Eğer çocuğunuza bir miras bırakacaksanız bu, onun kendisini
keşfetmesine olanak tanımanız ve yetenekleri konusunda onu desteklemeniz
olacaktır. Kendisiyle ilgili farkındalık yolculuğuna bir defa başlamış
bir çocukta bu bir alışkanlık olacak ve yaşamı boyunca uyanıklık hali devam edecektir.
Bazen ebeveynler kendisinde olmayan ama çocuğunda olmasını istediği yetenekler
konusunda, çocuklarına yönlendirme yaparak; çocuğunun bu alanda kendini
geliştirmesini isterler. Hatta bu istek ve hayallerini bir proje konusu gibi
ele alıp, plan program yapıp, çocuğu da bu programa uymak durumunda bırakanlar
var. Oysa çocuk mevcut doğal yeteneklerini, kendi istekleri doğrultusunda
keyifle kullanabildiği zaman geliştirir ve o alanda başarılı olur. Doğal olarak
da severek yaptığı bir işin sonucunda elde ettiği başarı onu en çok mutlu
edecek şeydir.
0-6 yaş; okul faktörünün olamayışı nedeniyle çocukların yeteneklerini en az yönlendirme ve kayıpla sergiledikleri dönemdir. Fakat bu çağda yetenekler çoğunlukla henüz net bir hobiye dönüşmediğinden ipuçlarını yakalamak gerekir.
İlkokul çağı itibariyle çocuğun güçlü olduğu yönler belirginleşmeye başlar. Kişilik temel taşları oturur ve ilgileri öne çıkar. Fakat bu dönemde de en büyük tehdit okullardaki sistemin çocukların yeteneklerini daha standart hale getiren sadece ders çalışmaya ve sınavlara hazırlanmaya odaklı olmasıdır. Açıkçası bu dönemde ailelerde, öğretmelerde ve toplumdaki başarı algısı sınavlardan alınan notlar üzerine yoğunlaşmıştır. Çocuğun her derste iyi olması beklenir. Kısacası, yeteneklerin tam ortaya çıkacakken veya keşfedilecekken budanmaya başladığı bir dönemdir.
0-6 yaş; okul faktörünün olamayışı nedeniyle çocukların yeteneklerini en az yönlendirme ve kayıpla sergiledikleri dönemdir. Fakat bu çağda yetenekler çoğunlukla henüz net bir hobiye dönüşmediğinden ipuçlarını yakalamak gerekir.
İlkokul çağı itibariyle çocuğun güçlü olduğu yönler belirginleşmeye başlar. Kişilik temel taşları oturur ve ilgileri öne çıkar. Fakat bu dönemde de en büyük tehdit okullardaki sistemin çocukların yeteneklerini daha standart hale getiren sadece ders çalışmaya ve sınavlara hazırlanmaya odaklı olmasıdır. Açıkçası bu dönemde ailelerde, öğretmelerde ve toplumdaki başarı algısı sınavlardan alınan notlar üzerine yoğunlaşmıştır. Çocuğun her derste iyi olması beklenir. Kısacası, yeteneklerin tam ortaya çıkacakken veya keşfedilecekken budanmaya başladığı bir dönemdir.
Bazı
çocukların yetenekleri hem çok baskın hem de çok somuttur. Ayrıca kişilik
yapısı olarak da tutkulu bir çocuksa bu yetenekleri çok büyük bir engel olmadığı
sürece bastırmak pek mümkün olmaz. Fakat bu tür çocuklar aşırı uçlardaki
çocuklardır. Toplumda bu tür baskın yeteneklerin tutkuyla birleşmiş halini
görmek mümkündür ancak nadirdir.
Somut yetenekler nelerdir?
Geliştirilip kullanıldığında gözle
görülür elle, tutulur ve hatta işitilebilir farklı ve beğenilen sonuçlar
çıkarmamızı sağlayan yeteneklerdir. Örneğin resim yapmak, şiir yazmak, yazı
yazmak, herhangi bir spor dalında ustalaşmak, beste yapmak, şarkı sözü yazmak,
bütün el becerileri, tamir etmek ve bunlara benzer birçok yetenek somut
yetenekler arasındadır.
Eğer yetenekleri sadece somut olanlarla sınırlandırırsak
bunları yapamayanları yeteneksiz olarak nitelendirmiş oluruz.
Biz her insanda eşsiz yetenekler vardır
ve her insanın yapabilecekleri doğuştan parmak izi kadar eşsizdir.
Kimi ebeveyn çocuğunun ilgi ve
yeteneklerini ilkokulda keşfeder, kimisi ortaöğretime gittiği kurslarda kimisi de
çocuk üniversiteye geldiğinde kendisi fark eder. Fakat çoğunlukla bu yetenekler
çeşitli nedenlerden dolayı erken yaşlarda keşfedilmediğinde kayba uğrarlar.
Kullanılmadığında işlevini yitirirler.
Ebeveynler için ne olursa olsun
öncelikli olan çocukların en erken yaşlardan itibaren doğal yeteneklerinin
keşiflerinin yapılarak kendine yön vermesi konusunda cesaretlendirilmesi
olmalıdır.
Anaokulu döneminde çocuklarınızı
iyice gözlemleyerek yetenekleri hakkında bilgi edinmeli ve ilkokul dönemine
doğru da bu yetenekleri onun tarafından fark edilmesine ve geliştirmesine
destek olmalısınız.
Nasıl mı?
1-Her çocuğun özel beceri ve yetenekleri olduğunu kabul edin.
Aileler çocuklara dar bir bakış
açısıyla baktıklarında yetenekleri ve becerilerini fark edemezler.
2- Onu izleyin.
Anne ve babalar çocuklarını
objektif değerlendirmeden ziyade kendi değer yargıları ve düşüncelerine göre
izlerler. Bu nedenle önce çocuğunuzu izleyin. Çocuğunuzun zihninizde fotoğrafını
çekin. Daha sonra bu fotoğrafı zihninizden silin. Bu sefer tamamen objektif
olarak oyun oynarken, yemek yerken, günlük hayatında rutin şekilde izleyin.
Neleri nasıl yapıyor? Nasıl davranıyor? Nelere ilgi duyuyor? Bunlara göre
tekrar çocuğunuzun zihninizde fotoğrafını tekrar çekin. Arada çok büyük fark olduğunu
göreceksiniz. Deneyin… Yetenek ve becerilerini açık ve önyargısız izleyin.
3- Dikkatinizi çocuğunuzun güçlü olduğu yönlere verin.
Anne ve babalar genelde çocuklarının yapabildiklerinden çok yapamadıklarına odaklanırlar.
Yapamadıklarını eleştirerek daha iyi yapmalarını sağlayacaklarını düşünürler. Oysa çocuğunuzun başarılı olduğu becerilerine yoğunlaşırsanız gerçekten çocuğunuzu daha farklı bir gözle görmeye başlayacaksınızdır.
Çocuğunuzun olumlu özelliklerini izlerken bu işten ne kadar keyif alırsanız ve gözlem radarlarınızı açarsanız tam bir yetenek avcısına dönebilirsiniz.
4-Çocuğunuzun yetenek ve becerilerini listeleyin.
Daha önce belirlediğiniz özellikleri sözel-dil, matematik, doğa, beden kullanımı, içsel zekâ, sanatsal yetenekler, müzik yeteneği gibi alanlara ayırarak gözlemlerinizi bu başlıklar altında sıralayın.
Hangi alanda daha çok olumlu beceri sıralayabildiyseniz çocuğunuzu bu alanlarda geliştirip fırsatlar tanımanız öneririz. Bu sayede ileride işinde ve özle yaşamında çok daha başarılı ve mutlu bireyler yetiştirmiş olacaksınız.
Kariyer Koçu
Deniz Ağgül Güler