“Askerliğini
yapmadı diye birçok genci okullara, resmî ve özel kuruluşlara çaycı, hademe olarak
almıyoruz; ama 18 yaşındaki bir genç, milletvekili seçilebilsin diye kanun
değişikliğine gidiyoruz.”
On sekiz yaşında insan demek, lise son sınıf
öğrencisi, üniversite sınavlarına hazırlanan genç, askere henüz alınmamış,
askerlik çağı henüz başlamamış, ergenlik döneminden henüz çıkmamış bir insan
yavrusu demektir. Böyle bir insan, yaşadığı 75 milyonluk bir ülkenin
milletvekili olabilir mi? Çok dürüst, çalışkan, zeki, yetenekli olabilir; ama
18 yaşındaki bir genç, milletinin, halkının temsilcisi olarak demokrasi
sisteminde nasıl seçilebilir ve nasıl yetkilendirilebilir?
Askerliğini yapmadı diye birçok genci okullara,
resmî kurumlara, özel kuruluşlara çaycı, hademe olarak almıyoruz ama 18
yaşındaki bir genç, milletvekili seçilebilsin diye kanun değişikliğine
gidiyoruz. Kişisel olarak politikacıları, hükümeti, devleti eleştirmek hakkını
kendimde görmem ve bunu yapmam. Ancak, milletimin adına uygulanan veya
uygulanması için hazırlık yapılan yanlış bir kararı ortaya koymaz isem, kendimi
suçlu, günahkâr, ayıplı ve vebal altında hissederim.
Milletvekili seçilme yaşı 40 olmalı. Çünkü
peygamberler bile bu yaşta görevlerine başlamışlardır. Sanatçılar en değerli
eserlerini bu yaşta vermişlerdir. İnsanın en olgun, yeteneklerinin en üst
düzeye çıktığı, kapasitesinin en fazla genişlediği bir çağdır 40 yaş ve
sonrası… Ayrıca üniversiteyi kesinlikle bitirmiş olması gerekmektedir. Lise
mezunları artık sadece beden işlerinde iş bulabiliyor. Alışveriş mağazalarında
kasiyerlik veya tezgâhtarlık yapabilmek için bile iki yıllık meslek yüksek
okulu veya dört yıllık fakülte mezunu olma şartı aranıyor. Otobüs firmalarında
yolculara bilet yazan da üniversite mezunları…
Mustafa Kemal Atatürk, bulunduğumuz yüzyılın en
büyük birkaç dehasından ve dünyaya yön veren adamlarından biridir ve bu şans Türkiye’ye,
Türk milletine nasip olmuştur. Ancak Mustafa Kemal Atatürk de olsa, 18 yaşında
milletvekili olması yanlıştı ve zaten o deha böyle bir göreve aday bile
olmazdı; böyle bir vazifeyi kabul etmezdi. Milletvekili seçilecek kişinin basit
trafik suçu hariç (kırmızı ışıkta geçmek, fazla sürat yapmak gibi) hiçbir suç
kaydı, sabıka kaydının da olmaması gerekir. Bunun yanında milletvekili
dokunulmazlığının sadece meclis kürsüsü ile sınırlandırılması gerekir. 18
yaşında bir erkek, bir kızla yüz yüze bakamayacak kadar ürkek, utangaç, masum,
saf bir insandır. 18 yaşındaki bir kız, bu yalan ve kahpe dünyada hiçbir
kötülüğü düşünemeyecek kadar toy ve korunmaya muhtaç bir ana-baba kuzusudur.
Evet! Savaş olur, ülkemizi korumak için, işgal altına alınmak istenilen vatan
topraklarımızı savunmak için 18 değil, 8 yaşındaki evlatlarımızı bile silah
altına alabiliriz. Bu başka bir meseledir. Ancak ülkeyi ve milleti temsil etmek
çok başka bir meseledir. 18 yaşındaki nüfus yoğunluğunu dikkate alarak,
yapılacak ilk seçimde bu nüfustan gelecek oyları hesaplamak suretiyle bu
çocuklara seçilme hakkı vermek büyük bir vebaldir. Seçme hakkı verilebilir;
lâkin seçilme hakkı çok ayrı bir konudur. 18 yaşındaki genç, ülkesinin
sorunlarını nasıl bilebilir? Ülkesini ve dünyayı yeterince nasıl tanıyabilir?
Uyuşturucu mafyaları, terör, seks köleliği ile mücadele yöntemlerine yönelik
olarak meclise ne gibi katkılar sağlayabilir? İşsizliğe, pahalılığa nasıl çare
bulabilir? Uluslararası ilişkilere yönelik nasıl bir fikir yürütebilir? Ben,
orta düzey emekli bir asker yöneticisiyim; 54 yaşındayım. Yüzlerce değil,
binlerce insan tanıdım ve binlerce kitap okudum; yüzlerce makale yazdım; ancak
kendimi hâlâ milletvekili olabilmek için yetersiz hissediyorum. Siyasetin,
ülkenin kaderinde rol almanın çocuk oyuncağı olmadığını, bilakis ağır bir vebal
olduğunu biliyorum. Böyle bir ağırlığı omuzlarımın taşıyamayacağını düşünüyorum.
18 yaşında, henüz hayatın çirkinlikleri ile karşılaşmamış, henüz aşkı doyasıya
yaşamamış ve henüz gizli, platonik sevdalısını hayal ederek gülümsemeye çalışan
bu küçücük evlatlarımızın körpe omuzlarına milletvekilliği gibi bir sorumluluğu
yüklemeye çalışmak, bence bu âlemin değil, âlemlerin hatası, ayıbı, günahı
olur.
Vedat Kuşaklı / mkp.vedatkusakli@gmail.com
Kaynak: www.gencgelisim.com