Her
duygunun bireyin yaşamında bir işlevi vardır. Hiçbir duygu gereksiz değildir.
Duygular bize neye ihtiyacımız olduğunu gösterir. Hatta olumsuz olarak
nitelediğimiz duyguların dahi yaşamımızdaki anlam ve önemi büyüktür.
Örneğin
utanç duygusu, başkalarına verdiğimiz değerin bir göstergesidir. Diğer
insanlara değer vermesek utanmazdık. Yine suçluluk duygusu, ilke ve değer
yargılarımızın olduğunu gösterir. İlkelerimiz ve değerlerimiz olmasaydı hiçbir
şekilde suçluluk duymazdık.
Öfke
duygusu da bu anlamda olumsuz duygulardan birisi olarak kabul edilir. Ancak
öfke de diğer duygular gibi evrensel bir duygudur ve birey açısından pek çok
işlevi söz konusudur. Öfke kontrol edilebildiği ve uygun bir şekilde ifade
edilebildiği sürece sağlıklı ve gerekli bir duygudur. Öfkeyi bir yol gösterici
ve işaretçi olarak değerlendirebiliriz. Öfke pek çok şeye işaret eder. Eğer
sürekli bir öfkelilik hali yaşıyorsak, bunun bize anlatmak istediği pek çok şey
var demektir.
Örneğin
öfkeli olmak;
·
İncindiğimizi,
·
Haksızlığa uğradığımızı,
·
İhtiyaç ve isteklerimizin doğru şekilde
karşılanmadığını,
·
İlişkilerimizde çok şeyi feda ettiğimizi,
·
Başa çıkabileceğimizden çok fazla yükümüzün
olduğunu,
·
Hayal kırıklığına uğradığımızı,
·
Yalnızlık ve itilmişlik hissettiğimizi,
·
Anlaşılmadığımızı,
·
Engellendiğimizi gösteriyor olabilir.
Tüm
bunlar, öfke duygusunun ortaya çıkmasına neden olabilir. Birey için önemli
olan, ilk olarak öfke duygusunu arkasında yatan bu nedenleri iyi tespit etmek
olmalıdır. Neden öfkelendiğini anlamak, neredeyse yarı yarıya sorunu çözmek
gibidir. Farkındalık, belli oranda rahatlama sağlayacaktır.
Öfkenin nasıl ifade edildiği de başlı
başına önemli bir sorundur. Öfke, genel olarak üç şekilde ifade edilmektedir.
Bu üç yol da öfkeyle baş etmede kullanılabilecek yanlış yollardır.
1.
Öfkeyi bastırmak:
Hiç sorun yokmuş gibi davranmak,
sorunlardan kaçmak, içine atmak, olayı kapatmaya
çalışmak, öfkeli
ve mutsuzluğa rağmen çevreye mutlu bir insan gibi görünmeye çalışmak, öfkeyi
bastırarak onunla başa çıkmaya çalışmak olarak değerlendirilebilir. Öfke
bastırıldığı zaman sorunlar çözülmüş olmaz, bunun yerine ileride yüzleşmek
zorunda kalınacak gerçekler ertelenmiş olur. Daha sonra bu gerçekler bir
şekilde ortaya patlayacak ve ortaya çıkacaktır.
Bastırılmış
öfke, çoğu zaman depresyon, panik atak, anksiyete olarak bireye geri döner.
Bunun dışında migren, ülser, sırt ağrıları gibi bedensel şikâyetlere dönüşür.
Kısacası öfkenin bastırılması bireyi mutsuz eder.
2. Öfkenin saldırganca ortaya
koyulması:
Öfkelendiğinde
kaba ve sert bir şekilde davranmak, küfür ve hakaret etmek, eşyaları sağa sola
fırlatmak, suçlayıcı ifadeler kullanmak ve bağırıp çağırmak, öfkenin
saldırganca ortaya konulmasıdır.Öfkesini saldırganca ortaya koyan bireyler,
böyle yapmadıkları takdirde dinlenilmeyeceklerine inanırlar. Bu bireyler,
gerçekten haklı olsalar ve karşı tarafa iletmek istedikleri önemli şeyleri olsa
bile, çoğu zaman haklıyken haksız duruma düşerler.
Öfkenin
saldırganca olması, diğerleriyle ilişkileri bozar. Öfkesini bu şekilde ortaya
koyan bireyler çevreleri tarafından sevilmezler. Karşı tarafı baskı altına
aldıkları ve değersiz hissettirdikleri için diğer insanlar tarafından
istenmezler.
2.
Pasif-agresif öfke:
Bu
öfke ifade tarzında bireyler, açıkça agresif bir şekilde davrandıklarında
başkaları tarafından reddedileceklerini bildiklerinden dolayı, öfkelerini
pasif-agresif bir şekilde ortaya koyarlar. Yani öfkelenilen kişiye küsmek,
arkasından konuşmak, küçümseyici davranmak, gönülsüzce davranmak ya da
umursamaz davranışlar ortaya koymak, öfkenin pasif-agresif bir şekilde ifade
edilmesidir.
Öfkeyi
pasif-agresif bir şekilde ortaya koymak da ilişkilerin bozulmasına yol açar ve
öfkeli bireyin kendisini gerektiği gibi ifade edememesine neden olur.
Yukarıda
sözünü ettiğimiz üç öfke ifade yolu, öfkeyle baş etmede tavsiye edilmeyen
yollardır.
Öfkeyle Nasıl Baş Edebiliriz?
Öfke,
kişilerarası ilişkilerin bozulmasına, boşanmaya, çalışma yaşamında üretkenliğin
azalmasına, fiziksel ve ruhsal sağlıkta önemli sorunlara neden olabilmektedir.
Öfke en azından iki kişinin mutsuzluğuna neden olmaktadır. Öfke, hem yöneldiği
hedefi hem de kaynağını olumsuz bir yaşantı içine sokabilmektedir ve sağlık bir
şekilde kontrol edilmediğinde yıkıcı sonuçlara neden olabilmektedir.
Öfkeyle baş
etmede atılacak ilk adım, öfkenin nedenleri konusunda farkındalığı artırmaktır.
Öfkenin birey için pek çok anlamı vardır ve pek çok şeye işaret etmektedir.
Kişisel olarak birey neden öfkelendiğini gerçekçi bir şekilde değerlendirmelidir.
Öfke, bireyin incindiğinin, haksızlığa uğradığının, amaçlarına ulaşmada
engellerle karşılaştığının ve kaldırabileceğinden fazla yük yüklendiğinin,
anlaşılmadığının, ihtiyaçlarının yeterince karşılanmadığının vs. pek çok
olumsuzluğun göstergesi olabilir. Bunlardan başka, olay ve insanları yanlış
değerlendirme sonucunda da öfke ortaya çıkabilir.
Öfkenin
nedenleri konusunda gerekli farkındalığa ulaşmadan, öfkeyle başa çıkmada
atılacak adımların başarısızlıkla sonuçlanması kuvvetle muhtemeldir. Bundan dolayı
ilk olarak “Neden öfkeleniyorum?” sorusuna cevap aranmalı ve derin bir şekilde
düşünülmelidir.
Öfkenin
nedenleriyle ilgili vurgulanması gereken önemli bir nokta da, olumsuz fiziksel
koşullar ve fizyolojik sorunlardır. Yani bireyin herhangi bir kronik ağrısının
olması ya da hastalığının olması öfkelenmesine neden olabilir. Tahammül
düzeyinin düşmesine ve çabuk öfkelenmeye yol açabilir. Örneğin diyabet (şeker
hastalığı) bireylerde ciddi anlamda öfkeye neden olabilmektedir.
Öfkenin
nedenleri konusunda gerekli farkındalığa ulaştıktan sonra ikinci aşamada öfkeye
neden olan, işlevsel olmayan düşünce ve inançları değiştirmek gelmektedir. Öfke
duygusunun ardında pek çok işlevsel olmayan olumsuz düşünceler ve inançlar
yatmaktadır. Bu düşünce ve inançlara ulaşabilmek için birey şu soruyu kendisine
sorabilir: Öfkelendiğimde aklımdan ne geçiyordu? Bu soruya verilecek cevaplar
irdelenmeli ve gerçekçi olup olmadığı sorgulanmalıdır.
Öfkeyle baş
etmede önemli bir yol da affedebilmektir. Son zamanlarda psikolojide affedicilik
konusuna artan bir ilgi görülmektedir. Affedicilik üzerine araştırmalar
yapılmakta ve bu davranışın öğrenilebilir bir durum olduğu vurgulanmaktadır.
Affedicilikle ilgili çalışmalara bir göz atmak ve bu konuda bilgi sahibi olmak
da öfkeyle başa çıkmada faydalı olacaktır.
Bunların
dışında, birey sürekli bir öfkelilik halinde olabilir ve kendisini kontrol
etmekte güçlük çekebilir. Böyle bir durumda kimi zaman yukarıda ele aldığımız
baş etme yollarından hiç biri çare olmayabilir. Yani, öfkelilik durumu kişinin
kendi başına baş edebileceği bir şey olmaktan çıkabilir. Öfkelilik halinin
ardında, bireyin farkında olmadığı ciddi bilinçaltı sebepler bulunabilir. Bu
durumda, konuyla ilgili bir uzmandan profesyonel bir yardım almakta fayda
vardır. Artık ülkemizde de öfkeyle başa çıkma konusunda bireysel ve grupla
psikolojik danışma oturumları düzenlenmektedir.
Yrd. Doç. Dr.
Tayfun Doğan
www.tayfundogan.net
Dahi Beyin Blog