Diksiyonu Geliştiren Tekerlemeler



Abana’dan Adana’ya abarta abarta apar topar ahlatla ağdalı avuntucu ahmak Ahmet’in avandanlıklarını aparanlardan Acar Abdullah ile akıllı Abdi akşam akşam bize geldi. 


·         Iğdır’ın ığıl ığıl akan ılıman ırmağının kıyıları ıklım tıklım ılgın kaplıdır.
·         Okmeydanı’ndan Oğuzeli’ne otostop yap; Oltu’da volta at, olta al; Orhangazi’de Orhanelili Orhan’a otostopçuluk öğret; sonra da Osmancıklı Osman’a otoydu, totoydu, fotoydu, dök!
·         Uluborlulu utangaç Ulviye ile Urlalı uğursuz Ulvi uğraşa uğraşa Urfa’daki urgancılara uzun uzun, ulam ulam urgan sattılar.
·         İbibiklerin ibiklerini iyice iyileştirmek için İstinyeli istifçi İbiş’in istif istiridyeleri mi, yoksa İskilipli İspinoz işportacı İshak’ın işliğindeki ibrişimleri mi daha iyi, bilemiyorum.
·         İbişle Memiş, mahkemeye gitmiş, mahkemeleşmiş mi, mahkemeleşmemiş mi?

Laf Gediğine Böyle Oturtulur
Paraya pula önem vermeyen, dış görünüşü çok paspal olan düşünür Diyojen tek kişinin geçebileceği dar bir aradan geçerken bir burjuvayla karşılaşır. Adam der ki: “Ben böyle 5 para etmez insanlara yol vermem.” Diyojen ise “Ben veririm” der ve kenara çekilir.

11 Eylül olaylarından sonra boksör Muhammed Ali’yi madara etmek isteyen bir gazeteci sorar: “Usame Bin Ladin’le aynı dini paylaşıyorsunuz. Ne diyeceksiniz?” Muhammed Ali ise “Siz de Adolf Hitler’le aynı dini paylaşıyorsunuz, siz ne düşünüyorsunuz?” der ve sağ yumruğundan daha güçlü bir karşılık verir.

Tanıdıklarından biri, yazdığı romanın müsveddelerini Neyzen Tevfik’e göstererek fikrini sorar. Neyzen beğenmediğini ifade edince, adam: “İyi ama siz hiç roman yazmadınız ki” der. Neyzen Tevfik şu cevabı verir: “Ben yumurtanın tazesini bayatını iyi anlarım ama bugüne kadar hiç yumurtlamadım.”

Bir filozofa sormuşlar: 
- Şansa inanır mısınız? 

- Evet, yoksa sevmediğim insanların başarısını neyle açıklardım?
...

Bir toplantıda bir genç Mehmet Akif’i küçük düşürmek için sorar: 
- Afedersiniz, siz veteriner misiniz? 
M. Akif hiç istifini bozmadan cevaplar: 
- Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?
...


Dünyanın en ünlü kalp doktoru De Bakey’in arabası bozulmuş. Tamirci arabasının kaputunu açmış ve De Bakey’e dönerek: 
- Size bir şey soracağım, neredeyse ben ve siz aynı işleri yapıyoruz, mesela ben şimdi itina ile kaputu açacağım, bir bakışta problemin nerde olduğunu anlayacağım. Kapakçıkları temizleyeceğim, gerekirse kabloları, motor yağını değiştireceğim, hatta çok gerekli ise motoru çıkarıp yerine yenisini takacağım. Söylesenize nasıl oluyor da siz milyon dolarlar kazanıyorsunuz ama ben meteliğe kurşun atıyorum? 
Bunun üzerine De Bakey tamircinin kulağına eğilmiş ve şöyle demiş: 
- Bunların hepsini motor çalışıyorken yapmayı denesene!
...


Socrates ve eşi bir türlü iyi geçinemezlermiş. Bir gün eşi Socrates’e verip veriştirmiş, ağzına geleni söylemiş. Bakmış kocası hiç bir tepki göstermiyor; bir kova suyu alıp başından aşağı boşaltmış. Socrates, gayet sakin: “Bu kadar gök gürültüsünden sonra bir sağanak bekliyordum zaten.” demiş.
...


Bernard Shaw ile Churchill hiç geçinemez, sık sık birbirlerini iğnelerlermiş. Bernard Shaw, bir oyununun ilk gecesine, Churchill’i davet etmiş ve davetiyeye de bir pusula iliştirmiş: “Size iki kişilik davetiye gönderiyorum. Bir dostunuzu alıp gelebilirsiniz. Tabii dostunuz varsa.” 
Churchill, hemen cevap göndermiş: “Maalesef o gece başka bir yere söz verdiğim için oyununuzu seyretmeye gelemeyeceğim. İkinci gece gelebilirim, tabii oyununuz ikinci gece de oynarsa.”


Kaynak: www.gencgelisim.com