İkisini de erken sayılabilecek yaşlarda kaybettik. Özellikle “öldürüldü
mü?” tartışması yüzünden Turgut Özal’ın vefatı hala konuşulmaya devam ediyor.
Bu yazımızın konusu bu değil elbette ki. Siyasetle ilgilenen, ilgilenmeyen
herkes tarafından sevilen Turgut Özal’ın liderlik ve yönetim özelliklerini yazımıza
taşıdık.
Sekizinci
Cumhurbaşkanı Turgut Özal, 45-46. hükümetlerde de başbakanlık yapmıştı. 13 Ekim
1927'de Malatya doğdu, 17 Nisan 1993'te Ankara'da cumhurbaşkanlığı görevini
sürdürürken aramızdan ayrıldı. İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği
bölümünü bitiren Turgut Özal, küçüklüğünde pilot olmak istiyormuş, ancak
eşekten düşerek kolunu sakatlayınca bu hevesinden vazgeçmek zorunda kalmış.
Gelin, eşeğin oyunbozanlığından cumhurbaşkanlığına yükselen yaşam öyküsünde
yenilikçi, girişimci, aksiyoner ve içimizden biri olarak akıllara kazınan
Turgut Özal'ı böylesine farklı kılan liderlik özelliklerine göz atalım.
Turgut
Özal Nasıl Bir Liderdi?
Asık
suratlı ve mesafeli değil, her zaman sokakta, halkın içinde ve güler yüzlü bir liderdi
ve her zaman iyimserdi. Oldukça zekiydi ve zekâsını, tükenmek bilmeyen bir
çalışma azmiyle desteklemişti. Tevâzu ve hoşgörü sahibiydi. Yüzünü topluma
dönen, halkın içinden, halkın yanında imajını veren bir siyaset adamıydı. Düşünce
ve aksiyon adamıydı, söz kadar eyleme de önem verirdi. Karşılaştığı sorunları
köklü ve makro yaklaşımlarla, geniş çapta değerlendirir, uzun vadeli ve
sağlıklı çözümler üretirdi. Yenilenme taraftarıydı, düşse de kalkmayı bilirdi. Eski
köye yeni adet getirmekten çekinmezdi. Kolay kolay vazgeçmezdi, ısrarcıydı. Tonton
görünüşünden asla beklenmeyen cesur ve kararlı bir kişiliği vardı. Üzerine
aldığı görevlerde ciddi bir sorumluluk zihniyeti ile hareket eder, neticeyi
alıncaya kadar konuyu takip eder, işi bitirirdi. Türkiye'de enerji, telekomünikasyon, ekonomi
politikaları, dış ticaret gibi çeşitli alanlarda önemli gelişme ve
ilerlemelerin önünü açmıştı. Enerjisini kaybetmezdi.
Kısa
vadeli mesleki çıkarlara değil, uzun vadeli kariyer hedeflerine kilitlenirdi.
Yüklendiği görevlerde misafir veya kiracı değil, ev sahibi sorumluluğu ile
hareket ederdi. Risk alır, ancak tedbirsiz ve basiretsiz hareket etmezdi. Kendisine güvenirdi ve kendisinin de güvendiği
kişilerle çalışmayı tercih ederdi. Dengeli düşünür, sağ ve sol beynini
kullanabilirdi. Yani hem IQ’ su, hem de duygusal zekâsı yüksekti. Gerektiğinde
rasyonel, gerektiğinde de duygusal bir bakış açısı sergileyebiliyordu. İmkânlar
arasında, gerçekleştirilebilecek en iyi alternatifi seçmeye özen gösterirdi. Tabuları
yıkan, cesur, kemikleşmiş yargılardan uzak bir yapısı vardı. Uygulamada
karşılaşılabilecek sorunları inceler ve çözümlerini önceden geliştirirdi.
Çok iyi bir hazırlık yapmadan ortaya çıkmazdı. Uygulamanın
başarısını güvenceye almadan eyleme geçmezdi. Eyleme geçince hızlı ve kararlı
bir icra sergilerdi. Sağduyulu, kararlı, basiretli şekilde hareket etmeyi
tercih ederdi. Her alanda liberal bir anlayışa sahipti. İnançlara saygılı,
bireyi esas alan devlet anlayışını, hoşgörü, dayanışma gibi temel değerleri her
şeyin üstünde tutardı. Halkın manevi
değerleriyle evrensel değerleri uzlaştırmayı hedeflemişti.
Türk
milletinin bağlı olduğu geleneklerle modern dünyanın gereklerini çatıştırmak yerine
uzlaştırmayı tercih etti. Toplumun
manevi değerlerine kayıtsız kalmadı, istismara yönelmedi. Kendisiyle ve değerleriyle
barışık bir siyasetçiydi. Tutku, heyecan ve coşku insanıydı. Esnek düşünürdü,
kemikleşmiş yargıları yoktu. Siyasette reformcu kişiliğiyle öne çıktı.
Göstermelik değil, Türkiye'yi dönüştüren yapısal reformlara imza attı. Yerleşik
kuralları altüst etti. Deniz kıyafetleriyle kışlaya girdi, şortla askerleri
selamladı. Cumhurbaşkanı olunca topluma kapalı olan Çankaya'nın kapılarını
ardına kadar açtı, devletin soğuk yüzünü tonton görünümü ve sempatik
hareketleriyle sevimli hale dönüştürmeyi başardı. Türkiye'yi içine kapalı
olmaktan çıkardı, ülkenin ufkunu açtı. İcraatları
sırasında her kanattan gelen ağır eleştirilerin hedefi oldu. Kimi hamleleri
büyük dirençle karşılansa da o, kararlılıkla kararlarını uyguladı.
Renkli bir günlük yaşamı vardı, devletin ve soğuk klasikleşmiş
görüntüsünü değiştirdi. Ciddi işler yapıyor olması, güler yüzünü, neşeli ve
şakacı tavrını kaybetmesine sebep olmadı. Bilinen gerçeklere farklı bir yorum
getirdi, pek çok kişiyi ardından sürükledi. Bazı kişilerin sadece gönüllerinden
geçirebildiklerini dile getirdi ve aksiyona döktü. Halkla duygusal yönden
yakındı, yeri geldiğinde bir baba, ağabey ya da amca gibi davranırdı. Emir
vermek değil, hizmet etmek kaygısı içindeydi. Medyayla ilişkileri iyi tutmaya
özen gösterirdi, hiç kimseye karşı tavır almazdı. Hareket halindeydi, yerinde
oturamazdı, inisiyatif alırdı ve her zaman sahnedeydi.
Cumhurbaşkanlığı
görevine geldiğinde, TBMM'de yaptığı teşekkür konuşmasında; "21. Yüzyıla
doğru giderken, üç büyük, üç temel hürriyeti geliştirmenin, sımsıkı korumanın
uygar dünyanın önde gelen devletlerinden biri olmamızın vazgeçilmez şartı
olduğunu görmeliyiz." diyen Turgut Özal, bunları düşünce hürriyeti, evrensel
anlamda din ve vicdan hürriyeti ve girişimcilik
hürriyeti olarak sıralamıştı. Bu hürriyetlerin Türk Milleti'nin yaşam
kalitesini yükselteceğini, dünyanın değişen şartları ne olursa olsun, kendi
kaderini tayin etme konusunda milletimizi daha güçlü kılacağını savundu.
Liderlik Özelliklerini Aydınlatan Sözleri
Biz çocukları severiz. Biz gençleri severiz. Biz insanı
severiz. İnsandan daha mübarek, ne bir mahlûk, ne bir kurum, ne de bir doktrin
vardır. Devlet de, kalkınma da, iktisadi gelişme de tek bir amaç taşır:
İnsanın, insanca, özgürce, refah ve mutluluk içinde yaşaması.
Biz çağı doğru okuyorduk ve çağı doğru okumak demek, Türk ekonomisini dünyadaki mukadder gelişmeleri göğüsleyebilecek donatıma kavuşturmak, dünyanın gidişatına senkronize etmek demektir.
Biz çağı doğru okuyorduk ve çağı doğru okumak demek, Türk ekonomisini dünyadaki mukadder gelişmeleri göğüsleyebilecek donatıma kavuşturmak, dünyanın gidişatına senkronize etmek demektir.
Bir şeye karar verdim mi, dosdoğru giderim. O iş elimden
kurtulamaz. Ben öbür dünyaya inanır ve bu dünyanın bir geçiş yeri olduğunu
düşünürüm. Öbür dünyada bugün yaptıklarının hesabı sorulur. İlim sahibinden
ilmini, para sahibinden paranı “doğru yolda kullandın mı?” diye sual edilir.
Bize de “Sana hizmet imkânı verdik, bu imkânı iyi değerlendirdin mi?” diye
sorulur.
Kaynaklar:
www.turgutozal.org.tr/ - 2k
tr.wikipedia.org/wiki/Turgut_Özal - 66k
www.kimkimdir.gen.tr/kimkimdir.php?id=24 -
60k
Adem Özbay
ademozbaya@gmail.com
Kaynak: www.gencgelisim.com