Hayata Don Kişot Penceresinden Bakabilmek


Don Kişot (Don Quixote) deyince genellikle gülümsüyor insanlar… Belki haklılar, çünkü onu anımsadığımızda, hayalperest, biraz da kaçık, hayali düşmanları olan yel değirmenlerine karşı kılıç sallayan bir “uçuk” olarak karşımızda beliriyor hayali…

Ama bir şeyi ya da kişiyi biraz daha derinlerine inip araştırmaya başladığımızda, karşımıza ummadığımız güzellikte detaylar çıkmakta… Şöyle düşünelim, bir yaprağı ya da soğan zarını, bir demir parçasını, hatta bir taşı bile alıp mikroskop altında incelediğinizde ummadığınız güzellikteki moleküler bağları ve onların oluşturduğu kristalize yapıyı ya da geometrik şekilleri gördüğünüzde hayretinizi gizleyemeyeceksiniz. Aslında mikroskoba bile gerek yok. Kışın yağan kar tanelerine biraz daha dikkatli baktığınızda, gördüğünüz muhteşem kristalize şekiller hepinizin malumu… İlk bakışta sadece beyaz bir kar parçası olarak gördüğümüz kar tanelerine dikkatlice baktığımızda, gördüğümüz muhteşem sanat eseri…
Konumuz fen bilimleri değil tabi… Örnek verelim istedik…
Ben Don Kişot’a ayrı bir değer veririm. Uçuk da olsa, kaçık da olsa, onun değerleri var, idealleri var ve bir yaşam amacı var; bugünkü amaçsız ve hedefsiz birçok insana inat... Belki çoğu kez attan düşse de, idealleri uğruna canı acısa da ve hatta birçok kez hayal kırıklığına uğrasa da, o, hiçbir zaman pes edecek bir yüreğe sahip değil… Cesaret, iman, inanç ve ideallerle yüreğini doldurmuş bir kahramandır o…
Don Kişot aynı zamanda çok şanslıdır. Çünkü onun Sancho Pancho adında sadık bir yardımcısı da vardır. Sancho, sadakatin, dostluğun ve hizmetin bir sembolüdür. O bir dosttur ve aynı zamanda rehberidir Don Kişot’un…
Efendisi bazen onu terslese de, gereksiz nasihatlerle kafasını şişirse de, o, sadakatinden, saygısından, hizmetinden hiçbir zaman geri durmaz… Gerçekte çıktıkları yolculukta Sancho’suz Don Kişot, Don Kişot’suz Sancho pek de anlamlı değildir. Bu yolculuk her ikisiyle anlam bulur. Aslında bu yolculukta iki dost, çokluktan tekliğe, ikilikten birliğe doğru bütünleşerek anlam kazandırırlar yaşam hikâyelerine…
Gün gelir Don Kişot, dostunu bir şehre vali olarak atar. Her ne kadar bu şehir ve şehrin valiliği hayali de olsa, Don Kişot penceresinden bir gerçektir bu… Onun Sancho’ya verdiği öğütlere bakacak olursak, bu gerçekliği daha da fark etmemiz mümkün. Öğüdü okurken, gerçek bir bilgenin ağzından dökülen hikmet ve erdem dolu cümleleri fark ettiğinizde, Don Kişot’un mu deli, yoksa ona deli diyenlerin mi deli olduğunu daha iyi fark edeceksiniz…
Dünyada ilk roman örneği sayılan “Don Quixote” adlı eserinde Cervantes,  roman kahramanı Don Kişot’un ağzından bir köye/adaya (Beşelonya) vali tayin edilen yardımcısı Sancho Pancho’ya verdiği öğütleri okuduğunuz zaman bu tavsiyelerin bilge bir Müslüman tarafından söylenip söylenmediği konusunda şüpheye düşeceksiniz.
Erdem ve fazilet evrenseldir; çünkü bilgeliğin milleti olmaz… Allah, doğruyu farklı milletlerin, farklı dilleriyle de insanlara sunmaya muktedirdir. Güzel söz, gerçek nasihat kimden gelirse gelsin güzeldir.
Don Kişot’un, yardımcısı Sancho Pancho’ya Öğütleri:
Oğlum Sanço!
Bilmiş ol ki, dünyada en zor işlerden biri adam idare etmektir. Devlet yönetimi, fırtınalı bir denizde yolculuk etmeye benzer.
Oğlum Sanço!
Bilmiş ol ki, faziletin başı Allah korkusudur. Allah’tan korkmayan ve sonunda O’na hesap vereceğine inanmayan devlet adamı, insanlara zulmetmekten çekinmez.
Oğlum Sanço!
Her devlet adamını bekleyen üç tehlike vardır: Para, kadın ve içki. Parayı seven adama maaşı az gelir. Önce hediye alarak işe başlar. Sonra rüşvet gelir. Devlet adamının hanımı aç gözlülük edip lükse dalarsa itibarı beş paraya düşer.
Oğlum Sanço!
Zenginlerin sofrasına oturma. Zenginlerle bir olan halkı unutur. Kadınların gözyaşları seni aldatmasın. Resmi işler için bile olsa bir odada bir kadınla yalnız kalma. Devlet adamının ağzı sıkı olmalı, hâlbuki hiçbir sarhoşun sır sakladığı görülmemiştir.
Oğlum Sanço!
Bilirim uykuyu seversin. Ama cenneti kazanmak istiyorsan, en sevdiğin şeyleri feda etmelisin. Beşelonya’da en evvel kalkan ve en geç yatan sen ol.
Oğlum Sanço!
Tatbik edebileceğin kanunlar çıkar. Tatbik edilmedikten sonra en sert kanunların bile bir yararı olmaz. İdarede ne çok sert ol, ne de çok yumuşak. Orta yolu seç. Ne pahasına olursa olsun adaletten ayrılma. Haklı kim ise güçlü o olsun. Sakın sinirli iken karar verme. Bağışlayıcı ol! Çünkü tüm sıfatları güzel olan Allah’ın en güzel sıfatı “bağışlayan”dır.
Oğlum Sanço!
Gece gündüz halkın arasına karış. Çarşıyı, pazarı, devlet dairelerini sık sık dolaş. Buralarda görülmen, herkesin kendisine çeki düzen vermesini sağlar. Kumarcıya, tefeciye, yoldan çıkmışlara, stokçuya göz açtırma. Bilmiş ol ki, çürük bir elma, sepetteki sağlamları da çürütür.
Oğlum Sanço!
Sade ve temiz giyin! Kimsesiz yaşlıları, fakiri, yetimi ve dul kadınları gözet. Gücü ve zekâsı yerinde olanlara iş bul.  Az ve mümkünse tek çeşit yemek ye!

Selçuk Alkan
Dahi Beyin Blog