Çiftler
arasında anlaşma ve anlaşılma çok önemli. İletişimimiz tek taraflı kalmamalı,
‘hep ben anlaşılmalıyım, hep ben dinlenmeliyim, benim dediğim olmalı’ gibi
düşüncelere dikkat edilmesi gerekiyor. İletişimde en önemli şey dinlemektir.
İletişimi iyi bilen insanlar önce dinler, dinledikten sonra analiz eder. Neyi,
nasıl ifade edeceği konusunda bir beyin programı oluşturur, daha sonra da
konuşmaya başlarlar. Bu konuşma kısa, öz ve kalitelidir. Yani geçmişte olanları
ısıtıp tekrar ortaya koymanın hiçbir anlamı yoktur.
Diyaloglar kısa, öz ve kaliteli
olmalı. Ancak, tartışma anında kendimizi tam olarak ifade edemiyorsak, devreye
aileleri dahil ediyoruz. Aileler hakkında yorumlar yapılıyor ve incitmeler daha
da büyüyor. Burada neyi, nasıl konuştuğumuzu çok iyi bilmemiz gerekiyor.
Dengeyi koruyabildiğimizde otokontrol bizde olacaktır.
İletişimin
en önemli özelliklerinden bir tanesi anlaşılmak ve karşı tarafı anlama programı
içine girmek. Sık sık “Seni anlıyorum.” cümlesini kullanmamız gerekiyor. Bu,
karşı tarafa anlaşılmaya çalışıldığını hissettirir ve karşımızdakini de iletişime
devam ettirir. İletişimin sağlıklı devam etmesi için ise; “Seni dinlemek
istiyorum, şu anda beynimi boşalttım, her şeyimle seni dinliyorum.” demek
iletişime tamamen kanalize olmaktır ve sorunlara çözüm üretmektir.
İfadelerin
güçlü olması için en önemli nokta dinlemek ve yerinde konuşmaktır. Çok karıştırmadan,
dallandırıp budaklandırmadan az ve öz konuşup iletişimin devamını sağlamak
gerekir. Böyle yaptığımız zaman, “Sen benim için önemlisin, değerlisin, seni
anlamaya çalışıyorum, çünkü seni dinliyorum.” demiş oluyoruz.
Bu
soruya eşim şöyle cevap vermişti: “İletişim zaten anlama ve anlaşılmadır. Belki
ben bana göre doğru olan bir yanlışı savunuyor olabilirim veya sizin
algılamanız farklı olabilir. Bu durumda, çaba sarf edip birbirimizi anlamaya
çalışmalıyız. Bu anlamda karşılıklı konuşarak düzeltmeler yapacağız.” 17 yıldır
birbirimizi anlayabiliyoruz. Yani, eğer bir yanlış anlaşılma varsa, tekrarladığımız
takdirde, ne denilmek isteniyorsa bu da öğrenilmiş oluyor. Bu çok önemli.
Birbirini dinlemeyen, anlamayan veya anlamak istemeyen, dinlemek istemeyen o kadar
çok çift var ki…
Bir
danışanım; “15 yıllık evliyim, eşimle bir saatlik bile sohbetimiz olmadı. Gün
içinde kullandığımız cümlelerin sayısı bir elin parmaklarını geçmez.” demişti.
“Peki, siz iletişim kurmak için neler yapıyorsunuz?” dediğimde hanım; “Eşim
beni hiç dinlemiyor ki, ne konuşayım?” demişti. İşte iletişim burada kopuyor.
Evlilikte eşler birbirlerini dinlemiyorlarsa ciddi anlamda sorun var demektir.
Şimdi hanım danışmanlık hizmeti alıyor ve eğitim aldığı için de her akşam eşine
“Beni dinlemeni istiyorum, sana ihtiyacım var, beni dinlediğini bilmeye
ihtiyacım var.” demeye başladı. Beyefendi de hanımını karşısında sürekli
konuşur bulunca ister istemez dinliyor ve o da konuşmaya başlıyor. Artık her
gün, en az on dakika konuşuyorlar.
Bu
çifte; “Konuşma sürenizi uzatın, geçen yılların acısını çıkarın, el ele
tutuşun, birbirinize güzel sözler söyleyin.” demiştim. Çünkü biz kendi
ellerimizle bu hayatı çekilmez hale getiriyoruz. Kendi kendimize yaptığımız
kötülüğü bir başkası bize yapamaz. Bilmemekten çok şey geliyor insanın başına.
Fakat bilmememiz için hiçbir neden yok. Etrafımızda güzel iletişim kuran
birileri mutlaka vardır. Onları kolayca modelleyebiliriz. Yani, mutluluk yeni
keşfedilecek bir şey değil. Keşfedilmiş olanı alıp uygulayabilirsiniz. Anlamak
ve anlaşılmak dünyadaki en büyük keyiftir. Bunun için, öncelikle dinlemek lazım
ve özellikle nasıl hitap ettiğimizi iyi bilmek gerekiyor.
150 Soruda Evlilik/Akis Kitap
Dahi Beyin Blog
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder