Alper ESER ile Söyleşi


Sınırlar sadece beynimizdedir; nereye çizersek oraya gideriz.

Kendinizi   tanıtır mısınız?
Merhaba, 1980 İstanbul doğumluyum. İşletme mezunuyum, İngiltere’de pazarlama yüksek lisansı yaptım. Ailemin “önce iyi bir bölüm oku, müzikle hobi olarak ilgilenirsin” sözleri birçok kişiye tanıdık gelecektir. İyi bir bölüm okudum ama olmadı, müzik hep ağır bastı hayatımda. Çocukluğumdan beri bir çok enstrüman, şiir, beste, sahne çalışması, özel müzik eğitimi derken, müziğin hayatımda ne kadar çok yer kapladığını gördüm. Üniversite’den sonra özel bir okulda 1,5 yıl boyunca şan ve müzik eğitimi aldım. Üniversite, askerlik ve İngiltere’de geçirdiğim 3 yıl boyunca da düzenli sahne çalışmalarım oldu. Sahnede gitar çalıp şarkı söylüyorum, arada kendi şarkılarımı da paylaşırım dinleyenlerimle. Pop alaturka tarzında şarkılar yapıyorum genelde, romantik şarkılar.
Müziğe ne zaman, nerede ve nasıl başladınız, nedir sizi buna iten, müziğin sizin hayatınızda ki yeri nedir?
Büyük bir aileden geliyorum. Şanslıyım, ailede bir çok iyi sese sahip ve enstrüman çalabilen bireylerin olması 14 yaşımda bağlamayla, 16 yaşımda da akordeonla tanışmama vesile oldu. O dönemlerde serbest şiir ve ilk beste denemelerim olmuştu. 19 yaşımda gitarla tanıştım ve sadece ona yoğunlaştım sonrasında. Bestelerimi de hep gitarımla yaparım.  Müzik hayatımda çok önemli bir yere sahip, kendimi müzikle ifade edebiliyorum, ruhumu dinlendiriyorum desem abartı olmaz.
Birçok müzik enstrümanı çalabilmek, şarkı söylemek, beste yapmak, şarkı sözü ve şiir yazmak bir yetenek mi yoksa çok çalışmanın eseri mi?
Aslında bu anlamda hep şükrederim, tabi ki doğuştan gelen bir yetenek size bu fırsatı sunuyor ama çok çalışmak bu işin ilk prensibi. Enstrümanınızda ve sesinizin kullanımında ilerlemek için düzenli ve uzun soluklu bir çalışma yapmanız şart. Eğer başarılı olmak istiyorsanız, şiirlerinizde ve şarkılarınızda da defalarca üzerinden geçmeniz, farklı kaynaklardan beslenmeniz, kendi tarzınızı oluşturmak ve birinin benzeri olmamak için ciddi bir gayret sarf etmelisiniz. İlk şarkı ve şiirlerime, ilk şarkı söylediği zamanlara ve gitar çalış tarzıma bakarak çok çalışma ve gelişimin kendimdeki olumlu sonucunu gözlemleyebiliyorum.
Günümüzde bir çok kişi müzik alanında yer almakta.  Müzikte kalıcı başarılara ulaşmak sanırım çok kolay değil. Bir anda parlayıp sönen bir yıldız olmamak için sizce ne yapmak gerekiyor?
Pazarlama Master’ı yapan biri olarak işin marka boyutundan yaklaşmak isterim. Öncelikle başarılı bir isim olmak için kendinize has bir ses ve tarza sahip olmalısınız. İkinci olarak devamlılık şarttır, yani aynı kalitede ve düzenli olarak devam edebilmeniz gerekir. Eğer kaliteyi arttırarak ilerlerseniz başarınız çok daha yüksek olacaktır. Böylece kalıcı bir marka olur isminiz ve sanatınız. Kaliteli şarkılar sizi her zaman doğru yere götürecektir. Çabuk sönen yıldızlar genelde gündem müziği yapan ve süreklilik taşımayan çalışmalar sunan kişilerdir, bazen de sadece iyi sese sahip ama kendisi üretemeyen kişilerdir. İyi bir yorumcu kendi mutfağını oluşturabiliyorsa, kendi bestelerini üretebiliyorsa ve bunlar karşı tarafa geçip aynı duyguyu oluşturabiliyorsa kalıcı olma şansı hayli yüksek. Sadece yorumcuysanız da şarkılarınız için iyi bir kaynağınız olmalı bence.
Sizin gözünüzde iyi bir sanatçı nasıl olmalıdır? Sanat yolculuğuna siz nasıl hazırlanıyorsunuz? Müzik alanında ki hedefiniz nedir?
Bana göre iyi bir sanatçı kendine has bir tarzı olan, alanında birçok kişiden iyi ve kendini sürekli geliştiren, yenileyebilen biridir. Ben bu yolculukta hem sürekli daha iyi şarkılar üreterek, hem de yorumumu sürekli geliştirerek kendini başarıya hazırlıyorum. Hedefim şuan planladığım şekilde kendi şarkılarımdan oluşan bir albüm yapmak ve sürekli bir başarıya ulaşmaktır.
Dünya’da veya Ülkemizde Müzik alanında örnek aldığınız kimler var?
Frank Sinatra şarkıları ve yorumu beni çok etkiler. Eric Clapton şarkıları ve gitarı da aynı şekilde. Türkiye’den ise Ferhat Göçer ve Sezen Aksu, süreklilik, kaliteli yorum ve etkileyici şarkılar anlamında benim beğenime göre ilk sıradalar.
Peki, müzik dışında nelerle ilgileniyorsunuz, başka hobileriniz var mı?
Evet, salsa ve fotoğrafla ilgileniyorum yaklaşık 2-3 yıldır. Dans etmeyi çok severim, Salsa’ya İngiltere’de başladım, vakit buldukça Latin gecelerine gitmeye çalışıyorum. Fotoğrafa da 2 yıl önce bir fotoğraf grubuna katılarak başladım. Birkaç iyi fotoğrafım da belediye sokak sergilerinde sergilendi hatta.

Sizce başarmanın sınırı var mıdır.”Oldum” deyip bir yerlerde durmak gerekiyor mu?
Sınırlar sadece beynimizdedir bence, nereye çizersek oraya gideriz. Gelişimin bir sonu olduğuna inanmıyorum.
“Kişisel Gelişim”le ilgileniyor musunuz? Bununla ilgili kimleri takip ediyorsunuz?
Üniversite ve sonrasındaki iş hayatımın ilk yıllarında kişisel gelişim kitapları okurdum, uzun yıllar oldu, isim olarak sayamam ama sonrasında bunu bir hayat felsefesi haline getirip kendime uygulamaya başladım. 28 yaşımda İngilizce öğrenmeye başlamak ve 30 yaşımda İngiltere’de Master’a başlamak sanırım kişisel gelişime bakışımı özetler. Müzik konusunda da hala gelişimim için mesai harcıyorum.
İnsanlarla iletişiminiz nasıl? Bildiğim kadar çok iyi diyalog kuruyorsunuz ve sürekli pozitifsiniz. Bunu nasıl başarıyorsunuz? Alper Bey, hayatın neresindedir, hayata nereden bakar?
İletişim o kadar önemli ki her işinizde size ya yeni kapılar açar, ya da o kapıları size tamamen kapatır. İyi diyalog kurmak ve geliştirmek konusunda ben çok rahatım, genelde pozitifim ve güler yüzlüyüm, sanırım karşı tarafa bunu yansıtabiliyorum. Başarılı iletişimde sempati dışında empati kurmak çok önemli. Karşı tarafın ne düşündüğünü, nasıl hissettiğini anlamak da iletişimde başarının bir diğer yarısı sanırım. Pozitif olmaksa sadece iletişimde değil her anlamda önemli. Her zaman pozitif olmak, eldeki fırsatları görmeye yarar. Böylesi sağlığımız için de daha iyi. Ayrıca sürekli şikâyet eden, eleştiren, negatif olan insanlar genelde mutsuz olan ve çevresini de mutsuz eden insanlardır. İnsanın bakış açısını değiştirmesi çok da zor değil aslında. Karşımıza çıkan ilk kötü durumda denemeliyiz bunu bir kere sadece. Benim hayata bakışım bu şekilde.
Günümüz gençliği hakkında neler düşünüyorsunuz. Gençlerimizin sizce kendilerine özgüvenleri var mı, kendilerini yeterince ifade edebiliyorlar mı? Sizin hem günlük yaşamda hem de müzik alanında kendilerine buradan söylemek istediğiniz tavsiyeleriniz neler olur?
Bence gençlik her ne kadar kimi kesimlerce “internet gençliği” diye eleştirilse de, gayet iyi analiz edebilen, araştıran ve kendini daha rahat ifade edebilen bir gençlik haline geldi geçmişe oranla. Sosyal medyada, sokakta ve toplumsal olaylarda ben bunu gözlemliyorum. Müzikal anlamda da yeni tarzlarla çıkış yapan genç arkadaşlarıma bakınca kendilerini takdir ediyorum. Kendilerine has giyim tarzları, şarkı sözleri ve yorumlarla hem özgürce kendilerini ifade ediyorlar, hem de kalıpların dışına çıkıp eleştirileri rahatça göğüsleyebiliyorlar.
Benim genç arkadaşlarıma naçizane tavsiyem kişisel ve mesleki gelişime önem vermeleri ve sürekli çıtayı yükseltmeleri olurdu.
Müzik denen bu uzun yolculukta size sonsuz başarılar dilerim.
Çok teşekkür ederim güzel dilekleriniz ve ilginiz için…

Beyhan Vatandaş
Dahi Beyin Blog