Gerçeklik Terapisi Nedir?


Varlığımızın gelişimini dengeleyen Egomuz, kendi ilkel inanç ve değerleri (id) ile yoğrulmuş üstün amaç güdüsü (süper ego) doğrultsunda kendi farkını, farklılığını yaratır. Bu farklılık bilinci saflığı, saflık ta ayrımı tetikler. Kendi varlığının farkının değişmez anlayışı ile başkalarının farklılığının da farkında olamayan kişi, herkesin o farklı yetenek ve algılarla yaşadığının bütünlük bilincinde olmadığı için, bu değişkenlik, kendiyle bir olmama algısı onu rahatsız eder, kızar, öfkelenir

Ego. Kendine olan katı yargısı çevresiiçin de geçerliolur ve affedemez.

Bu ayrımcılık kesinliğini ve keskinliğini kabul ettirmek için eleştiriye, yorumlarla ya da farklılklarla gelişip değişmeye bir o kadar keskin bir şekilde kapalıdır. Tek yönlü, katı ve dar bir bakış açısıyla, aşırı sahipleniciliğe iter insanı; Çünkü kendini ancak sahip olduklarıyla değerli kılar.

Bu da haliyle kişiyi ben merkezli kılacaktır, Çıkar denilen şey bir başkasınıkiyle kendi çıkarı doğrultusunda çatışacaktır. Bu çatışma inancının kendisinde yarattığı kaybetme korkusu, onu endişeli, kaygılı kılacak, devamında da vücutta bıraktığı hastalık olarak işleyecektir.

Ego kolay kırılır, eleştiriye gelemediği için, en küçük eleştiride yenildiğini hisseder. Bu yüzden insanları kolay kırar, kırdığı zaman kendisini savunduğunu düşünür çünkü. Çünkü, şeffaflığını yitirmiş ve herşeyde er-geç hakkın yerini bulacağına olan inancı da yok olmuştur tüm o ben merkezciliği, katılığı ve sahiplaniciliği nedeniyle.Sonunda herkesi kırdığı için yalnızdır.





Gelişime, değişime karşı durduğu için, akışa kendini bırakamaz. Ne kendiyle ne başkasıyla geçinir. ''Ego her şeyin kendi çıkarına gelişmesini ister. Aksi olduğunda tepki verir, kızar, üzülür, öfkelenir. Aslında bu duygular onun enerjisini yiyip bitirir ama farkına varmaz.''

''Ego kâr-zarar, iyilik-kötülük bakısını atamadığı için keder, sıkıntı, üzüntü yasar. O adeta kendisine herkesin tavır aldığı düşman bir dünyada yasamaktadır.''(Alıntıdır)Kendi yararına olan akışı aslında redettiğinin farkında değildir. Bu rededişle istediği şeyleri bile erteler, bir nedene ya da birilerine bağlar, yaşadıklarının sorumluluğunu almak istemez, herkesin eline kendi ettiğinin niyeti doğrultusunda geçeceğini unutur, bu yüzden de kader hiç değişmez. Bu yüzden de hep geçmişi düşünerek hayıflanır, pişmanlık duyar, gelecek için kaygı çeker. Öyle tutucu ve sınırlı kılar ki kendini, değişime, akışa ve sorumluluk almaya kapalı olduğu için, hep aynı seçimleri de yapar durur. Ne kadar farklı planlasa da aynı şeyleri yaşar''Keşke ve eğerlerle yasamak onun hayat tarzı olmuştur. Bu sebeple yeni çözümler üretemez.''(Alıntıdır) "Geçmişe üzülmek, gelecekten tedirgin olmak, Allah'la arandaki perdedir. O perdeyi ateşe at ki ardından Allah görünsün."(Mevlana). Bu perde duygularına göre karar ve hüküm vermelerinden kaynaklanır; çünkü hep yargılayıcıdır.

Şimdi tüm bu duygu ve anlam kargaşasından bir sıyrılıp bakın kendinize, yalın, sahici olun. Ego'n gerçek sen mi yoksa keşfedip yüzleşeceğin bir sınav mı?

Bu anlamda yüzleşmek gerçeklik algısının gelişimiyle olur. Gerçeklik Terapisi Wiiliam Glasser tarafından ortaya atılmış ''Gerçeklik Terapisi'' ileilgil kısa bir alıntıyı da burda aktaralım o zaman. Herşeyin bizde başlayıp bizde bittiğini bilerek, bunu da yalnız biz istersek değiştirebileceğimize inanarak ve düşünerek okuyalım. Siz de başka kaynaklardan, başka gelişmeleri araştırıp, kendinizin ve Dünya'nın ne kadar güzel olduğunu farketmeye dair derin ve sonu huzur olan bir yolculuğa çıkabilirsiniz.




GERÇEKLİK TERAPİSİ

Glasser’in gerçeklik terapisinde yer alan dörtlü zinciri:

Gerçekle yüz yüze gelmeksorumlu davranışsevgi ve değer(katılım)başarılı kimlik.

Gerçeği inkar etmeksorumsuz davranışyalnızlık ve acı(katılımın yokluğu)başarısız.

kimlik.

Zincirin ilk halkasındaki gerçekle yüz yüze gelmek veya gerçeği inkar etmek başarılı veya başarısız kimliğin oluşmasındaki en kritik basamaktır.

Birey 4-5 yaşlarında iken geliştirdiği becerilerine bakarak başarısız kimlik geliştirmeye başlayabilir. Ancak pek çok çocuk bu yaştan önce kendini başarılı hisseder. Ve bir kez kendini başarılı veya başarısız olarak tanımladıktan sonra benzer kimliklerle birleşmeye başlarlar ve böylece oluşan gruplar giderek kutuplaşır.

- Ebeveynlerin katılımı: Glasser’e göre sorumluluğun öğretilmesi en önemli görevdir. Burada önemli olan çocukların sevgi, destek, sıcak ilişkiler kurma gereksinimlerinin ebeveynlerce doğru şekilde karşılanması gerekliliğidir. Ebeveyn çocuğa model olabilmeli ve tutarlı bir disiplin anlayışıyla yaklaşmalıdır. Çocukla konuşmak için zaman ayırmalı, tartışmalı ve dinlemeli, sosyal katılımlara girebilmesi için çocuğa destek vermelidir. Glasser’e göre aile gerçek yaşamdaki gereksinimlerin nasıl karşılanacağının öğrenildiği yerdir.

Okulun katılımı: Okula başlamış pek çok çocuk başarısız kimlik oluşturmaya başlamış olabilir. Bazıları da başarılı kimliğini sürdürmek için çaba sarf ediyor olabilir. Burada öğretmenin tutumu çok önemli bir konumdadır. 10 yaşına kadar olan dönemde okulda başarısızlık yaşayan bir çocuk güvenini yitirecektir.

Glasser ilkokullarda yapılacak bazı işlerin çocukların sorumluluk almalarına yardımcı olacağını savunur:

-  Hatırlama yerine; düşünme ve problem çözmeye odaklaşmak,

-  Çocukların okulda öğrendikleri ve dışarıda yaşadıklarının birbiriyle ilgili olması,

-  Çocuğun karar vermeyi ve plan yapmayı öğrenmesi,

-  Okuma-yazma ve konuşma gibi iletişim becerilerine birincil derecede önem verilmesi,

-  Çocukların yalnızca yaş bakımından gruplandırıldığı homojen grupların oluşturulması,

-  Etiketleme ya da puan sistemi kullanma yerine çocukların nerede yardıma ihtiyaç duyduklarını anlamak ve çalışmalarını sağlamak,

-  Öğretmen liderliğinde çocuklar için neyin iyi ve önemli olduğu konusunda yargılayıcı olmayan tartışmalar düzenlemek.


Glasser’in okulla ilgili düşünceleri kişisel sorumluluk kavramına dayanır. Uygun olmayan ev koşulları, düşük sosyo-ekonomik konum gibi olumsuz faktörlerin etkilerinin okulda azaltılabileceğine inanır.

Başarısız Kimliğin Sürdürülmesi: Glasser, kimliklerinin başarılı ve başarısız oluşuna göre iki tip toplum tanımlar. Bunlardan birincisi kendini başarısız olarak belirleyen, katılıma yönelik olmayan yollarla acısını hafifletmeye çalışan toplumdur. Diğeri ise kendini başarılı olarak belirleyen ve katılmaktan zevk alan başarılı toplumdur. Glasser. Psikolojik veya psikosomatik tüm semptomların, düşmanca, saldırgan, mantıksız davranışların hepsinin kişisel başarısızlığın ve yalnızlığın ürünü olduğunu düşünür. Sorumsuz birey gerçeği reddederek dünyayı içinde rahat edeceği hale getirir ve başarısız kimliğini sürdürür.

Başarısız Kimliğin Değişmesi: Gerçeklik terapisinin amacı; danışanın gerçekçi olarak ve sorumlu davranarak sevgi ve değer gereksinimlerini karşılayabilmesine dayalı başarılı bir kimlik kazanmasıdır. Buna göre terapi de bir eğitim ve yetiştirme durumudur.

GERÇEKLİK TERAPİSİNİN İLKELERİ


-  Katılım,

-  Şu andaki davranışa odaklanma,

-  Davranışı değerlendirme,

-  Sorumlu davranışı planlama,

-  Kendini adama,

-  Bahane bulmama,

-  Cezalandırmama.

       Elif Atlı

        atlielif@gmail.com

        dahibeyin.blogspot.com



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder