Hayatını, kendi ifadesiyle “Satya”yı (doğruyu) aramaya adamış olan
Gandhi, Hindistan’ın özgürlüğe kavuşmasına neden olan ortamı sağlayan
siyasi ve manevi bir lider olarak, yaşadığı dönemde olduğu kadar, ölümünden
sonra da söylemleriyle, yol gösterişleriyle asrımıza damgasını vurmuş, sıradışı
bir şahsiyettir. Otobiyografisine Doğrulukla Olan Deneyimlerimin
Öyküsü adını veren Gandhi, doğruyu bulma yolunda, amacına kendi
hatalarından öğrenerek ve kendisi üzerinde deneyler yaparak ulaşmaya
çalışmıştır.
1869 yılında Hindistan’da dünyaya gelen Mohandas
Karamçand Gandhi , yaşadığı bölgenin
törelerine göre, henüz on üç
yaşındayken evlendirildi ve bu evlilikten dört oğlu oldu. Gandhi’nin çocukluğu,
dindar olan annesinin etkisinde devam etti. Bu dönemde canlılara zarar vermeme,
vejetaryenlik, kişisel arınma için oruç tutma ve farklı inanç ve kast üyeleri
arasında karşılıklı tolerans gibi öğretileri öğrendi. Doğuştan vaişya ya
da çalışanlar kastına mensuptur.
1887 yılında, on sekiz yaşındayken hukuk
öğrenimi için Londra'ya giden
Gandhi, karşılaştığı bu farklı kültüre alışmakta oldukça zorluk çekti. Çünkü
Hindistan’dan ayrılırken hocalarına, Hindu geleneklerine bağlı kalacağına dair
and içmişti.Bununla birlikte bir yandan hukuk öğrenimine devam ederken , bir
yandan da vejetaryenlik üzerine araştırmalar yaptı. Bu sırada, Vejetaryen
Derneği'ne katıldı, yönetim kuruluna seçildi ve bir şubesini kurdu. Gandhi’nin
bundan sonraki yaşamının dernek örgütleme deneyimini burada kazandığına
inanılır. Dernekte tanıştığı kişilerden bazıları, 1875 yılında kurulan ve Budist
- Hindu edebiyatı üzerinde araştırmalar yapan Teosofi
Derneği'ne üyeydi. Dernek üyeleriyle ilişkisini geliştiren Gandhi,
bir yandan üyelerin kendisine tavsiye ettiği Bhagavadgita
metinlerini okuyor, bir yandan da
Hinduizm, Hristiyanlık, Budizm, İslam ve diğer dinlerin kutsal
metinlerini inceliyordu.Üniversiteyi bitirdikten sonra İngiltere ve Galler
barosuna da katılan Gandhi, bir süre sonra Hindistan’a geri dönmeye karar
verdi. Hindistan’da bir süre öğretmenlik, arzuhalcilik gibi işler yaptıktan
sonra bu işlerde tutunamayarak Güney Afrika’da Natal eyaletinde avukatlık
yapmaya başladı.
Gandi, Güney Afrika'da yaşadığı sürece, Hintlilere
uygulanan ayrımcılığa kendisi de maruz kaldı. Bir tren yolculuğunda elinde
birinci mevki bileti olmasına rağmen üçüncü mevkiye geçmesi istendi. Kabul etmeyince trenden atıldı. Başka bir gün,
yoluna at arabası ile devam ederken, Avrupalı bir yolcuya yer açmak için
arabanın dışında basamak üzerinde yolculuk etmeyi reddettiği için sürücü tarafından
dövüldü. Bazı otellere alınmadı. Bir Durban mahkemesi
yargıcının, türbanını çıkarmasını istediğinde bunu kabul etmedi. Sosyal
haksızlıklar karşısında bilinçlenmesine neden olan bu olaylar, hayatında bir
dönüm noktası olmuş ve daha sonraki sosyal eylemciliğine temel oluşturmuştur.
Irk ayırımına
kesinlikle karşı olan Gandhi, 1894
yılında arkadaşlarıyla Afrika
Hintlileri Kongresi'ni kurdu. Hemen ardından Hintlilerin temizlik,
sağlık, barınma ve eğitim sorunlarının çözümlenmesi için çalışmalara başladı. Gandhi’nin
Güney Afrika’da geçirdiği yıllarda oluşturduğu ideolojisinin temellerini,
şiddet karşıtlığı, sivil itaatsizlik, pasifizm, uzlaşmacılık, çilecilik, Asya
milliyetçiliği, Hinduizm akımının dinsel mistik öğeleri, dinlere saygı ve
teknoloji karşıtlığı oluşturur.
1906 yılında İngilizler, yeni bir vergi daha koyduktan
sonra Güney Afrika'daki Zulular ayaklanarak iki İngiliz subayını öldürdü. Bunun
üzerine İngilizler Zululara savaş ilan
etti. Bu arada Gandhi, Hintli vatandaşlarının onurunu iade etmek amacıyla
İngiliz ordusuna , sıhhiyeci olarak görev almaları için küçük bir grubu önerdi.
Ancak İngilizler, Hintli sıhhiyecilere rütbe vermek istemediler; bununla
birlikte tedavi hizmeti amaçlı, 23 kişiyi orduya kabul ettiler.
Transvaal hükümeti, 1906 yılında, sömürgenin, Hintli nüfusunu
zorla kayıt altına almasını gerektiren bir yasa kabul etti. Bunun üzerine Gandhi, Johannesburg'da
yapılan toplu gösteri sırasında hâlâ gelişmekte olan satyagraha (gerçeğe bağlılık) ya da pasif protesto yöntemini ilk
defa burada uygulamaya başladı. Bu
protestoda esas olarak, şiddete karşı şiddet yerine, yeni yasaya karşı çıkıp
bunun sonuçlarına katlanmak yer alıyordu. Gandhi’nin önerisi Hintli azınlıklar
tarafından kabul gördü ve yedi yıl süren mücadelede grev yapmak, kayıt olmayı
reddetmek, kayıt kartlarını yakmak gibi çeşitli şiddet içermeyen başkaldırılar
yapıldı. Ancak bu karar, aralarında Gandhi'nin
de bulunduğu binlerce Hintlinin hapsedilmesine, işkence görmesine ve hatta
bazılarının öldürülmesine mal oldu. Bu mücadele sırasında Gandi'nin fikirleri
şekillendi ve Satyagraha kavramı olgunlaştı.
Bu arada Gandhi
de tutuklanarak hapsedildi. Güney Afrika Cumhuriyeti’nin uygulamış olduğu bu
karar, kamuoyunda büyük bir itirazla karşılanınca general Jan Christiaan Smuts,
Gandi ile bir uzlaşmaya gitmek zorunda kaldı. 30 Ocak 1908'de
Gandhi ve arkadaşları serbest bırakıldı. Ancak general, anlaşma şartlarına
uymayıp ırkçılık politikasına devam edince ,Gandhi'nin önderliğinde Hintliler
bu kararı protesto için kendilerini kitleler halinde tutuklattılar. Bunun
üzerine Gandhi, iki bin kadar insanla sınıra doğru yürüyerek protesto gösterisi
yaptı. Kamuoyunun da rahatsızlığı sonucu, hükümet geri adım atarak tutukluları
serbest bıraktı.
Gandhi, artık mücadele etmeyi ve Hindistan’ın İngiliz
sömürgesinden kurtulup bağımsızlığına kavuşmasını iyice aklına koymuştu. 1. ve
2. Dünya savaşları sırasında da Hindistan’ın bağımsızlığı ve Hint azınlıklara
karşı uygulanan ırkçılığın sona ermesi için çabaladı. Hindu-Müslüman
çatışmasını sona erdirmek ve bir anlaşma sağlama amacıyla 1924'te Delhi'de üç
hafta süreyle açlık grevi yaptı. Bu süre zarfında Hindistan’a bağımsızlık
istediği için tekrar tekrar tutuklanarak hapis edildi. Eşi de bu mahpus hayata
dâhildi ve hapishanede bu hayata veda etti. Ancak Gandhi, mücadelesini
bırakmadı, pasif direnişleri ve dünyaya seslenen söylemleriyle de kamuoyunun
büyük bir kısmının desteğini aldı.Ve nihayet 1947 yılının Şubat ayında İngiltere hükümeti, Hindistan'ı terk
etme kararını açıkladı. En büyük tutkusu olan Hindistan'ın bağımsızlığına
kavuşmasını en sonunda gördü Gandhi. Ancak Hintlilerle Müslümanlar arasındaki
gerginlik ve şiddet olayları gittikçe büyümekteydi. Bunun sona ermesi için beş
günlük protesto orucuna girdi. Olaylar tam sona erdi derken, orucun son günü,
neşe içerisinde yapılan kutlama sırasında aşırı milliyetçi bir Hindu tarafından
suikasta maruz kalarak 1948 yılında hayatını kaybetti.
Batı
dünyasında ''Mahatma'' ya da ''Büyük Ruh'' olarak anılan Mohondas Karamşand
Gandhi, çağımızda büyük bir devrimi şiddet kullanmadan gerçekleştiren tek
siyasi liderdir. Gandhi,
kendisinden sonra gelecek olan önemli liderleri ve siyasi hareketleri
etkilemiştir. Hindistan’da Ulus'un Babası olarak ilan edilen Gandhi’nin doğum
günü olan 2 Ekim, Gandhi Jayanti adıyla ulusal tatil olarak kutlanır. Birleşmiş
Milletler ise, 15 Haziran 2007'de oybirliği ile 2 Ekim gününü "Dünya
Şiddete Hayır Günü" olarak ilan etmiştir.
Bugün tüm dünyada eserleri, söylevleri ve yazıları
okunan, araştırılan Gandhi’den bazı sözleri biz de burada paylaşalım :
- Bizi yok edecekler şunlardır: İlkesiz siyaset ,vicdanı sollayan eğlence, çalışmadan zenginlik, bilgili ama karaktersiz insanlar, ahlâktan yoksun bir iş dünyası, insan sevgisini alt plana itmiş bilim, özveriden yoksun bir din anlayışı.
- Bir ulusun büyüklüğü ve ahlâki gelişimi, o ulusun, hayvanlarına davranış şeklinden yargılanabilir.
- Ahlâki temeli kaybettiğimizde dindar olmaktan da uzaklaşırız. Ahlâkın üstünde bir din gibi bir şey yoktur. İnsan, örneğin hem yalancı, zalim olup , hem de nefsine hakim olamadıktan sonra Tanrı'nın kendi yanında olduğunu iddia edemez.
- Sevginin olduğu yerde hayat vardır.
- Sıkılmış yumruklarla el sıkışamazsınız.
- Siz, kendi elinizle teslim etmedikçe, kimse kendinize olan saygınızı elinizden alamaz.
- Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür... Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür... Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür... Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür... Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür... Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür... Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür...
- Şiddet göstermeme, inancımın birinci maddesidir. Aynı zamanda o, benim itikâdımın son maddesidir.
- Şiddet karşıtlığının ürettiği güç, kesinlikle insan yeteneğinin icat ettiği tüm silahlardan üstündür.
- Toplum hayatı için bireysel özgürlük ve bağımsızlık şarttır.
- Toprağı kazıp, onu işlemeyi unutmak, kendimizi unutmak demektir.
- Zayıf insanlar affedemezler. Affetmek, güçlülere has bir özelliktir.
- Önce önemsemezler, sonra gülerler, sonra kıskanırlar, en sonunda ise yenilirler...
- Özgürlük hiçbir zaman "her istediğini yapma izni" anlamı taşımamıştır.
- Dünyada görmek istediğin değişimin önce kendisi ol.
- Haksızlığa sapıp bütün insanlar seni takip edeceğine, adaletle hareket edip tek başına kal, daha iyi.
Selçuk ALKAN
dahibeyin.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder