İnsan acılı bir varlık, acısı belki de onun
kaderi. Acısız bir insana, acısız bir ruha rastlamak ne mümkün. Ruhunun
acılarına kapılarını kapatmak, acıyı hissetmemek ise belki de acıların en
büyüğü: acının bile farkına varmamak!
Neden acı çekeriz? Neden yaralanır ruhumuz?
Cevabı belki de ciltlerce kitaba sığmaz ve belki de o ciltlerce kitap sorulara
cevap olamaz. Ancak amacımız cevabı bulmaktan ziyade “cevabın peşinde olmak”
olmalı belki de.
İnsan muhtaç bir varlık.
Denir ki yaşamak için mutlak anlamda başkalarına ihtiyaç duyar insan. Bu bir
sorun değil, durum; yani öyle olmasından başka bir alternatif yok. Tavuğun
yumurtlamaması ne mümkün! Dolayısıyla “neden böyle?” diye hayıflanmak boşa çaba
harcamaktır.
Psikoterapi ruha
acılarımızı anlama ve giderme çabasıdır aslında. Bu yüzden her psikoterapi
ekolü ve her psikoterapistin temel sorunsalından biridir “ruh acısı”.
Şema Terapi ruhun
acısını ihtiyaçlarımızın uygun şekilde giderilmemesine bağlar. Ruhumuzun yaralanmaması
ya da ruhumuzun yaralarına katlanabilmemiz için (yarasız ruh belki de çocuksu
bir fantazi olabilir ancak) en temel insani ihtiyaçlarımızın uygun şekilde
karşılanması gerekir. Peki kim karşılayacak ihtiyaçlarımızı? Kucağına
doğduğumuz anne babamız, ailemiz, toplumumuz…
En temel insani
ihtiyaçlarımızı Şema Terapi şu şekilde ele alır:
Güvenli
Bağlanma: İnsan olarak hiç de
bilmediğimiz bir dünyaya doğarız. Bu yabancısı olduğumuz tehlikeli dünyada var
olabilmemiz, tutunabilmemiz insanlara ve dünyaya ‘güvenli bağlanma’mızla
mümkündür. Bunun içinse sevilmeye, ait hissetmeye, kabul edilmeye, onaylanmaya,
ihtiyaçlarımızın giderilmesine, tehlikelere karşı desteğe vb. ihtiyaç duyarız.
Hareket
Özgürlüğü, Yeterlilik Ve Olumlu Kimlik Algısı: İstediğimiz şekilde hareket edebilmeye, bizden çok daha
güçlü olan dünyada bir şeyler yapabildiğimizi hissedebilmeye; en temelde
olumlu, sevilesi bir varlık olduğumuzun bize hissettirilmesine ihtiyacımız var.
Gereksinim Ve
Duyguları İfade Özgürlüğü: Kendimizi,
düşündüklerimizi, ihtiyaçlarımızı dile getirebilmeliyiz. Bir çocuk açısından
bakıldığında daha da önemlisi dile getirdiklerimizin karşımızdakiler tarafından
önemsenmesi, yok sayılmamasıdır.
Kendiliğindenlik
Ve Oyun: Hepimiz insan olarak aynı
olmamızla birlikte farklı varlıklarız. Bu farklılık üstünlük ya da aşağılıkla
alakalı değildir. Sadece “kendimize özel” olmakla ilgilidir. Kendine özgü olanı
yaşamak ve oyun bir çocuğun temel ihtiyaçlarındandır. Oyun çocuk için bir var
olma biçimidir. Oyun basit bir “oyun” değildir!
Sağlıklı
Sınırlar Ve Öz Denetim: Kendimize
özgü olmamız içimizden her geleni(dürtülerimizi) rastgele, gelişigüzel
yaşamamız gerektiği anlamına gelmiyor. Kendini ifade etmek, ortaya koymak kadar
sağlıklı sınırlar da bir çocuğun (yani insanın) temel ihtiyacıdır. Dünya sadece
bizim malımız değildir ve her istediğimiz her zaman yapamayız.
Söz konusu ihtiyaçları
daha da açmak, genişletmek mümkün; ancak bu yazıda bu kadarı yeterli diye
düşünüyorum. Uygun şekilde giderilmeyen her ihtiyaç ruhumuzda bir yara
oluşturur; acı kaynağımız olur. Söz konusu ruh yaralarına Şema Terapi’de “Şema”
adını vermekteyiz.
Şemalar 3 temel yolla
oluşurlar:
En temel
ihtiyaçlarımızın zedeleyici seviyede engellenmesi
Başımızda çok zor
yaşantıların geçmesi (deprem, kaza, taciz vb.)
İyi şeylerin abartılı
derecede bize sunulması.
Her şema belli
ihtiyacımızın uygun şekilde giderilememesine bağlıdır. Söz gelimi sahip
olduğumuz bazı özellikler yüzünden eleştirilir, kabul edilmez, beğenilmezsek
Kusurluluk Şeması geliştirebiliriz. Güvenmeye ihtiyaç duyduklarımız güvenimizi
zedelerse Kuşkuculuk hayata baktığımız temel penceremiz olabilir. İyi şeylerin
abartılı verilmesi bizi Haklılık Şemasıyla yaralayabilir.
Şema Terapi
literatüründe 18 Şema (Ruh Yarası) tanımlanmıştır. Hiç bir ruhun acısı
tanımlara sığmaz düşüncenize katılıyorum. Söz konusu olan bir anlama çabasıdır,
tüm acıları aynı kaba dökmek değil.
Ruh yarası, hakkında
konuşulması çok zor ve bir yanı hep eksik kalacak konu. Ancak yaraların
iyileşme süreci ise daha da zor bir konu. Belki başka yazılarda bunun (Şema
Terapinin) üzerinde de durabiliriz.
Yusuf BAYALAN
Psikolojik Danışman ve
İlişki Danışmanı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder