Anlatırlar ki bir düzenbaz,
bir budalayla ticaret ortağı olarak yola koyulmuş. Güzergahta budala ihtiyaç
için geri kalmış. Şansı açık… İçinde bin altın bulunan bir kese bulmasın mı? Düzenbaz da bu
işten haberdar oluyor tabi… Neyse memlekete dönmüşler, şehre girmeden evvel altın
paylaşmak için oturmuşlar. Budala:
— Yarısını sen al,
yarısını bana ayır, demiş. Ama düzenbaz yoldaş bin altının tümünü götürme
sevdasıyla yanık. Demiş ki:
— Yo, yo, bölüşmeyelim.
Ortak olmak, dostluğa yakışandır. Ben bir miktar harcırah alayım. Sende öyle
al. Geri kalanını da şu ağacın köküne gömelim. Burası emniyetli bir nokta.
İhtiyacımız olunca ben ve sen gelir gerektiği kadar alırız. Yerimizi de
kimse bilemez.
İkisi de altından biraz
almışlar, geri kalanı da büyük bir ağacın dibine gömerek şehre girmişler. Bir
süre sonra düzenbaz, budalaya çaktırmadan altınların yanına gidip, hepsini alır
ve gömü yerini eskisi gibi düzler. Birkaç ay sonra budala düzenbazın yanına
gelir ve der ki:
— Paraya ihtiyacım var.
Gidelim ve gerektiği kadar alalım.
Düzenbaz dost kalkar
oraya gider kazdıklarında hiçbir şey bulamazlar. Düzenbaz güya üzüntü içinde
kendi suratını tokatlamakta ve söylenmektedir.
— Ah, ah… Hiç kimsenin
dostluğuna güvenmemek lazım. Sen benden gizli sızdın buraya, altınları aldın!
Ahmak herif yüzüne daha
çok vurmakta ve yaygaraya devam etmektedir:
— Altınları senden
başkası alamaz! Senden başka kimse bilemez onların yerini!
Aralarındaki niza uzar.
Nihayet Kadı efendiye başvururlar, olayı anlatırlar. Düzenbaz yoldaş altınları
budalanın aldığını iddia etmektedir. Budala reddeder durur. Kadı düzenbaza
sorar:
— İddianı güçlendirecek
bir kanıtın var mı?
— Elbette! Altınların
başındaki ağaç en büyük tanıktır onları budalanın çaldığına!
Meğer düzenbaz adam
babasına gidip ağacın kovuğunda gizlenmesini tembih etmiş. Soru sorulduğunda
konuşacakmış ağaç böylece.
Kadı düzenbazın
iddiasını olmayacak işlerden saysa da adamlarıyla birlikte yola çıkmış; nihayet
oraya vardıklarında kadı ağaca durumu sormuş. Kovuktaki ihtiyar:
—Evet, altınları o
budala aldı demiş.
Kadı bu sözleri işitince
hayreti artmış ve çalı çırpı getirip ağacın tutuşturulmasını emretmiş. Ağacın
dört bir yanı alev alev yanarken düzenbazın babası basmış çığlığı! Yanarak
ölmek üzereyken çıkarılmış kovuktan. Kadı sorguya çekmiş onu. İhtiyar olayın aslını
anlatınca kadı onu ve oğlunu cezalandırmış.
Dahi Beyin Blog
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder