Birçoğunuz
gibi, ben de tam bir matematik özürlü olduğumu düşünürdüm. Üniversite tercihimi
yaparken de bu düşünce hayatımın en temel yönlendiricilerinden biriydi. Amacım
matematiğin olmadığı bir bölüme gitmekti. Tercihlerimi de ona göre dizayn
ediyordum. Hatta bazen rüyalarımda matematik derslerinin olduğu bir
üniversiteyi kazandığımı görüyordum. Matematik dersinde öğretmen bana alabildiğine
bağırıyor, hakaretler ediyor, bütün sınıf bana gülüyordu. Utancımdan ne
yapacağımı bilmiyordum. Kan ter içinde uyanıyordum.
Sınav
öncesinde tercihlerimi yaparken; edebiyat, tarih, psikoloji, sosyoloji gibi aklımca
matematik dersinin olmadığı bölümleri seçtim. Diğer tüm derslerim iyiyken,
matematik tam bir felaketti. Netlerim eksilerde yüzüyordu. Bu şekilde sosyoloji
bölümüne girdim. Mutluluktan uçuyordum. Artık matematik yoktu! Kurtulmuştum!
Üniversitedeki
ilk günüm hala dün gibi aklımda. Şu sahneyi gözünüzde canlandırın: Sosyoloji bölümünün
önünde uzun bir kuyruk var. Öğrenciler o yıl alacakları derslerin listesini
görmek için bekleşiyorlar. Birbirleri ile yeni tanışanlar, birbirlerini
tanıyanlar... Cıvıl cıvıl, hayat dolu bir manzara. Yavaş yavaş ders programını
görebileceğim noktaya yaklaştım. Birinci sınıfların o yılki derslerinin
listesini görebiliyordum artık. Listede sosyoloji ile ilgili birçok başlık
vardı. Ama benim gözlerim onları görmüyordu. Tek bir noktaya takılıp kalmıştı. Listenin
tam ortasında devasa harflerle “Matematik” yazıyordu. Belki normal yazıyordu
da, bana öyle görünmüştü. Zihnim bunun gerçek olduğuna inanmak istemiyordu.
Bu okulun
bitmeyeceğinden emindim. Üç yıl boyunca tüm dersleri verdiğim halde, matematik
dersinin sınavlarına dahi girmedim. Üç yılın son döneminde ben ve birkaç
arkadaşımı idareye çağırdılar ve sınavı bu seferde vermezsek okuldan
atılacağımızı söylediler. Artık çarem kalmamıştı. Ya yılların emeğini
harcayacak, ya da matematiği yenecektim. Onu yenmeyi seçtim. Üç ay boyunca
ilkokuldan beri kaçtığım ve öğrenemediğim matematiği çalıştım. Ve sınavı en
yüksek puanla verdim. Kabusum olan matematik o ana kadar hayatımı yönlendirmiş
ve kontrol etmişti. Ama artık kontrol bendeydi.
Başarı da Başarısızlık da Önce Zihninizde Gerçekleşir
Bugün geldiğim
noktada öğrencilerle yaptığım bireysel danışmanlıklarda ya da grup
eğitimlerinde birçok öğrenci arkadaşımın aynı korkuyu çeşitli derslere karşı
yaşadıklarını üzülerek gözlemliyorum. “Ben matematiği anlamıyorum”, “Ben fiziği
sevmiyorum”, “Edebiyatı kafam almıyor”, “Coğrafya dersinden hiç hoşlanmıyorum”
gibi sınırlayıcı inançları olan arkadaşlar, şunu bilin ki yapamadığınız şey
zihninizin içinde. Her şey zihninizde gerçekleşir; yapabilmek de, yapamamak da...
Zihnimiz her
şeyi geneller ve genellemeler yaparak çalışır. Örneğin, matematikte bir-iki
kere başarısız olmuşsanız ya da matematik hocanız birkaç kez yanlışınızı
yüzünüze vurmuşsa, zihniniz ve dolayısıyla siz, bu birkaç olaydan yola çıkarak;
“Ben matematiği anlamıyorum” genellemesini üretir. Aslında bir şeyin
genellenebilmesi için o olaya dair yüzlerce örneğin olması gerekir. Ama
zihnimiz birkaç örnekten sonra yaşanan durumu tüm hayatımıza geneller.
“Matematikten anlamıyorum” düşüncesi bir kez oluştuktan sonra, o derse ne kadar
emek ve zaman harcarsanız harcayın, hala anlamadığınızı düşünürsünüz. Bunun
sebebi yaptığınız genellemenin artık sizi yönetiyor olmasıdır. İpler matematiğin
elindedir ve zihninizdeki bu inançtan beslenir. Zihninize bir kez “Anlamıyorum”
komutunu verdikten sonra artık o, bu komuta uygun olarak çalışmaya başlar.
Gördüğünüz
gibi, yaşadığınız her şey zihninize ektiğiniz tohumlarla ilişkili. Yapabilme
tohumunu ektiyseniz, o tohumdan gelişen ağaç, daha başarılı olmanız için meyve
verecektir. Ama ektiğiniz tohum yapamama tohumuysa, ağacın meyveleri başarınızı
ve yapabilme gücünüzü eritir.
Olumsuz Genellemeleri Olumluya Çevirme Yöntemi
Hangi derse
karşı olumsuz genellemeleriniz varsa, önce bunu belirleyin. Sonra bir kağıda bu
olumsuz genellemelerin tam tersini yazın. Bugünden itibaren aklınıza olumsuzluk
geldiğinde kendinizi durdurun ve içinizden, hatta mümkünse sesli olarak onun
yerine yazdığınız olumlu olanı söyleyin. Bir süre size bu durum çok tuhaf
gelecektir. İnanmadığınızı düşündüğünüz bir şeyi söylerken kendinizi
kandırıyormuş gibi hissedeceksiniz. Ama şöyle düşünün; derslere karşı
geliştirdiğiniz olumsuz düşüncelerinizde sadece birkaç olaydan yola çıkarak
ulaştığınız sonuçlardı. Şimdi aynı işleyişi size fayda sağlayacak yönde
kullanacaksınız. Zihninizin bu genelleme stratejisini size zarar verecek yönde
değil, fayda sağlayacak yönde yeniden dizayn edeceksiniz. Bir süre sonra pozitif
düşünceyi benimseyecek, bu yeni pozitif inançla o dersi de anlamaya
başladığınızı fark edeceksiniz.
Seçim tamamen
size ait. Ya zihninizi yönetmez ve bir dersin sizin hayatınızı kontrol etmesine
izin verirsiniz, ya da zihninizi yönetmeyi seçer ve kontrolü ele alırsınız. Bir
düşünün bakalım, hangisi sizi başarıya ve hayallerinize ulaştıracak olan?
Bülent Şenyürek
bsenyurek@yahoo.com
kaynak: www.gencgelisim.com