İletişim
kurarken veya karşılıklı sohbet ederken ne kadar sakin, ne kadar pozitif yaklaşıyor,
bunu öğrenmem gerekiyordu. Karşılıklı talepler ortaya konduğunda, kendi
fikirlerini önceleyerek mi karar veriyor yoksa orta noktayı bulmaya mı
çalışıyor?
Ortak
noktalarda buluşulduğunda özgüven noktasında karşılıklı tatmin yaşanıyor. Dolayısıyla
kişiler birbirleri üzerinde olumlu etkiler bırakmış oluyorlar.
İletişimde
sürekli kullanılan “Hayır”lar iletişimi koparabilir ve hatta tartışmaya neden
olabilir. “Bunu bir daha düşünelim, daha sonra tekrar konuşalım.” dediğimizde,
ortam esner, hoşgörü ve iletişimin devamı sağlanır.
İletişimde
taktığımız maskeler, işimizi zorlaştırıyor. Bu kadar kalın maskeler takmasaydık
keşke… İnsanlık adına, böyle bir program
olmasaydı. Elimizde belki onlarca maske var. Aile içindeki maskelerimiz, iş
ortamındaki maskelerimiz, bir sürü farklı yüzümüz var. Tabi ki maske olacak, çünkü her yerde aynı
yüzümüzle kendimizi ortaya koyamayız. Ben de maske kullanıyorum, ama benimki
ince ve yerinde. Ben maskeyi yerinde ve dozunda kullanıyorum. Dolayısıyla ne
inciniyorum ne de karşımdakini incitiyorum. Bununla beraber oynamam gereken
rolü oynarken, karşı tarafa da, kendime de zarar vermiyorum.
Ahmet
Bey’le birlikte iken yerine göre arkadaş oluyorum ve arkadaşlığı oynuyoruz.
Yani sadece Fatma Taş olarak değil, bazen bir bakıyorum, ona abla oluyorum,
bazen bilgelik yapıyorum ya da çocuk oluyorum. Ne olursa olsun, içimde var olan
neyse çıkarıp onu kullanıyorum. Evliliğimizde rutinlik olmaması için, yaşama
anlam katmak adına, bu tür güzellikler yapıyorum.
Bunun
dışında çok kalın maskeler kullananlar var. Özellikle annesi babası ayrı olan
çocuklarda bunu daha net görebiliyoruz. Çocuk sürekli yer değiştirmek zorunda
kaldığından babasına gittiği zaman ayrı bir maske, annesine gittiği zaman ayrı
bir maske kullanıyor. Ve çocuk kendini yaşayamamaktan dolayı o kadar çok yıpranıyor
ki ve nihayet psikolojisi bozuluyor. Özellikle çocuklarımızın ne kadar maske
kullandıklarını çok iyi bilmemiz gerekiyor. Ben kendi çocuklarımda bunu
gözlemliyorum. Bugüne kadar onlara çok fazla maske kullandırtmadım. “Neyseniz o
olun, kendiniz gibi olun, kendinizi oynayın.” şeklinde programladım. İhtiyaç
duyulduğunda küçük küçük maskeler kullanabileceklerini de öğretmek gerekiyor.
Hoşgörüsüzlük
örnekleriyle çok fazla karşılaşıyorum. Bir hanım anlatmıştı. Eşi yemeğe çıkma
teklifinde bulunuyor, birlikte güzelce yemeğe gidiyorlar, sohbet ediyorlar.
Sonra konu eşinin ailesine geliyor ve tartışma başlıyor. Eşi masaya vuruyor,
kalkıp gidiyor. Bu bir oluyor, iki oluyor, derken hanım “Ben artık yemeğe gitmiyorum.
Çünkü sohbet esnasında konu dönüp dolaşıp kendisine geldiğinde, işin içinden
çıkamayıp şiddet uyguluyor. Kendini kontrol edemiyor ve rezillik çıkarıyor. O
yüzden onunla insan içine çıkmaya çekiniyorum.” demişti. Eşinin asabiliğinden,
sinirliliğinden bahsetmişti ve nasıl aşacağını bilmiyordu.
Yapılacak
şey, eşinizin hassasiyeti olan konulara girmeden, zaaflarına dokunmadan, işin
içine espri katarak, iletişiminize devam etmektir. Sorunu kim çıkarıyorsa,
karşı tarafın bunu kontrol etmesi gerekiyor. Bu tür durumlarda zekâyı, aklı iyi
kullanmak önemlidir.
Burada
incelememiz gereken şey, neden evlenildiğidir, evlenmiş olmak için mi yoksa mutluğu
ve huzuru yakalamak için mi? Aslında suç yine bizde, çünkü evlatları yetiştiren
yine biz anneleriz. Gençlere çocukluklarında vermemiz gereken, iyi bir eş olma
programını yeterince başaramıyoruz. Anne ve baba modeldir. Evde en baskın
karakter kimse, çocuk onu modeller. Bu yüzden hem sözlü hem de bedensel olarak
verdiğimiz mesajlara çok dikkat etmeliyiz.
150 Soruda Evlilik/Akis Kitap
Dahi Beyin Blog
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder