Hükümdarın Ahiret Yükü



Endülüs hükümdarlarından biri, fakir bir kadının arsasına bir saray yapılmasını emretti. Arsa hükümdarın sarayına yakındı. Arsanın bedelini de ödemiyordu.
Zavallı kadıncağızın bu arsasından başka hiçbir şeyi de yoktu. Ne yapsın, ne etsindi? Bu müşkilatı halletmesi için kadıya gitti. Hükümdarı şikayet etti.

Zamanın Şeyhü'l-İslam'ı meseleyi dinleyip kadının haklı olduğuna hükmettikten sonra, hükümdara hiçbir şey söylemeden bir tane kazma ve kürek bir de çuval alarak geldi.
Kadının arsasını kazıyor sonra da bu toprağı kürekle çuvala dolduruyordu. Bu işleri yaparken hükümdar da sarayından bu durumu seyrediyor ve kendi kendine:
—Herhalde Şeyhü'l-İslam aklını oynattı, diyordu.
Aklını oynatmasaydı, koskoca Şeyhü'1-İslam, amele gibi toprak kazar mıydı? Şeyhü'l-İslam, kürekle çuvala toprak doldurdu ve sırtına alarak götürrmek istedi. Fakat ihtiyar olduğundan ve toprak da ağır olduğundan kaldıramadı.
Çuvaldan bir miktar toprak boşaltacağına, çuvala biraz daha toprak koyup ağzına kadar doldurdu. Tekrar kaldırmak istediğinde tabii ki, kaldıramadı.
Şeyhü'l-İslam'ın bu halini seyreden hükümdar, daha fazla sabredemeyip huzuruna çağırdı ve dedi ki:
—Hoca Efendi! Sen bu zayıf halinle bu çuvalı nasıl kaldıracaksın? Hem sonra çuvalı boşaltacağına habire dolduruyorsun. Bunu kaldıramayacağını nasıl düşünemiyorsun?
Şeyhü'1-İslam, zaten bu soruyu bekliyordu. Hemen cevabı yapıştırdı:
—Peki, Sultanım!
Siz benim omuzlarımın o çuvalı kaldıramayacağını biliyorsunuz da, yarın Huzur-u İlahi'de o arsayı kaldıracak güce sahip olamayacağınızı niçin düşünemiyorsunuz?
Hükümdar, bu cevabı duyunca, hata ettiğini ve Hoca'nın kendisini ikaz için böyle yaptığını anladı.
Ve ihtiyar kadıncağızın arsasını gasbetmekten vazgeçti.

Dahi Beyin Blog

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder