlarınız Olsun:
Bir
anne babanın sayısız uyarıcının bulunduğu gürültülü dünyada yorulan iç
dünyalarının dinginliğe ihtiyacı vardır. Bu nedenle bir anne babanın, bireyselliğini
anımsayacağı, kendine ait, duygularıyla, düşünceleriyle, tam olarak kendisiyle
baş başa kaldığı “yalnızlık” zamanlarına ihtiyacı vardır. Evde, gündelik
yaşamınız içinde yarım saat de olsa bu çok “özel yalnızlık ve sessizlik”
zamanlarını oluşturmak için kendinize yardım edin. Bu dakikalarda gerçek
anlamda “yalnız kalmayı” başarmanız önemlidir. Telefon, kapı zili, tv-radyo
sesi gibi hiçbir sesin olmadığı, sadece kendi içsel sesinizin olduğu huzur dolu
bir ortam oluşturun kendiniz için. Evinizin en çok sevdiğiniz bir odasında,
böyle güzel bir köşe edinebilirsiniz kendinize. Bu köşe arınma ve huzur köşeniz
olsun. Her gün bu köşede, olumsuz duygu ve düşüncelerden sıyrılarak, gerçek bir
arınmayı başarın. Ruhunuzun hayatın koşuşturmasından ve karmaşasından arınmaya
ihtiyacı olduğunu fark edin. Kalbinizin öfkesini, kuşkusunu, tedirginliğini,
telaşını, korkularını, yersiz endişelerini; her olumsuz duygu ve düşüncenizi
zihinsel olarak boşaltmanın rahatlığını ve huzurunu yaşayın.
Ardından
kendi kalbinizle ilgilenebilirsiniz, isteklerinizle bunların ne kadar elzem
olup olmadığıyla. Sahip olduklarınızın farkına varmaya çalışın bu özel
zamanlarda. Bunlar için şükredin. Sürekli her şeyden yakınan biriyseniz bazen
sahip olduklarınızı kaybettiğinizi hayalinizde kendinize yaşatarak kendinizi
terbiye edebilir ve sahip olduklarınızın kıymetini hissedebilirsiniz.
Şükredilecekler listesi hazırlayın. Sahip olduklarınızı tek tek düşünün,
listeleyin, daha sonra başınıza hiç gelmemiş kötü şeyleri sıralayın; Allah’ım
hiç trafik kazası yaşamadım, hiç beyin ameliyatı yaşamadım, yaşatmadığın için
sonsuz teşekkür ederim, Allah’ım hiç kanser hastalığı yaşamadık, hiç ayağım
kırılmadı, kırık acısı hiç yaşamadım sayısız şükürler... Her gün yeryüzünde, bu
acılarla sınanan yüzlerce insan var, bunlardan biri olarak seçilmediysek bu
esirgenmişliğimizin farkına varmak gerektiğini hatırlatmak gereksiz olabilir
mi? Bazen de Allah’a henüz vermedikleri fakat vereceğinden umut ettiğimiz her
şey için şükretmek de oldukça sevimli bir davranıştır. Bu ona güvendiğinizin
işaretidir. Allah’ım vereceğin sağlık için sana şimdiden çok teşekkür ederim.
Çocuklarıma vereceğin iyilikler için.. Onları gözeteceğinden şüphem yok, onları
dün, bugün olduğu gibi yarın da gözeten en emin yer olduğun için şimdiden sonsuz
teşekkürler ederim. Şükredebilmek çok önemli bir özelliktir. Hem davranışlar
hem de verilenlere karşı sorumluluğunuzu yerine getirmekle, yaşayarak
şükretmeniz çok önemlidir.
3. Kendinizi
Tanıyın ve Karakterinizi Sürekli Gözden Geçirin:
Anne
babalar kendi bireyselliklerinin farkına varmalıdırlar. Olumlu ve olumsuz
yanlarının, yeteneklerinin, sınırlarının, geliştirmeye açık ya da törpülenmesi
gerekli kişilik özelliklerini tanımlayabilmelidirler. Benlik algısının gerçekçi
ve sağlıklı olması ruh sağlığı ve sağlıklı-tutarlı davranışlar sergilemek
bakımından önemlidir. Kişide “abartılı” ya da “özsaygı içermeyen” bir benlik
algısı varsa aile ve diğer çevresi bundan olumsuz etkileneceği gibi kendi iç
dünyası da dengeli olmayacaktır. O nedenle çocuklarınıza verebileceğiniz en
büyük armağan; kendinizi tanımanız ve kendinizi gerçekleştirmeniz, olumlu
kişilik özellikleri kazanmanızdır. Kendimizde yakaladığımız ve memnun
olmadığımız özelliklerimizi kaç yaşında olursak olalım; değiştirebiliriz.
Allah, insanlara yaşam boyu gelişim fırsatı vermiştir. Yeter ki bu konuda
istekli olun ve “kişisel değişim ve gelişim çabanızı” anlamlı ve gerekli bulun.
Karakterinizi ve kişiliğinizi sürekli gözden geçirin. Bir anne baba güvenilir,
sağlam karakterli, sabırlı ve tutarlı davranışlara sahip bireyler olmak için
çalışmalıdır. Bu özelliklere sahipseniz bunları korumak için çaba sarf edin.
Pratik, yaratıcı, gerçekçi, sezgileri güçlendirme ve duyarlı olma konularında
da kendinizi geliştirin. Düşüncelerinizde bağımsız ve esnek davranma alışkanlığı
kazanın.
4.
Kişisel İlgi, Bilgi ve Becerinizi, Görgünüzü, Gelişiminizi Sürekli Arttırın:
Her
an yeni bilgilere ve deneyimlere açık olan, hevesli, dinamik, meraklı bir
öğrenci olun hayatta. Yaşam boyu öğrencilik anlayışını benimsemeniz, kendinize
özel bir dünya kurmanıza yardım edecektir. Kendinize ilgi alanları oluşturun.
Hayatın içinde, kendinize eşiniz ve çocuklarınız dışında da ilgi duyduğunuz ve
sizi heyecanlandıran meşguliyetler bulun. Aile çevrenizi dikkatle seçin. Unutmayın
siz ve aileniz önemlidir, o nedenle “bu özel dünyaya” girme hakkını herkese
kolayca sunmayın. İyi özelliklerle donanmış, nitelikli şahsiyet sahibi
insanlarla oturup kalkın. Arkadaşlık ettiğiniz kişi size ve dünyanıza bir şey
katmıyorsa, en azından size kendinizi “özel”, “değerli” ya da “iyi”
hissettirmiyorsa üstelik sizi üzüyorsa bu kişilerin “hayatınızın neşesinden”
çalmalarına izin vermeyin, gerekirse çıkarın. Size ve çocuklarınıza ait
kıymetli zamanı, duygu ve anlam dünyanıza hiçbir faydası olmayan boş insanlarla
harcamayın. Ufku geniş, özel kişiliklere rağbet edin. Rağbet ettiğiniz
kişilerin, gün gelip kendilerine verdiğiniz emeğe asla hayıflanmayacağınız
değerli kişiler olmasına dikkat edin. Nitelikli, kalbinden emin olduğunuz,
samimi, içten, iyi niyetli, size ve değerler dünyanıza anlamlı katkılarıyla
renk ve zenginlik getirecek insanlarla görüşün. Görüştüğünüz kişilerin farklı
yaklaşımlarını, farklı görüş açılarını fark edin ve onlardan yararlanın.
Herkesten öğreneceğiniz bir şeyleriniz olsun. Kendisinden öğrenecek bir
şeyleriniz olmayan kişileri arkadaş edinmek kendinize özensizliğiniz anlamına
gelir. Bazılarından dinlemeyi, bazılarından sır sahibi olmayı ve bazı
kimselerden de sabretmeyi, bazılarından iyilik yapmayı öğreniriz. Ancak
“arkadaş” sıfatını verdiğiniz kişiden size yansıyan hiçbir değer ve özellik
yoksa bu tip kişilerle arkadaşlığınızı ve o kişinin yaşamınızdaki yerini
yeniden gözden geçirin. Katı ve kesin düşüncelerle pekiştirilmiş bir yaşam
anlayışı olan, kendini geliştirmeyen insanlara aileniz içinde yer verirken
düşünün. Ama sizin de başka insanların dünyasına katacak zenginliğiniz olsun.
Bu açıdan varsıl olmak için çok okuyun, okuduklarınızı eleştirin, katıldığınız
ve ayrıldığınız yerleri not edin; kendinizi, duygularınızı, yazılı ve sözlü
ifade edin, okuduklarınızda onayladığınız konuları yaşamınıza geçirin, iç
dünyanızla ilgilenmeyi bırakmayın. İkili konuşmalarınızda kişiler üzerine
konuşmaktan kaçının; olaylar ve fikirler üzerine konuşun. Kişiler üzerinde
dönen sıradan konuşmaları aşabilmeniz anlamlı okumalar yapmanıza ve
okuduklarınızı paylaşmanıza bağlıdır.
5. Okur-
Yazar Olun:
Günümüzde
insanların çoğu “Okur-yazar”lık ifadesini küçümsemiş durumdadır. Okur-yazarlık
çok önemli bir zenginliktir. Çoğu insan okur-yazar olduğu halde, ne okur ne
yazar, bazıları da okur ama yazmaz. Sizin farkınız olsun, hem okuyun hem yazın.
Duygularınızı yazın; sizi üzen ya da sevindiren olayları, beklentilerinizi,
beklentilerinize duyarsız kalanları, sizi anlamayanları satırlara şikâyet edin,
gerçek bir sırdaş aramanıza gerek yok. Çocuğunuzun size yaşattıklarını yazın, bu
yaşantıların illa olumlu olması gerekmez. Acısıyla, tatlısıyla, halinizi
anlatmak için yazın. Onun varlığının sizi nasıl mutlu kıldığını yazın. Kızınız
ya da oğlunuz evden ayrılırken ona bu sayfaları verdiğinizde, onun için bundan
daha anlamlı bir armağan olmadığını göreceksiniz. Çocuğunuza verdiğiniz bir
defterden çok fazlasıdır elbet, duygularınız, sıkıntılarınız, bazen mutluluktan
bazen hüzünden akan gözyaşınızla bir yaşamın hatıratını bırakmış olacaksınız o
satırlara. Yazmak bazen anlaşılmanın, bazen unutulmamanın, bazen de bir terapi
sürecinin en iyi yoludur. Hem yazma egzersizleri yaparken, bir yandan da sözel
olarak da kendinizi daha güçlü ifade etmeye başladığınızı ve anlaşıldığınızı
fark edeceksiniz. Yazmak insanın kendini keşfetmesinin ayrıca kendiyle
kalabilmenin de en güzel yoludur.
6. “Sevme-Sevilme”
“Saygı Duyma” Kavramlarını İçselleştirin:
Çoğumuz
sevme konusunda her şeyi bildiğimizi sanırız. Oysa “sevme” edinimini bir sanat
inceliğinde içselleştirmiş çok az insan vardır. Özellikle sevginizi
hissettirmeye gayret edin. Çocuklarınızın varlığına, onların size
bahşedilmesine sonsuz şükran içinde olun. Onlarla birlikte olmayı gerçek bir
mutluluk olarak algılamalısınız. Bazı kişiler mutluluğu ve anı yaşamayı
bilmezler, bu kişilerin sevdikleriyle “en mutlu anları”, “mutsuzluğa” çevirme
konusunda üstlerine yoktur, anı ve mutluluğu, güzel anları berbat etmeyi
severler. Çocuklarınızla birlikte olduğunuz her andan keyif almayı öğrenin.
“Her anımdan keyif almalıyım, şimdi burada çocuğumla bunu yapmaktan mutluyum,
bu çok büyük bir mutluluk kaynağı, bu esenliğim için şükretmeliyim” cümlesini
tekrar etmeniz ya da buna benzer bir yönerge cümlesini zihninize öğütlemeniz,
çocuklarınızla birlikte olduğunuz anlardan keyif almayı öğrenmek için
yeterlidir. Kendine karşı saygılı olmalı ve bu saygı anlayışı içinde
başkalarının da kişiliğine saygı duymalıdır. Kişinin kendi ve sevdiklerinin
gelişimine izin vermesi, bunun için fırsatlar hazırlaması “saygı duyma”
ediniminin bir sonucudur. Bir bilgiyi bilmekle, öğrenmekle o bilgiyi
içselleştirmek farklı şeylerdir. İçselleştirmek, o bilgiyi yaşamınıza katmanız
anlamındadır. Öğrendiğiniz davranış biçimiyle bütünleşmenizdir.
7. Sorumluluk
Sahibi Olmanın Keyfini Yaşayın:
Sevgiyle sorumluluk kavramları
arasındaki ilişkiyi sorgularsanız, sevmenin başlı başına bir sorumluluk
olduğunu görürsünüz. Sevgisinden şüphe etmedikleriniz, her türlü
ihtiyaçlarınızla yakından ilgilenen ve bu konuda sorumluluk almaktan kaçınmayan
kişilerdir. Dolayısıyla sevgi iletimi, sevdiklerimizin ihtiyaçlarına karşı
içten bir duyarlılık içinde olmamızı gerektirir. Sorumluluklarınızdan
sıkıldığınız zaman hemen aklınıza yerinizde olmayı ölürcesine dileyen, şikâyet
ettiğiniz eş ya da anne-baba rolüne sahip olmak için her değerini feda etmeye
hazır insanları getirin. Ya da kendinizin bu role sahip olabilmek için
zamanında verdiğiniz büyük arzu ve mücadeleyi anımsayın. Seven kişi, sorumluluk
almayı bilmelidir. Sorumluluk almaktan ve sorumluklarınızı yerine getirmekten
zevk almayı öğrenin. Başkalarının ihtiyaçlarını karşılamanın sizi ne kadar
çoğaltan ve kudretinizi ne kadar besleyen bir edinim olduğunu fark edin.
Sevdiklerinizin ihtiyaçlarıyla ilgilendikçe, onları gidermenin gücünü ve
dinginliğini hissedeceksiniz. Almadan vermenin tadına varın. Kişi kendi
varlığından, yaşamından, bilgisinden, enerjisinden, zamanından vererek sevmenin
keyfine varır. Sevmek kuru kuruya bir duygu değildir. Sevmenin en büyük güvencesi
sevgi nesnesine kesintisiz ilgimizi verebilmektir.
Zehra Özdağ
Kaynak: www.gencgelisim.com