Bir şeyi sevebilmen için onda kendini
bulabilmen gerekir. Kendini bulabilmen içinse onu tanıyabilecek kadar hem
bilgili, hem de akıllı olabilmen şarttır. Bu sebeptendir ki bir insanın hayatta
sevdiği şeyler çoksa, bu onun hem aklının hem de bilgisinin ne kadar da çok
olduğunu gösteriyordur. Sevdiği şeyler az olan insanların hayata dair aklı da
bilgisi de azdır.
* * *
Hayatın sahip olduğu tanım, bünyesinde barındırdığı kurallarla
belirginleşir. Kurallar hayatın şeklini belirler. Hayatın şekli aslında net bir tanımdır. Yani kişiye göre
değiştirilemeyecek yargılardan oluşur. Bu
tanımın içerisinde iyi, dürüst, ahlaklı merhametli, akıllı vs. olmak gibi pek
çok gereklilik vardır. Bu sebepten hayat, olabilirlikleri ile olmazları olan
bir fikirsel bütünlüktür. Yani hayatın kuralları, aslında uyulması gereken
halleri ifade eder. Kurallara uymak insana sıkıntı verir. Çünkü belirgin insani
erdemlere sahip olabilmek, zor bir iştir. Kurallara uyum sağlayabilmek, aslında
böyle bir sıkıntıya karşı yeterince dayanıklı olmayı gerektirir. Bu sebepten
hayatta dert çekmiş insan, hayat ile her zaman için daha uyumludur. Böyle
olgunlaşanlar, hayatın tanımına ve insandan beklentisine uygun şekilde
yaşarlar. Ve bu sayede toplum içerisinde hep saygı ve sevgi duyulan karakterler
olurlar. Aksi durumda insan küçük dertleri gereğinden çok daha fazla önemseyecek
ve aslında olması gerekenden çok daha fazla mağdur bir görünüm çizecektir. Bu
da onu aslında oldukça bencil bir yapıya büründürecektir. Derde sabır gösteremeyen, onun karşısında ezilir. Bu eziklik dertten
bir an önce kurtulma ihtiyacını var eder. Dertten kısa yoldan kurtulmak ise, aslında hata yapmaktır. Çünkü derdin
tabiatında zaman içerisinde geçme hali ve bu duruma sabır gösterme gereği
vardır. Mesela fakir düşmüş bir insan başına gelen sıkıntıya karşı sabredip
çalışırsa, bir gün mutlaka belirgin bir zenginliğe erişecektir. Bu derdin
karşısında ezilip, ona karşı gerekli sabrı gösteremezse de; kısa yoldan zengin
olmak isteyecek ve hırsızlık yapmaya yönelecektir. Bu tür örnekleri hayatın
içerisinde yer alan her türlü sıkıntının yaşanış şeklinde birden
çoğaltabiliriz. Ve aslında hayat içerisinde benzer bir şekilde imtihan
edilmeyen hiç kimse yoktur. Yani
hayatında belirgin dert çekme riski ile karşılaşmamış bir insan bulamazsınız.
Ama herkesin karşısına çıkan derde verdiği
tepki farklıdır. Ve insan bu tepkilerin ortaya koyduğu sonuçlar itibari ile
kendine bir isim verir. İnsanın
tanımı, hayatta karşısına çıkan dertlere verdiği tepkiler sonucunda belirginleşir.
Dert çekmemiş olan insan, her zaman için birilerine dert olma derdindedir.
Sorunları büyütür. Böylece kendisiyle bağlantısı olan insanları da benzer
şekilde etkiler. Yani onları da gereksiz yere sıkıntıya sokmaya çabalar.
Yönettiği ya da hayatına etki ettiği kim varsa, yaşamının biraz daha zorlaşması
yönünde yönlendirmelerde bulunur. O sıkıntıları büyütür. Bu sebepten bencildir.
Bencilliği ile etrafındaki insanlara hep zarar verir. Güvenilmezdir. Yanında
yer alan hiç kimseyi koruyamaz. Çünkü korkaktır. Derde sabrederek güçlü olan
insan ise, hayatın koyduğu kuralların verdiği sıkıntılara karşı yeterince
dayanıklıdır.
A.Mehmet ARSLAN
Dahi Beyin Blog
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder