Süleymaniye Mâbedi Ve Ağlama Duvarı




Süleyman Mâbedi’nin inşâsında iş paylaşımı yapılmıştı. Zenginler, sadece maddi gücünü kullanarak bir kısmını, fakirler ise kendi el emekleriyle diğer kısmını yapmışlardı. Fakir olanlara düşen kesim, yani batı duvarı en geç biten taraftır.

 Efsaneye göre Tanrı da, “Batı duvarında ümmetimin alın teri var; o duvarı sonsuza dek kutsuyorum” demişti. Mâbedin diğer taraflarından hiçbir eser kalmamasına rağmen batı duvarı dimdik ayaktadır.
Efsaneye göre Hz. Süleyman, mâbedi yaptırmaya karar verdikten sonra rüyasında meleklerden birini görür ve bu melek: “Allah’ın adını onurlandırmak için yapacağın bu tapınağa, tüm halkın kendi olanakları dâhilinde katılımını sağlayacaksın” der. Bunun üzerine Hz. Süleyman, her sınıftan insanı sarayına davet eder, iş bölümü yaptırır. Bu iş bölümünde, fakir ve muhtaç kesime batı duvarının inşâsı düşer. Halk, gerekli inşaat malzemelerini, ustabaşlarını satın almış zengin kesimin aksine, bin bir güçlükle koskoca taşları keser, yontar. Tapınağın en son biten bölümü de bu olur. Görev bitince Hz. Süleyman, ortaya çıkan eseri inceler, bakışlarını batı duvarı üzerinde durdurur ve: “Fakir ve muhtaç halkın el emeği ve alın teri, benim nazarımda en değerli olanıdır. Bu duvarı ebediyen kutsuyorum, Allah’ın kutsal varlığı, batı duvarını ebediyen terk etmeyecektir.” der.
Bu duvar karşısında insanlar neden ağlıyorlar?

Süleyman Mâbedinin inşâsında iş paylaşımı yapılmıştı. Zenginler, sadece maddi gücünü kullanarak bir kısmını, fakirler ise kendi el emekleriyle diğer kısmını yapmışlardı. Fakir olanlara düşen kesim, yani batı duvarı en geç biten taraftır. Efsaneye göre Tanrı da, “batı duvarında ümmetimin alın teri var; o duvarı sonsuza dek kutsuyorum” demişti. Mâbedin diğer taraflarından hiçbir eser kalmamasına rağmen batı duvarı dimdik ayaktadır.
Bunu gören Yahudiler pişman olmuşlar, bu pişmanlıklarını ağlama duvarında dile getirmişler. Bu yüzden onlar için ağlama duvarı oldukça önemlidir.
Sizler için bir hahamı ziyaret edip, ağlama duvarı hakkında biraz bilgi istedim.
Haham İshak A.'ın açıklaması ise şöyle:
“Biz Yahudiler, isteklerimizi, sıkıntılarımızı ağlama duvarı karşısında dile getiririz. İnanışımıza göre Tanrı orada bizimle birlikte.”
Yahudi bir tüccar ise şöyle diyor:
“Ben İsrail’de yaşadığım yıllarda, her gün dükkânıma gitmeden önce Ağlama Duvarı’na gidip ağlar ve Tanrı’ya münâcât ederdim. Çünkü o duvar fakirlerin duvarıdır. Bu yüzden, ne kadar zengin olsam da atalarımın düştüğü duruma düşmemeyi dilerdim. Af dilerdim. Orada huzuru bulurdum.”
Bunları benimle paylaştığı için Haham İshak’a teşekkür ediyorum.
Özetlemek gerekirse ağlama duvarı, Yahudiler için arınmaya açılan bir kapıdır. Yaptığı hareketlerin anlamına gelince, bana bu konu hakkında tatmin edici bir cevap vermediler. Ama benim görüşüm; tasavvuftaki letâif, Hint öğretilerinde ise çakra açma metoduna çok benziyor. İç huzuru yakalamalarındaki esas sır bu olsa gerek!


Murat Şahan

muratsahaniletisim@hotmail.com

Kaynak: www.gencgelisim.com