Eğitimimizde problem var!
Öğrenciler okumuyorlar! Okula gitmiyor, sağda solda geziyorlar!
Okumuyor ve okumak istemiyorlar!
Uyuşturucu kullanım yaşı ortaokula
kadar indi!
Ebeveynler çocuklarının okuyup adam
olması için binlerce lira (TL) harcıyorlar!
Ama çocuk okula, okul çocuğa soğuk
bakıyor!
Öğretmenle konuşmak için okula
gitmeye çekinen veliler var.
“Sizin çocuğunuz okumak istemiyor,
anlatıyorum ama anlamıyor, dersle ilgisi yok!” cümleleri veliyi üzüyor.
…
Şu cümleyi söyleyince pek çok
öğretmenin bana kızacağına eminim; ama yine de söyleyeceğim!
“Eğitim sisteminde esas problem,
bazı öğrencilerin ‘öğrenme özürlü’ olması değil, birçok öğretmenin ‘öğretme
özürlü’ olmasıdır.
Yani;
Öğrenmeyi farklı yollardan
gerçekleştiren öğrencilere öğretmek için isteksiz olmalarıdır.
Yani;
Eğitimdeki öğretim metot ve
tekniklerini öğrenciye göre değil, kendi isteklerine göre kullanmalarıdır.
Yani; çocukları tanımak yerine
onların kendisini (öğretmeni) tanımasını istemeleridir.
Yani;
Bir takım öğrenme sitillerinden ve
çoklu zeka kavramından habersiz olmalarıdır.
Ya da:
Biliyor ama bunu uygulamak için
ciddi bir emek gerektiğinden zaman ayırmaya üşeniyor (yerel tabirle eriniyor)
olmalarıdır.
Yani;
Yani’ler saymakla bitmez…
“Öğrenci öğrenemiyor, ben gerektiği
kadar ve gerektiği şekilde anlatıyorum!” cümleleri, öğretim sürecinde
öğretmenin karşılaştığı bir takım problemleri öğrencinin üzerine yıkmaktır.
Bu ise; bir çok öğretmenin kendi
formasyon yetersizliğini maskelemek için başvurduğu etkili bir savunma
mekanizmasıdır.
…
Sevgili öğretmenler!
Eğitimde ‘öğrenme güçlüğü’
kavramının varlığı ve yokluğu sizin gayretinize bağlıdır.
Çocuklar farklı farklı yollardan
öğrenebilirler.
Kimileri görerek, kimileri
işiterek, kimileri de uygulayarak öğrenirler.
Sizin anlattığınız tarzda
öğrenemeyen bir çocuğu ‘öğrenme özürlü’ olarak isimlendirmek insafsızlıktır.
Öğretmenlikte asıl başarı,
çocukların bireysel ilgilerini, yeteneklerini ve potansiyellerini ortaya
çıkarabilmektir.
Ve bu yetenekleri mümkün olan en
üst düzeyde geliştirebilmektir.
Çocuklara bakarken, kafanızdaki
yetenekler yelpazenizi biraz genişletin.
Çocuğa bir noktadan bakmayın.
Sadece bir tarafıyla değerlendirmeyin...
Bir de sevin onları…
Ve sevdiğinizi hissettirin.
Hasım değil hısım olun çocuklarla.
Bakın ne cevherler çıkacaktır madeninizden.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder