Dostluk
kavramının en çok yakıştırıldığı bir kelime olması itibariyle büyük bir öneme
sahiptir kitap. Kitap, sıradan bir kelime değildir. Kendisine yüklenilen
anlamların listesi çıkartıldığı zaman, ortaya çıkan tablo muhakkak şaşırtıcı
olacaktır. Kitap, kimi zaman birilerinin en iyi sırdaşı olmuştur, kimilerinin
hiçbir zaman gereksinim duymadığı bir garip... Kimilerinin kütüphanesine
hapsettiği bir suçlu, kimilerininse kütüphanesinden başkalarına sunduğu özgür
bir kuş...
Farklı
bir dünya, sıra dışı bir dost, keşfedilmemiş bir hazine veya kapalı bir sandık...
Bu tasvirler seni anlatmaya yeter mi acaba? Sen dedin de, aklıma geldi. İlk
tanıştığımız gün beni çok etkilemiştin, şeker portakalı cildine bürünmüştün. Ardından
çocuk kalbiyle çıkmıştın karşıma. Halen de farklı isimlere bürünerek ve farklı
yazarlarla karşıma çıkmaktan bıkmadın. Senin bu bıkmaz, usanmaz tarzın beni de
ateşledi ve ben de seni anlayıp yorulmaktan bıkmamaya karar verdim.
Senin
adın da “kalem” kelimesinin ilk harfiyle başlıyor. İkinci olarak “inci”
kelimesinin ilk harfiyle dökülüyorsun her satıra. Üçüncüsünde ”tane”
kelimesinin ilk harfi gibi tane tane anlatıyorsun her şeyi. Dördüncüsünde “aydınlık”
sözcüğünün ilk harfi misali aydınlatıyorsun dünyamı. Ve son olarak “parıldayan”
kelimesinin ilk harfini kullanarak bitiriyorsun besteni. Birleşince bu harfler,
ortaya çıkan melodinin adı: Kitap
Yüzyıllardan
bu yana, insanların ellerinden düşmemek büyük bir başarı olsa gerek. Sen ne bir
moda esirisin ne de hızla esip geçen bir rüzgâr... Yalnız senin ustalarının
tutulduğu bir imtihan var. İşte en zoru da o. İmtihanı yapanın adı: Zaman.
Kitap
ve zaman... Ayrılmaz ikili… Zamanın eskittiği kitaplar vardır. Bir de zamana
meydan okuyan kitaplar mevcuttur. Değeri gün geçtikçe daha da artar. Tıpkı
şişede duran şarap misali, gün geçtikçe tadına tat katar, değerine değer...
Dostluk
kavramının en çok yakıştırıldığı bir kelime olması itibariyle de büyük bir
öneme sahiptir kitap. Kitap, sıradan bir kelime değildir. Kendisine yüklenilen
anlamların listesi çıkartıldığı zaman, ortaya çıkan tablo muhakkak şaşırtıcı
olacaktır. Kitap, kimi zaman birilerinin en iyi sırdaşı olmuştur, kimilerinin
hiçbir zaman gereksinim duymadığı bir garip... Kimilerinin kütüphanesine
hapsettiği bir suçlu, kimilerininse kütüphanesinden başkalarına sunduğu özgür
bir kuş...
Kitap,
şimdilerde elektronik ortamlara ayak uydurmaya çalışıyor. Teknolojinin
getirdiği yenilikleri ona da uyarlamaya çalıştılar. İnsanlar hala ellerinde
kitap okumanın verdiği zevki bir monitöre bakarak alamıyorlar. Kitabın
sayfalarını çevirmenin verdiği hazzı, klavyenin “ilerle” tuşuna basarak
ilerlemeyle duyamıyorlar. Bir kitap ayracının verdiği estetiği bilgisayarda
bulamıyorlar.
Kitap,
özü itibariyle insanların vazgeçilmesi arasında yer almaya devam ediyor. Şeklen
değişse de özünden ödün vermeden gelecek çağlara emin adımlarla ilerliyor.
Koltuğunu sallayan internet teknolojisiyle başa çıkmaya çalışıyor. Fakat
kendisinin de bir teknoloji ürünü olduğunu unutmadığı için teknolojiyle barışık
yaşamaya özen gösteriyor. Bizden de ona gereken önemi vermemiz için,
raflarından alınıp okunmayı ve okutulmayı bekliyor.
Hakan BİROL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder