Kendimizi Tanıyabilirsek Değişeceğiz ve Gelişeceğiz


Kendimizi tanımak ve bilmek niçin bu kadar önemlidir? Çünkü kendini keşfedemeyen, özelliklerini, potansiyellerini bilemeyen birey kendinden habersizdir. Dolayısıyla çevresinden, dünyadan ve içinde bulunduğumuz muhteşem evrenden de habersizdir. Bu yüzden birçok şeyi kaybetmeye mahkûmdur. Ancak kaybettiği şeylerin farkında bile değildir. Amacı başarıysa, kendisine sunulmuş olan başarı imkânlarından, amacı mutluluksa, mutluluk imkânlarından habersizdir. Bu imkânlar ömür boyu kişinin yanı başında beklemeyebilir. Zamanında harekete geçip, bunları tespit ederek fırsatları değerlendirmek gerekir.
Yaşadığımız sürece, Yaratıcımız  bizlere birçok fırsat sunmaktadır. Onları alıp değerlendiremediysek sızlanmak nafile…
Mesnevi’yi muhteşem bir şekilde tercüme eden Şefik Can şöyle diyor:
“Nerede olursak olalım, etrafımızda dünyanın çeşitli yerlerinden gelen radyo dalgaları vardır. Bir radyomuz olur da açarsak, ne sesler duyarız. Bu sesler radyonun gücüne ve kuvvetine bağlıdır. Biz de kendi gönül radyomuzu açabilsek, ne ilahi nefhalar alacağız? Ne güzel sesler duyacağız?”
İsmail Karasu,”Yaşam Coşkusu” isimli kitabında, hayatın bize vereceği armağanlara karşı gözümüzü açık tutmamızı, çünkü bu hediyelerin bazen umulmadık paketler içerisinde gelebileceğini ifade etmektedir.
Kendini tanımayan ailesini tanıyamaz. Çevresini, dünyasını, evreni ve de Evren’in Sahibini gerektiği gibi tanıyamaz. Nereden geldiğini, nereye gittiğini, neler yapması gerektiğini, neler yaptığının ötesinde neler yapabileceğini kavrayamaz.
Ömür yolunun başarı geçitlerinde gerçeğe ulaşabilme, iyiyi, güzeli, doğruyu ve zirveyi yakalayabilme kodları benliğimizde gizlidir. Kendimizi gerçekten bilebilirsek bu kodları çözmeye başlayacak ve bambaşka bir hayata doğru yelkenlerimizi açabileceğiz.
Kendini bilen insan,  kendine faydalı olduğu gibi çevresine de faydalı olur. En güzel surette yaratılan insan, varlığını tanıyabilirse kendisinin ve hayatın şifrelerini çözmeye başlar. Her çözdüğü şifrede bambaşka ve muhteşem dünyalarla karşılaşır ve bu yolda engel perdelerini bir bir yırtarak zirveye doğru yol alır.
İnsanın kendini tanıması, beden organlarını ve fonksiyonlarını bilmenin yanında, zihinsel-sanal araçlarını, duygusal ve ruhsal özelliklerini, bunların potansiyel güçlerini bilmesi ve bu dünyada niçin yer aldığını ve görevlerini kavramasıyla mümkün olur.
İnsanı sadece maddi bir varlık olarak kabul etmemiz, eksik bir kabul olur. Çünkü insanda akıl, kalp, ruh, sezgi, bilinç, vicdan gibi, insanı insan yapan ve diğer canlılardan ayıran önemli değerler vardır. İnsana maddi boyutların yanında birtakım madde ötesi boyutlar da sunulmuştur. Bu nedenle maddi gelişimi yanında, manevi gelişim de koordineli bir şekilde kullanması durumunda gerçek “tekâmül” den bahsedebiliriz.

Yüreğindeki Sen/Selçuk Alkan/Akis Kitap
Dahi Beyin Blog

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder