Yaz Tatilinde Ne Yapmalı




İş, okul, ev…
Kısacası hayat! Koşturmaca, koşturmaca….
Bir türlü bitmeyen sıkıntı, stres ve gerginlik. Dilimizden düşmeyen, “Ah şu tatil bir gelse de dinlensek!”  cümleleri…
Ama tatil yaklaştıkça, başlayan gerginlik işin ayrı bir lezzeti! ( ya da sıkıntısı)
Ne yapsak ne etsek?
Tatil için para lazım!
Hatta tatil için tatil lazım!

???
Garip bir cümle değil mi? Tatilin ne olduğu meçhul!
Sahi nedir bu tatil?
Ben de sizin gibi oturdum ve aynı stresi yaşadım!
Okullar kapanacak, tatile çıkmam lazım!
Ama bu tatil nedir? Ne yapmak lazım?
İki çocuk bir hanım, bir de ben! (Anne karnındakini şimdilik saymıyorum. Onun doğduktan sonra rey hakkı olacak)
Beğeniler farklı, eğitimler farklı, ilgiler farklı!
Önce şu tatilin ne anlama geldiğini bir öğreneyim dedim. Kitaplığımın karşısına geçtim, elime Ferit Devellioğlu’nun hazırlamış olduğu o muhteşem (devasa) lügati ( Osmanlıca-Türkçe Lügat) aldım. Sayfalarını karıştırdım ve tatil kelimesini buldum. Bakın ne yazıyordu:
“Ta’til: (a.i. atal’den): Çalışmaya ara verme, çalışmayı durdurma, durdurma, kesme…”
Tam da “Yaşaaaasssıııınnnnn!” diye çığlık atacakken, birden durdum!
“Eeee! Şimdi ne yapacağım!”
“Diyelim ki, çalışmaya ara verdim. Çalışmayı durdurdum. Hatta ve hatta kestim!”
“Tamam da şimdi ne yapacağım?”
“En iyisi eve gidip sırtımın üstüne yatayım!”
“Yok yok denize gideyim!”
“Yok canım memleket ziyareti yapayım!”
Planlar, planlar, planlar…
Evet! Bu dönemde pek çoğumuzun yaşadığı en büyük stres bu galiba!
Tatilde tatil yapmasını çok da bilmiyoruz!
Özellikle çocuklarımız için tatili bir fırsat yapmak lazım.
Neyin mi fırsatı?
Eğitimini tamamlama fırsatı?
Sekiz ay boyunca (kış döneminde ) okulda verilemeyen ya da fırsat bulunamayan eğitimini tamamlama süreci yapalım tatilimizi…
Gelin en iyisi “Yaz tatilini, yaz eğitimine dönüştürelim!” Tatil kelimesinin anlamını çocuklarımıza da açıklayalım.
“Yapılan işe ara vermek, son vermek, durdurmak…” kelimelerini açıklayalım.
Tatilin, “Hiçbir şey yapmadan sırt üstü yan gelip yatmak!” demek olmadığını anlayalım ve anlatalım. Tatil, yapılan rutin işe son vermek, o işe ara vermek demektir. Yoksa hiçbir şey yapmadan ölü gibi durmak demek değildir.
Tatil, sürekli yapılan işin değiştirilmesi demektir. Çalışma şeklini, öğrenme şeklini ve öğrenilen şeyleri değiştirmek demektir.
Peki ne yapalım!
Fırsatımız varsa gezelim!
Ama gezeceğimiz yerlerin kültürü hakkında bilgi toplayalım. Kitaplar, bültenler, dergiler okuyalım. Eğer gideceğimiz yer yurtdışıysa oranın dilinden birkaç kelime de olsa öğrenmeye çalışalım.
Yok yurt içi program yapıyorsak, mutlaka işin içine kültürel kazanımların elde edileceği programlar yerleştirelim.
Sadece lay-lay-lom geziler çocuklarımıza hiçbir şey kazandırmayacaktır. Okul, ders, ödev, sınav gibi yoğun geçen bir kış döneminde fırsat bulup okuyamadığı kitapları bir liste yapıp yaz döneminde okuyabilir. Kitap okumak, gezme ve eğlenmeye engel değildir. Unutmayın gün 24 saattir. Ancak bu basit bir iş değildir. Yaz döneminde okunacak kitaplar, öylesine seçilmiş kitaplar olmamalıdır. Mümkünse ciddi bir iş olarak ele alınmalı ve bir rehber eşliğinde liste yapılmalıdır.
Bütün aile bu işe ortak olmalıdır. Kitap okumak sadece çocukların işi değildir.
Anne, baba, kardeşler ve diğer aile fertleri de kendilerine göre bir liste oluşturmalıdır.
Trende, otobüste, vapurda (yolculuk sırasında) ya da kumsalda, ormanda (çadırda) okunacak kitaplar ayrı ayrı seçilmelidir.
Yaz tatilinde bulunduğu mahalli terk etme fırsatı olmayanların da yapabilecekleri çok güzel işler vardır.
Okumak için illa ki, şehir / ülke dışına çıkmak gerekmez. Yolculuğa çıkmayanlar da okuyabilirler.
Farklı aktiviteler de yapabilirler.
Özellikle de içinde yaşadıkları şehri keşfetmeye çıkabilirler.
Şöyle bir düşünün! Yaşadığınız şehirde bir fırsat bulup da şimdiye kadar gidip görmediğiniz, kültürel değerlerimizin, coğrafi güzelliklerimizin var olup olmadığını biliyor muydunuz?
Eminim, yıllardır yaşadığınız şehirde görmediğiniz pek çok güzellik, sizin onları keşfetmenizi bekliyordur!
İşte size fırsat!
Yaz tatili sadece kitap okumanın, gezmenin, görmenin, araştırıp yeni kültürleri öğrenmenin zamanı değildir.
Yazılı olmayan kitaplar da vardır!
Ne mi?
Tabiat kitabı!
Tefekkür!
Tabiat kitabını okumanın, daha önce fark etmediğimiz özelliklerini, inceliklerini ve sanat harikalarını keşfetmenin, fark etmenin de tam zamanıdır tatiller. Malumunuz, sadece dinlemek ve okumak öğrenmede yeterli olmayabilir. Görmek, dinlemek ve bizzat müşahede etmek öğrenmek için çok önemlidir.
Tatilde örnek insanların, model olmuş güzel gönüllü büyüklerin de ziyaretlerine gidilmelidir. Onlar uzun yıllara dayalı birikimleriyle, damıtılmış tecrübelerin kazandırdığı bilgelikle, okunacak cilt cilt kitaplar gibidirler.
Bakın bazı durumlarda oturup Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok! Yaşanmış hayatların; güzel, doğru, temiz bir geçmişe imza atmışların bizlere söyleyeceği çok şeyleri vardır.
Asıl akıllılar, başkalarının tecrübesinden faydalananlardır. Yeniden ve bir daha her şeyi denemek ve el yordamıyla bulmak zorunda değiliz.
Vehbi Hocam’ın tatille ilgili bir değerlendirmesinde kullandığı şu cümlelere bayılıyorum: “Tatil keseyi boşaltmanın değil, kafayı ve kalbi bir yılın birikintilerinden, tortularından, dertlerinden boşaltmanın zamanıdır.
Kafaca, gönülce dinlenmiş; maddeten ve manen yenilenmiş olarak yeniden şevkle işine dönmenin vesilesidir tatil... Yoksa müzik gürültüleriyle, kalabalıkların ve trafik karmaşasının içinde beton yığınlarına gömülmüş olarak birkaç hafta geçirmek değildir.”
Kısacası ta’tili: “(a.i. atal’den): Çalışmaya ara verme, çalışmayı durdurma, durdurma, kesme…” olarak değerlendirmeyelim sadece.
Hem dinlenelim hem de kış döneminde eksik bıraktığımız eğitimimizi tamamlayalım.
Hatta çocuklarımıza bir türlü fırsat bulup da derslerin yoğunluğundan dolayı veremediğimiz, bize her iki dünyada da lazım olacak bilgileri de vermeyi ihmal etmeyelim.
Unutmayın, hiçbir kuş tek kanatla uçamaz. İster inanın ister inanmayın; insan da öyle.  Hem beden beslenmeli hem ruh!
Birinin karnını yağlı, tatlı yiyeceklerle doldururken, diğerini aç bırakmak insafsızlıktır!
Besleyeceksek ikisini de eş değerde beslemeliyiz.
Adaletli bir şekilde!

Dahi Beyin Blog

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder