Uşak
olarak çalışan 13 yaşında bir çocuk vardı. Bu kimsesiz çocuğa bir dul kadın
acıyarak, çıplak ayaklarına bir çift kocaman partal kundura giydirmişti. O sıra
Nadin’den bir Kapıcıbaşı geçti. Bu çocuğun zeka ile parlayan gözleri ve
güzelliği dikkatini çekti. Çocuğu İstanbul’a getirdi. Onu saraya verdi.
Enderun’a verdi. Çocuğa, güzelliğinden ötürü Yusuf adı verildi.
Nadinli
Yusuf kısa bir zamanda yükselerek Kaptan Paşa oldu. Bir gün Nadin’e, Paşa’nın
bir adamı geldi ve Sancak Beyi’ne mühürlü bir meşin torba verdi. Bu mektupta da
şunlar yazılıydı: ‘Falan yerde oturan Marya isminde bir dul kadın vardır; bu
torba, eğer sağ ise, o dul kadına verilecektir.’
Kadın
sağ idi, çok fakir düşmüştü. Torba kendisine teslim edildi. Torbanın içinde bir
çift kocaman partal kundura vardı ve içleri altın doldurulmuştu. Paşa, torbanın
içine kısa bir mektup yazmıştı: ‘Anacığım, bir kış günü, donmuş çıplak
ayaklarına bu kunduraları giydirdiğin kimsesiz çocuk, ölünceye kadar seni
unutmayacaktır.’
Dahi Beyin Blog
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder