Gülen Çocuk Gözler



Kederden öleceğini sandığın anlar olur. Dünyaya küstüğün, kendine darıldığın anlar. Hiçbir şey ve hiç kimse seni kandıramaz ve seni alıp bir güzelliğin kenarına götüremez hiçbir güç. Ne annenin şefkatli sözleri, ayrılıklar sonrası babana kollarını açıp koşmaların ne de sevgilinin kollarına düşmeler seni avutamaz.


Beni böylesi anlarda avutan tek şey çocuk gülüşleri. Sıcak çocuk bakışları. Annesinin elinden tutmuş düşmemek için zorlanarak yürüyen, ya da babasının kucağında elini uzatıp simit isteyen çocuklar. Sonra  her gördüğünü istemeye başlayan ve ağlarken birden gülen çocuklar.

Umarsız, dünyaya meydan okuyan, acıları silip süpüren gülüşler. Küçük inci tanesi iki seyrek diş. Sıcacık ışıl ışıl iki göz. Sanki biri yıldızları geceden çalmış da o ufak yüze monte etmiştir. Işıl ışıldır gülünce…

Onlara bakarken, onları seyrederken birden bire ne keder kalır ne hüzün. Beni alır bir aydınlık sabahtan diğerine taşır. Onlarla başlarım gülmeye, onlarla ağladığım gibi.

 Çocuklarla göz göze gelmek için dikkatlerini çekmeye çalışırım. Beni görse ne yapacağımı bilmeden verdiğim bir uğraştır bu.
Çocukların umurunda değildir dünya, ben ve kederim. Gördüğünü ister, canı isterse ağlar ve birden, sebepsi yeniden gülüverir. Görmese de beni, göz göze gelmesek de o güzelim gözleri izlemek, o sıcacık gülüşleri tatmak adamda ne keder kor, ne de umutsuzluk.                                                                                                      
Dünyanın her yerinde çocukların yüzünde açan aynı çiçektir, binbir rengiyle aynı kokuyu duyan. Çocuk gülüşler, çocuk sevişler hep aynıdır. Bazen Afrika’da açlığı, dizlerinde titreme bir kara çocuğun yüzünde görürsün onu. Bazen sarı saçlı, mavi gözlü kızın yüzünde. Ya da Diyarbakır’da kara saçları kir içinde, ürkek, çekingen bir oğlanın yüzünde.
Varoşlarda da olsa, şehrin en lüks semtinde de hep aynıdır o. Ne yokluk bilir ne yoksulluk. Ne varlık bilir ne de bolluk. Bildiği bir tek şey vardır. Sıcak ve candan gülmek.
Ve hiç kimse bu güzel, bu sıcak gülüşe kayıtsız kalamaz.  
Silemediği acı, yıkamadığı umutsuzluk yoktur o gülen çocuk gözlerinin.
Hiç düşündünüz mü, ne çok şey borçluyuz çocuklara. Işıklı gözlerine, sıcak gülüşlerine…
Adı Başak’tır, Berfin. Belki de Ozan ya da Gökçe. Ne fark eder ki   adının ne olduğu?.. Gözleri hep aynı, gülüşleri hep öyle sıcak değil midir?
Ben kendi payıma çok şey borçluyum.
Acılarımı yıkadım, karamsarlığa düştüğüm her seferde, umutlarımı yeniledim çocuk gülüşlerinin aydınlık sabahında…

HASAN KAYA

Ve…
Bir öğretmenin gözüyle çocukları görmek, hissetmek, yaşamak ve sevmek…
( Ceyhun Atıf Kansu’ nun bu müthiş şiirinin bir köy öğretmeninin ölmeden önce söylediği son sözler olduğunu bilmeniz gerektiğini düşünüyorum … )

DÜNYANIN BÜTÜN ÇİÇEKLERİ
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Bütün çiçekleri getirin buraya,
Öğrencilerimi getirin, getirin buraya.
Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer,
Bütün köy çocuklarını getirin buraya,
Son bir ders vereceğim onlara,
Son şarkımı söyleyeceğim,
Getirin,getirin… ve sonra öleceğim.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Kır ve dağ çiçeklerini istiyorum;
Kaderleri bana benzeyen,
Yalnızlıkta açarlar, kimse bilmez onları,
Geniş ovalarda kaybolur kokuları…
Yurdumun sevgili ve adsız çiçekleri,
Hepinizi, hepinizi istiyorum, gelin görün beni, 
Toprağı nasıl örterseniz öylece örtün beni.
Dünyanın  bütün çiçeklerini diyorum,
Afyon ovasında açan haşhaş çiçeklerini,
Bacımın suladığı fesleğenleri,
Köy çiçeklerinin hepsini, hepsini,
Avluların pembe entarili hatmisini,
Çoban yastığını, peygamber çiçeğini de unutmayın,
Aman Isparta güllerini de unutmayın,
Hepsini, hepsini bir anda koklamak istiyorum,
Getirin, dünyanın bütün çiçeklerini istiyorum.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Ben köy öğretmeniyim, bir bahçıvanım,
Ben bir bahçe suluyorum gönlümde,
Kimse bilmez, kimse anlamaz dilimden,
Ne güller fışkırır çilelerimden.
Kandır, hayattır, emektir benim güllerim.
Korkmadım, korkmuyorum ölümden,
Siz çiçek getirin yalnız, çiçek getirin.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Baharda apolatlı kırlarında açan,
Güz geldi mi Kop dağına göçen,
Yürek yaylasında, Toros dağlarında eğleşen,
Muş ovasından, Ağrı eteğinden
Gücenmesin bütün yurt bahçelerinden,
Çiçek getirin, örtün beni,
Eğin türkülerinin içine gömün beni.

En güzellerini sayamadım çiçeklerin,
Çocukları, öğrencilerimi istiyorum,
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Yalnız ve çileli hayatımın çiçeklerini,
Köy okullarında açan, gizli ve sessiz,
Bakımsız ama kokusu eşsiz çiçek.
Kimse bilmeyecek seni, seni beni kimse bilmeyecek.
Seni, beni yalnızlık örtecek, yalnızlık örtecek.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Ben mezarsız yaşamayı diliyorum,
Ölmemek istiyorum.
Yaşamak istiyorum.
Yetiştirdiğim bahçe yarıda kalmasın,
Tarumar olmasın istiyorum, perişan olmasın,
Beni bilse bilse çiçekler bilir dostlarım,
Niçin yaşadığımı ben onlara söyledim,
Çiçeklerde açar benim gizli arzularım.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Okulun duvarı çöktü, altında kaldım,
Ama ben dünya üstündeyim, toprakta,
Yaz kış bir şey söyleyen toprakta,
Çile çektim, yalnız kaldım, ama yaşadım,
Bilir bunu bahçeler, kayalar, köyler bilir.
Şimdi sustum, örtün beni, yatırın buraya,
DÜNYANIN BÜTÜN ÇİÇEKLERİNİ GETİRİN BURAYA!..


Çocuk yetiştirmek en büyük sanattır. Çocukların genel davranış özelliklerini anlamak, onların ruh dünyalarına inmek herkesin yapabileceği bir şey değildir.
Anneler genellikle ( veya bunu genellemek gerekirse babalar da…) çocukların salt fiziksel bakımlarına yönelik ( beslenme, barınma, giyinme vb…) sorunları ile ilgilenip duygusal açlıklarını hesaba katmazlar. Bu konuda Amerikalı bir sağlık görevlisi şahsi görüşünü şöyle belirtiyor:
“ Acil sağlık müdahaleleri yaparken olaylardan çocukların etkilendiğini, bazı psikolojik problemleri oluştuğunu görüyorum. Anne ve babalara veya bakım veren kişilere çocukların sıkıntılarından bahsettiğimde, ‘onlar çocuk ne olacak ki’  diyorlar, ben buna dayanamıyorum, onların ruh dünyası var”
Biz ruhsal sorunlarla ve bu konuda yapılan hatalarla uğraşırken madalyonun öbür yüzünde ihmale bağlı basit sebeplerle ( kötü bakım, kaza, salgın hastalık vb…) milyonlarca çocuk hayatını kaybediyor.


Emrah İpek ne diyor şarkısında ?
Hatırlayın…
“ Bizim çocuklarımız onlar
  Bizim evlatlarımız…”

Evlatlarımıza sahip çıkalım her yönden. Sadece fiziksel değil, ruhsal yönden de…

Gonca Güvenir
Dahi Beyin Blog

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder